Cumartesi Anneleri kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için gerçekleştirdikleri 899. basın açıklamasında, 29 yıl önce Bitlis’te kaybedilen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe için adalet istedi.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 200. haftasında, sosyal medya hesaplarından açıklama yaptı. 899. haftada 28 Temmuz 1993’te Bitlis’te kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe (19) için adalet isterken, Diyarbakır'da tutuklanan 16 gazeteci için de özgürlük talepleri dile getirildi.
"Tutuklu gazeteciler için de özgürlük istiyoruz"
"Doğruyu söyleyen, yalanları ifşa eden, toplumu düşünmeye, sorgulamaya teşvik eden özgür basının varlığı baskıcı rejimlerin kabusu olur" denilen açıklamada "yöntemler ve araçlar değişse de devletin medyayı itibarsızlaştırma, gazetecileri hedef gösterme ve cezalandırma geleneğinin artarak devam ettiğine" dikkat çekildi.
Geçen hafta gözaltına alınan gazetecilerden 16'sının tutuklanmasına tepki gösterilen açıklamada "Gazetecilik suç sayıldı ve 16 gazeteci tutuklandı. 899. haftamızda gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe’yi hatırlayıp, hatırlatırken aynı zamanda “bir ülkede basın özgür değilse, kimse özgür değildir. Çünkü basın özgürlüğü, yalnızca gazeteciler için değil, aslında halkın haber alma hakkı içindir.” diyor ve tutuklu gazeteciler için de özgürlük istiyoruz!" denildi.
29. yılında Gazeteci Ferhat Tepe için adalet istiyoruz!Hakikate sadakatle bağlı gazetecilerin ve medya çalışanlarının özgürlüğüne yönelik tehditlerin gün geçtikçe artmaya devam ettiği koşullarda 29 yıl önce gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe için adalet istiyoruz. Şiddeti bir yönetme tekniği olarak kullanan rejimler, varlıklarını sürdürebilmek için gerçeği kurgudan ayırt edemeyen toplumlar yaratmak ister. Bunun için de bilginin tahrifatı ve dezenformasyonu yoluna giderler. Doğruyu söyleyen, yalanları ifşa eden, toplumu düşünmeye, sorgulamaya teşvik eden özgür basının varlığı baskıcı rejimlerin kabusu olur. Tam da bu nedenle yaşadığımız topraklarda yöntemler ve araçlar değişse de devletin medyayı itibarsızlaştırma, gazetecileri hedef gösterme ve cezalandırma geleneği artarak devam ediyor. Daha iki gün önce yine gazetecilik suç sayıldı ve 16 gazeteci tutuklandı. 899. haftamızda gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe’yi hatırlayıp, hatırlatırken aynı zamanda “bir ülkede basın özgür değilse, kimse özgür değildir. Çünkü basın özgürlüğü, yalnızca gazeteciler için değil, aslında halkın haber alma hakkı içindir.” diyor ve tutuklu gazeteciler için de özgürlük istiyoruz! 19 yaşındaki Ferhat Tepe Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. Her özgür basın çalışanı gibi canı pahasına ağır hak ihlallerine maruz kalanların sesini duyurmaya çalışıyordu. Ferhat, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Ailenin ve gazetesinin ısrarlı başvuruları karşısında devletin ilgili tüm kurumları onun gözaltına alınmadığını söyledi. Arayışını sürdüren ailesi ve gazetesi Ferhat'ın ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi " olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. Ferhat Tepe’yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkenceli sorguda gördüğünü açıklayan 14 tanık vardı ama iç hukukta yürütülen soruşturmadan hiç bir sonuç elde edilemedi. Bunun üzerine aile AHİM'e başvurdu. AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında “şaşırtıcı eksiklikler” olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için Hükümetin AİHM’le işbirliği yapmadığı; gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti. Ailenin son olarak başvurduğu Anayasa Mahkemesi ise 16 haziran 2016 tarihli kararında Ferhat Tepe doyasında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını kaydederek “etkili soruşturma yapılmadığı” gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi. Ancak zamanaşımını gerekçe göstererek dosyanın yeniden açılmasını engelledi. Kısacası AİHM’in ifadesiyle, “etkili bir soruşturma yürütme hususunda bilinçli olarak gösterilen yargısal direnç” bugüne kadar devam etti. Ferhatın kaybedilişinin 29. yılında bir kez daha hatırlatıyoruz: Kamusal alanı suçtan arındırmak cezasızlık politikalarına son vermekle mümkündür. Devlet aktörlerinin keyfî ve hukuka aykırı şiddetini mahkûm etmeyen yargı sistemi kayıp yakınlarının ve toplumun adalet beklentisini karşılayamaz. Kaç yıl geçerse geçsin Ferhat Tepe için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 200 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. Cumartesi Anneleri |