T24 - Flash TV ramazan ayında izleyenlerine Cübbeli Ahmet Hoca ile seslenmeye başladı. Cübbeli Ahmet Hoca İle Sohbetler adlı programda Cübbeli Ahmet Hoca, ‘cemaat televizyonları’ diye adlandırdığı kanallara taş atıyor.
Bugünkü köşesinde (18 ağustos 2010) bu program yer veren Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu'nun yazısı:
TV’DE YILIN TRANSFERi CÜBBELi AHMET HOCA
Ne Erman Toroğlu, ne ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ne de başka bir proje... İster inanın, ister inanmayın, televizyonda yılın transferini Flash TV yaptı
Flash TV, Habertürk’te konuk olduğu her programa iyi reyting kazandıran Cübbeli Ahmet Hoca’yı kaptı ve ramazanla birlikte ona ‘Cübbeli Ahmet Hoca İle Sohbetler’ adlı bir iftar programı yaptırmaya başladı. Şimdiye kadar bu programı izlememiş olanların çok şey kaybettiğini söyleyebilirim. Çünkü bambaşka bir iftar programı bu. Hoca, Flash TV’de kendisini izleyenlere sadece dini konularda bilgi vermiyor, resmen stand up yapıyor... Hem de ne stand up! Cübbeli Ahmet Hoca, ‘cemaat televizyonları’ diye adlandırdığı kanallarına saydırmayı da ihmal etmiyor.
Anlattıklarından iyi bir televizyon izleyicisi olduğu ortaya çıkan Cübbeli Ahmet, “Bu işleri sadece bana bırakmayın. Siz de izleyin, yaptıkları yanlışları o kanalların yöneticilerine iletin” diyerek izleyenlerini de göreve davet ediyor. Cemaat televizyonlarının birinde izlediği bir film için, “Bunlar insanı dinden imandan çıkarır” diyen Cübbeli, programı reklama girerken yönetmene attığı pası diline dolayanlara da şöyle sitem ediyor: “Ne yani, kanal reklam arası verince ben burada kendi kendime mi konuşacağım. Tabii ki reklama pas atıp, susacağım.” Programı şimdiye kadar hiç izlemişseniz, şiddetle tavsiye ederim. Hayata dair anlattığı anekdotlar, yaptığı espriler, insanı Cem Yılmaz’ın stand up gösterilerini izlemiş kadar eğlendiriyor.
İyiliğin erdemi, Demet ve isimsiz bir kahraman
“Demet Hanım’a ulaşamıyoruz. Ne telefonlarımıza çıktı, ne de aradı. Vazgeçtim dese anlardım ama bir telefon açsaydı bari. Acımızı kullanarak reklam yaptı.” Bu sözleri kim söyledi biliyor musunuz? Halkalı’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda şehit olan 17 yaşındaki Buse Sarıyağ’ın annesi Belgin Sarıyağ. Acılı annenin bu sözleri söylemesinin sebebi, “Buse’nin kız kardeşi Sude’nin tüm okul masraflarını üstleneceğim” diyen Demet Akalın’a bir türlü ulaşamamış olması. Annenin sitemi üzerine Akalın da şöyle bir açıklama yaptı: “Sude’nin halini televizyonda görünce yardımcıma talimat veren benim. Yani oradaki iyi niyetli yaklaşımım hala geçerli. Verdiğim sözün sonuna kadar arkasındayım. Sude’nin tüm okul masraflarını karşılayacağım. Ancak okulların açılmasına henüz zaman olduğu için ve iş yoğunluğumdan sürekli aramak istemedim. Belgin Hanım sanırım telefonlarım değiştiği için ulaşamamış ve haklı bir sitemde bulunmuş. Ama yardımcılarım az önce aradı ve kendisiyle konuşuldu. Böyle bir olayı reklam yapmak isteyecek birisi değilim. Böyle olsaydı geri kalan üç ailenin de isimlerini deşifre ederdim. Ben Sude dışında üç ailenin daha masraflarını üzerime aldım. Kimseyi mağdur etmeyeceğim.”
Mucize kurtuluş
Gelelim aynı gün medyaya yansıyan bir başka insani yardım haberine. İki gece önce Mersin’de altı katlı bir binanın dördüncü katında yangın çıktı. Handan-Mehmet Erol çiftine ait evdeki yangına itfaiye müdahale edip, alevleri kontrol altına aldı ama itfaiyenin merdiveni balkonda yardım bekleyen Erol çiftiyle 10 aylık torunları Güneş’i kurtarmaya yetmedi. Adını söylemeyen biri daireye girip 10 aylık Güneş’i alıp dışarı çıkardı. Bebeğin ardından Erol çifti de kurtarıldı. Bebeği ‘kahramanca’ kurtaran ancak ismini bile söylemeden olay yerinden uzaklaşan kişinin, yangını duyarak olay yerine gelen sivil giyimli askeri bir personel olduğu ileri sürüldü. İki haberin kahramanları farklı, ama öznesi aynı...
Bir şarkıcının, dört aileye maddi olarak kol kanat germesi elbette ki alkışlanacak bir davranış. O yüzden Akalın’ı yürekten alkışlıyorum. Aynı şekilde Mersin’de tanımadığı bir bebeği, hayatını riske atma pahasına kurtaran ‘isimsiz kahraman’ı da alkışlıyor ve kutluyorum.
Yaptığı iyiliği gölgeledi
İki farklı ‘insani yardım’ haberini bir araya getirmemin sebebiyse Akalın’ın bu işi yapış biçimi ve üslubu. Akalın’ın iyi niyetinden yana en küçük bir kuşkum yok, ancak üslubuna itirazım var. Şarkıcının, Buse’nin annesiyle doğrudan temas kurmak yerine, ‘talimat’ verdiği yardımcısını konuşturması, “Bu işi reklam için yapıyor olsam, yardım ettiğim diğer üç aileyi de deşifre ederdim” demesi, bence yaptığı iyiliği gölgeledi.