T24 Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 1031'inci haftada 23 Eylül 1980 yılında gözaltında kaybedilen Mahmut Kaya'nın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 1031'incisini gerçekleştirdi.
Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki açıklamasını Sebla Arcan okudu.
Polis ablukası altında yapılan açıklama şu sözlerle başladı:
"Bugün 2024 yılının son cumartesi. Yılbaşı telaşı başladı, insanlar sevdikleriyle birlikte yeni yıla girme planları yapıyor. Ancak biz, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini öğrenme çabamızın boşa çıkarıldığı bir yılı daha geride bırakmanın derin kederi içindeyiz. Kayıp yakınlarının, sevdiklerinin akıbetine ve nerede olduklarına dair gerçeği öğrenme hakkı, herhangi bir sınırlamaya tabi olmayan mutlak bir haktır. Devlet, kaybedilen kişinin akıbeti ve yeri hakkındaki gerçeği saklayamaz. Bu hakkın engellenmesi, kayıp yakınlarının yaşadığı ıstırabı daha da artırdığı gibi yeni ihlallere de yol açar."
Açıklamanın devamında "21 yaşındaki Mahmut Kaya, 23 Aralık 1980 tarihinde Kars’ta, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle “Maraş Katliamı’nın hesabı sorulacaktır” yazılı bir pankart asarken yakalandı" bilgileri verildi ve şöyle devam etti:
"Gözaltına alındıktan sonra, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından siyasi şube müdürlüğüne götürüldü. Birçok tanık beyanına göre, Mahmut Kaya, on gün süren ağır işkencenin ardından, 3 Ocak 1981 tarihinde öldürüldü. Bedeni kaybedilen Mahmut Kaya’dan bir daha haber alınamadı. Kaya Ailesi’nin Erzurum’daki evini telefonla arayan bir kişi, Mahmut’un emniyette olduğu bilgisini verdi. Bunun üzerine Kars’a gelen Sebahattin Kaya, ilgili kurumlara başvurdu. Kars Valisi ile görüştü. Ancak Mahmut’un gözaltına alındığı inkâr edildi."
"Failleri cezasızlıkla korunmaya devam etti"
Arcan, açıklamayı şöyle devam etti:
"TBMM Komisyonu’na da konuşan tanıklardan Davut Aksu şunları söyledi: “Mahmut Kaya diye bir insanı getirdiler. Yılbaşı da olabilirdi, yılbaşını bir gün geçmiş de olabilirdi, o süre zarfında yoğun bir işkence yapıldı. Yan yana bağlandık, belden aşağısı simsiyah olmuştu. Sanıyorum saat üç sıralarıydı, ‘Bitlis'te beş minare’diye bir türküyü okudu, ağzından su geldi ve yanımda bu insan öldü. Bizi yandaki odaya aldılar. Mahmut Kaya’nın nabzını kontrol ettim, öldüğünü anladım.” Bu ve benzeri çok sayıda tanık beyanlarına rağmen, Mahmut’un akıbeti hala karanlıkta bırakılmaya, failleri cezasızlıkla korunmaya devam etti."
"Vazgeçmeyeceğiz"
1031'inci hafta açıklaması şu sözlerle sonlandırıldı:
"Devlet suçlarına maruz kalanların ve suça tanıklık edenlerin ifadeleri uluslararası hukukta birinci dereceden kanıt olarak kabul edilmektedir. Mahmut Kaya’nın gözaltında kaybedilişinin 44.yılında, inkarason verilerek adaletin sağlanması talebimizi tekrarlıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Mahmut Kaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."