Gündem

Çorlu tren katliamı davasında karar açıklandı, TCDD yöneticisi 4 sanık tutuklandı | Mısra Öz: Çok büyük bir mücadelenin başlangıcındayız

25 Nisan 2024 11:13
T24 Haber Merkezi
 
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018’de meydana gelen ve 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili davada 4 sanık hakkında “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan, 5 sanık hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan hapis cezası verildi. 4 sanık ise beraat etti. Dönemin (TCDD) 1. Bölge Demiryolu Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu 17 yıl 6 ay, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt 16 yıl 3 ay, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat 13 yıl 9 ay ve TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan 15 yıl hapis cezasına çarptırılıp haklarında tutuklama kararı verildi. Aileler ve avukatlar, duruşma sonrasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte açıklama yaptı. Faciada oğlu Oğuz Arda Sel’i yitiren Mısra Öz, “Yüreğimize su serpildi. Bu dava burada bitmez. Biz diğer bürokratların, dönemin Ulaştırma Bakanı olup bizi bir kere bile dinlemeyen ama milletvekili olup o TBMM’nin koltuklarında oturan, maaş alan hatta yetmeyip, 35 kamu ihalesi alıp parasına para katan İsa Apaydın’ın da bu tutuklama gibi bir kararla cezaevine göndermeden rahat etmeyeceğiz” dedi. CHP lideri de, "Halktan, milletten güçlü kimse yoktur. Bundan sonra biz birlikte durdukça, birlikte mücadele ettikçe kötülük geri adım atmaya, mahkum olmaya ve kaybetmeye devam edecek." ifadelerini kullandı. 
 
Haklarında tutuklama kararı verilen Mümin Karasu, Nihat Aslan, Turgut Kurt ve Özkan Polat, duruşmanın ardından polis tarafından gözaltına alındı. Çorlu Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirilen 4 sanık, tutuklama kararı doğrultusunda Tekirdağ 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na götürüldü. 
 
Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı. 

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı. Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi. Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl, Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti. Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

 

Duruşma sonrasında açıklama

Davanın avukatları duruşma sonrasında açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

"TCDD'ye giden olan basamağı çıkmış olduk. 6 yılın sonunda ailelerin yüreklerine bir nebze olsun su serpen bu karar için şimdilik 1.basamak tamamlandı diyebiliriz. Bu 4 sanık taksirden ceza alarak tutuklandılar. Diğer sanıkların tutuklanmasına karar verilmedi. Onların da adli kontrollerinin devamına karar verildi. Aslında 6 yılın sonunda tüm bu süreç 7. celsede 2021'in mart ayında dosyada neticelenmişti. Dosyada bir dilekçe vardı; şu an TCDD Genel Müdürü olan Veysi Kurt kaza tarihinde TCDD'deydi ve onun yardımcıları ve daire başkanlarının isim listesini mahkemeye sunmuştu ve mahkeme dilekçeyi olduğu gibi savcılığa intikal ettirmişti ve intikal etme sebebi şuydu: Yeterli şüphe oluştu. Bu kazanın oluşmasında bu isimlerin her biri kasten ihmallerle bu kazaya sebebiyet verdiler. Derhal onlar hakkında dava açılsın diye gönderildi. Ama 4 yıl boyunca dava dosyasını sürüncemede bırakan Galip Özkurşun yeni giden dilekçemizi soruşturan savcı Fatma Top. Bunlar tarihin kara sayfalarına geçtiler. Etkin soruşturma yapmayarak bugün bize 13 sanık hakkında karar verdiler. Netice itibarıyla bu 4 sanık tutuklandı, cezasızlık politikasına bir nebze de olsa dur demiş olduk. Biliyoruz ki kazadan sonra bazı tedbirler alındı meteorolojiyle protokoller yapıldı. Altyapı sorunu olan bölgelerde tren yavaş gidiyor. Halkın can güvenliği bu davanın sahiplenilmesi kamuoyunun ailenin ısrarı ve adalet arayışıyla bu noktaya geldi."
 
