Cumartesi Anneleri, 911. hafta açıklamasında 12 Eylül Askeri Darbesi’inin 42. yıldönümünü hatırlattı. "12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen insanlarımızı unutmadık!" denilen açıklamada, 12 Eylül sürecinde işkence ile öldürülen ve gözaltına kaybedilenler hatırlatıldı.
Açıklamada, "12 Eylül rejimi anayasası, yasaları, kurumları ve zihniyetiyle bugün de devam eden eşitlik, özgürlük ve demokrasi karşıtı bir düzen yarattı. 12 Eylül’ü aşmak ancak bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Bu yüzden herkesi 12 Eylül’le yüzleşmek ve hesaplaşmak konusunda talepkâr olmaya çağırıyoruz." denildi.
Cumartesi Anneleri'nin 911. hafta açıklaması şöyle:
Gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 911. haftasındayız. 911. hafta açıklamamızı 12 Eylül Askeri Darbesi’inin 42. yıldönümüne girerken yapıyoruz. 42 yıl önce 12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri emir-komuta zinciri içinde askeri bir darbe gerçekleştirdi. Darbe sürecinde insan yaşamının, onurunun, hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı koşullarda yarası hala kapanmayan ağır suçlar işlendi. Türkiye’de fiili darbe dönemleri kısa sürmesine rağmen darbecilerin kurdukları sistem sivil yönetimler tarafından sürdürülerek bugüne taşındı. Öyle ki ülkemizin siyasal tarihi sıkıyönetimler ve olağanüstü haller tarihi olarak şekillendi. Bu durum insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti değerlerine dayanan bir siyasal kültür ve sistem inşasını da imkansız kıldı. Şili, Arjantin ve Yunanistan gibi askeri darbeler yaşamış ülkelerin aksine, Türkiye'de darbeciler hiçbir zaman yaptıklarının hesabını vermedi. Bu yüzden12 Eylül Askeri Darbesi yüzleşilmemiş, hesaplaşılmamış, yaraları sarılmamış toplumsal travmalarımızdan biri olarak kalmaya devam etti. 911. haftamızda 12 Eylül Askeri Darbesi döneminde işlenen insanlığa karşı suçlardan biri olan gözaltında kaybetmeleri bir kez daha hatırlıyor ve hatırlatıyoruz: Kars’ta Cemil Kırbayır ve Mahmut Kaya, Bingöl’de Hüseyin Morsümbül, Ankara’da Nurettin Öztürk, Yalova’da Zeki Altunbaş, İstanbul’da Hayrettin Eren, Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan, Mustafa Hayrullahoğlu ve Maksut Tepeli 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedildiler. Süleyman Cihan’ın işkence ile öldürülen bedenine 3 ay sonra, Mustafa Hayrullahoğlu’nun işkence ile öldürülen bedenine 5 ay sonra “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ulaşıldı. Diğerlerinin mezarları ise hala gizleniyor. 12 Eylül rejiminde Antep’te Veysel Güney, İzmir’de İlyas Has idam edildi. Onların bedenleri ailelerine teslim edilmedi, mezar yerleri açıklanmadı. İlyas Has’ın mezarına 28 yıl sonra ulaşılabildi. Veysel Güney’in mezarı ise hâlâ gizleniyor. Tanıklara rağmen, belgelere rağmen, Adli Tıp raporlarına rağmen, TBMM raporuna rağmen tüm hukuki yollarını kullanmamıza rağmen 42 yıldır 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen insanlarımız için adalet sağlanmıyor. 12 Eylül’ün gözaltında kayıpları inkâr eden ve kaybedenleri cezasız bırakan zihniyeti bugün de sürüyor. 12 Eylül Askeri Darbe’sinin 42.yılına girerken bir kez daha “12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen insanlarımızı unutmadık! Onları kaybedenleri, kaybedenleri cezasızlıkla koruyanları, 12 Eylül zihniyetini yaşatanları affetmeyeceğiz! 12 Eylül’le yüzleşme ve hesaplaşma talebimizden vazgeçmeyeceğiz” diyoruz. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin 42.yılına girerken bir kez daha hatırlatıyoruz: 12 Eylül rejimi anayasası, yasaları, kurumları ve zihniyetiyle bugün de devam eden eşitlik, özgürlük ve demokrasi karşıtı bir düzen yarattı. 12 Eylül’ü aşmak ancak bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Bu yüzden herkesi 12 Eylül’le yüzleşmek ve hesaplaşmak konusunda talepkâr olmaya çağırıyoruz.
|