Çorlu faciasında çocuğunu kaybeden bir anne de şu ifadeleri kullandı: 

"Üst düzey yöneticiler yargılanmadığı sürece Çorlu tren katliamı davası kapanmayacaktır. Bugün içimize su serpen bu kararda emeği olan herkese sonsuz teşekkürler. Birlikten mücadele doğdu hepimize kutlu olsun."

Ahmet Şık: Aileleri gerçekten tebrik ediyorum, çok önemli mücadele verdiler 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, mahkeme heyetini kutlayarak şunları dile getirdi:

“Bu korkunç zulümleri yaşatan, 22 yıla dayanan bir iktidar döneminde böyle bir karar vermek, bir nebze olsa cesaret gerektiriyor ama dahası, haysiyet gerektiriyordu. Kararın siyasi olduğunun farkındayız ama eksik olduğunun çok daha farkındayız. İsimleriyle söylendi. Bu davanın burada bitmeyeceğinin kanıtı aslında bu karar. Bakın burada, katliamlarda, taamüden cinayetlerde payı, sorumluluğu olanlara ceza verildi diye memnuniyet duyuyorsak Türkiye siyasetinin yargısının ne hâle geldiğinin bir kanıtıdır bu. Bu dava, bu kararla aslında esas sorunlarının uzanmalarının da gerçekten kapısını açtı. TCDD Genel Müdürleri, Ulaştırma Bakanları ve şahsım devleti diye memleketi anan ve kendisinin çok sevdiği sözcükle söylersek o kişi de hiç layüsel değil. Mutlaka ondan da hesap soracağımız bir gün gelecek. Aileleri gerçekten tebrik ediyorum, çok önemli mücadele verdiler. Derdine sahip çıkarsan bir sonuç alınacağının en azından kapısı açıldı. Hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.”

Mısra Öz: İsa Apaydın'ı da bu karar gibi bir kararla cezaevine göndermeden rahat etmeyeceğiz

Faciada oğlu Oğuz Arda Sel ile eski eşi Hakan Sel’i yitiren Mısra Öz şu ifadeleri kullandı: 

Umarım Türkiye'de emsal bir karar teşkil eder bugün verilen karar. 6 yıldır hep birlikte veriyoruz bu mücadeleyi. Siz basın emekçileriyle yanımızda olan siyasetçilerle gönüllü avukatatlarla yurttaşlarla herkesle bir arada olup çok büyük bir mücadele verdik. Biz bu yollarda 10 kişi yürüdüğümüzü de biliyoruz. Bugün sokakları taşırıp yürüdüğümüze de şahit olduk. Ama önemli olan adaletin sağlanmasıydı. Çünkü Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye'de artık cezasızlık politakasının bittiğini suçlu olan herkesin cezalandırıldırılarak birtakım katliamların önüne geçilmesini istiyoruz. Toplumsal cinayetler politiktir. Biz ne yazık ki 6 yıldır çok büyük emek verdik bu mücadeleye. Ama bugün bitmiyor. Evet bugün 4 sanığın tutuklanmasına şahit olduk yüreğimize su serpildi. Bu dava burada bitmez. Biz İsa Apaydın'ın peşindeyiz. Biz genel müdür yardımcısı Ali İhsan Uygun'un peşindeyiz. Biz diğer bürokratları, dönemin Ulaştırma Bakanı olup bizi bir kere bile dinlemeyen ama milletvekili olup TBMM'nin koltuklarında oturup maaş alan hatta yetmeyip tekrar parantez içinde 35 kamu ihalesi alıp parasına para katan İsa Apaydın'ı da bu karar gibi bir kararla cezaevine göndermeden rahat etmeyeceğiz. Özür diliyorum çok heyecanlıyım. Çok büyük bir mücadelenin başlangıcındayız umarım bundan sonra birlik olarak daha da güçlü bir biçimde herkese sorumlulara çanak tutanlara en başta bu ülkeyi bu hale getirenlere hesap sorarız.

Özgür Özel: Geri adım attılar 

"Bugün Çorlu tren katliamını karar duruşması için buradaydık. Şubat ayında hiç beklenmedik biçimde duruşma bugüne atıldığında büyük bir intihal vardı. O gün ailelere söz vermiştik. Günü geldiğinde 25 Nisanda çok daha güçlü geleceğiz çok daha kalabalık olacağız diye. Defalarca ifade etti. Burada tek başına yürüdükleri günler de oldu. Bugün burada büyük bir kalabalıkla büyük bir inançla yıllardır bu mücadeleyi gösteren bütün Türkiye'deki mağdurlara umut olan hakkı yenenlere örnek olun bu büyük ailenin önünde hepimiz bütün Türkiye olarak saygıyla eğiliyoruz. Ardından başta çağdaş hukukçular olmak üzere Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetinde Soma'da 2 tutuklu var birisi Selçuk Kozağaçlı birisi Sevgi Can Atalay. Soma'da o günkü şartlarda bütün mücadelelerin sonucunda onları alıp içeriye attılar ve Soma'nın katillerini dışarı bıraktılar. Bugün burada belki de ilk kez kamu görevlilerin ceza alıp tutuklandığı 22 yıldır yerleştirilmiş cezasızlık kültürünün ilk kez geriletildiği ülkeyi yönetenlerin benim bürokratıma kamu görevlime dokundurtmam çünkü verdiğim kanunsuz emirleri onlar uyguluyor onlar yargılanırsa bundan sonra sözümü dinlemezler mantığıyla hiçbirini feda etmeyenlerin bugün halkın göstermiş olduğu büyük dirayet ve halkın göstermiş olduğu büyük dayanışma sonucunda geri adım attıklarını görüyoruz. 
 
Aslında kendileri adına utanç değil hukuk adına küçük ama Türkiye'deki mücadelelerin tümü için büyük bir adıma katkı sağladılar. Ben olası kast taksir bilinçli taksir tartışmalarını kıymetli hukukçularına bırakıyorum. Ama bildiğimiz bir şey var sadece bölge müdürlüklerindeki cezalandırmalar ilk adımdır ama yeterli değildir. Bundan sonra hepimize düşen istinaf ve yargıtay aşamasını titizlikle dikkatle inatla takip etmektir. Buradaki kazanımın üst aşamalarda aşındırılmasına geri gitmesine asla izin vermeyeceğiz. Sözümüze değer veren herkese şunu söylüyoruz. Bir olay çıktığında hep beraber ağlıyoruz. Önemli büyük sözler söylüyoruz, "Unutursak yüreğimiz kurusun" diyoruz önemli. Ama süreci takip etmek son ana kadar ilk günkü öfkeyi, acıyı unutmadan takip etmek önemlidir. Devlet Demiryollarının genel müdürleri ve oradaki genel müdürü, yardımcıları ve tüm sorumluların yargılanması gerekmektedir. Siyasi sorumluluk asla unutulmamalıdır. Seçim öncesi hızla yetişsin faaliyete geçsin seçim vaadimiz yerine gelsin diye kanunsuz emir verenlerin acele hakları devreye alanların, bir başka seçim öncesi aman kesintiye uğramasın diye bakım onarım meselesinin aksatılmasına yönelik siyasi talimat verenlerin hesap verdiği günler gelmeden Çorlu için tam adalet sağlandı diyemeyiz ama Çorlu davası hepimize umut olmuştur.
 
Ben ilk günden beri bütün Türkiye'ye örnek, bir birlik ve dayanışma gösteren Çorlu annelerine, babalarına, dedelerine ve evlatlarına; bugün yolda benim boynuma sarılıp da ‘Özgür Amca, benim babam da burada oldu. İyi ki geldiniz’ diyen güzel kızlarımıza, bir maddi menfaat peşinde olmadan sırf adalet için onlara sahip çıkan tüm avukatlara, tüm avukatlarımızın kıymetli meslek örgütü barolarımıza ve ilk günden beri bu davayı takip eden -aileler yüz kere dedi diye boynumun borcudur- Çorlu'nun yeniden de seçilen Belediye Başkanı Ahmet Başkan'a -hiç yalnız bırakmadı dedikleri için- ve hangi siyasi partiden olursa olsun hem partimin hem diğer siyasi partilerin milletvekillerine, dün yaptığımız çağrıdan sonra yüzlerle gittiğimiz buradan binlerle, üç binlerle, beş binlerle destek için buraya koşup gelen, sözümüze değer veren herkese, İstanbul'un ve Trakya'nın tüm il başkanlarıma ve bu büyük mücadeleye katkı için burada olan herkese teşekkür ediyoruz.

"Evlatlarım bu gece rahat uyuyacak"

Türkiye'de yeni bir siyasi iklim vardır. Bu iklim bir siyasi partinin yarattığı, başardığı bir iklim değildir. Bu iklim mağdurların, mazlumların, unutulanların, yok sayılanların ve hakkı yenip yok sayılmaya çalışanların mücadelesine omuz veren, nefes veren herkesin yarattığı bir iklimdir. Yıllardır mahkemelere giderim. Soma'da 83 mahkeme takip ettim. Bu karar duruşmasında sağımda Can Atalay, solumda Evren İşler, etrafımızda aileler, biz hüngür hüngür ağladık. Bir tane tutuklu yoktu. O gün Selçuk tutukluydu, üstüne de Can’ı tutukladılar. Bugün buradan bu sonuç alınıyorsa bu bir kazanımdır. Direnenlerin, mücadele edenlerin, dayanışma gösterenleri başarısıdır, onların zaferidir. Orada raylar altında bırakan teyzem, burada adalet için geldiyse; torununu bırakanlar, evladını bırakanlar bugün buradaysa; ‘Bugün biz bir nebze olsun adaleti bulduk, yüreğimize su serpildi’ diyorsa avukatlar; anneler, ‘Evlatlarım bu gece rahat uyuyacak’ diyorsa dayanışmanın önemi, mücadelenin önemi budur.

"Bu başarı dayanışma gösterenlerindir"

Halktan, milletten güçlü kimse yoktur. Bundan sonra biz birlikte durdukça, birlikte mücadele ettikçe kötülük geri adım atmaya, mahkum olmaya ve kaybetmeye devam edecek. İyiler kazanacak, anneler kazanacak, mağdurlar kazanacak. Bundan sonra hepimize düşen bir şey var: Kim hak arıyorsa yanında olalım, arkasında olalım. Soma'ysa Soma, Çorlu’ysa Çorlu, İliç’se İliç... Atanmayan öğretmense pazar günü Ulus’ta atanmayan öğretmen, açlığa mahkum emekliyse emekli, kim hak arıyorsa yanında olalım. Türkiye'deki herkese söylüyorum: Kolunu rayın altında bırakmış bu annem, size bu mücadeleye katkı sağlayanlara, ‘Allah razı olsun’ diyor. Evladını orada bırakmış bu gencecik anneler, mücadelelerine omuz verenler sayesinde bu gece rahat uyuyacaklar. İlk kez acıdan değil, sevinçten gözyaşı döktü bu anneler. Bu başarı dayanışma gösterenlerindir. Bundan sonra hep beraber olacağız. Hep birlikte duracağız. Hep birlikte yürüyeceğiz. Birleşe birleşe biz kazanacağız. Halk kazanacak. Türkiye kazanacak.”

Ne olmuştu? 

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.

Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.

Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.

Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.

Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

 

 
 

Özgür Özel de Çorlu davasını takip etti

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili 13 sanıklı davanın bugünkü karar duruşmasına katılmak için Çorlu’ya gitti.

Duruşma öncesinde konuşan Özel, “Geçen sefer kararı yerel seçimlerden sonraya bırakanlar bugün bir kere daha düşünsünler. 31 Mart'ta nasıl millet bu annelerin yanında durduysa bundan sonra da durmaya devam edecek. Ölenleri suçlu, suçluları masum gösteren bir karara kimse yeltenmesin. Bu iş burada bitmez. Bu tip kararları alanların, tren kazasında ölmüş 3 yaşında, 5 yaşındaki yavruların hakkına girenlerin peşini bırakan namussuzdur” ifadelerini kullandı.

TIKLAYIN - Özgür Özel, tren katliamı davası için Çorlu’da: 5 yaşındaki yavruların hakkına girenlerin peşini bırakan namussuzdur!