Diyarbakır’da gösterilere katıldıkları ileri sürülen ve aralarında 8-9 yaşlarında çocukların da bulunduğu 872 öğrencinin önce fişlenmesi sonra internet sitesinde teşhir edilmesinin yankıları sürüyor. Çocukları fişlenen bazı aileler Diyarbakır’ı terk ederken listeyi hazırlayan ve Milli Eğitim’e gönderen emniyet yetkilileri hakkında yasal işlem yapılmasını istiyor. Aileler, sorumlular hakkında hukuki yollara başvuracaklarını ifade ediyor.
Zaman'dan İsmail Avcı'nın haberine göre, Diyarbakır’da çocukların önce fişlenmesi sonra teşhir edilmesine yönelik tepkiler devam ediyor. Diyarbakır Barosu’nun bugün sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağı öğrenildi. Çocukları polis tarafından fişlenen ve Milli Eğitim tarafından teşhir edilen aileler ise şehri terk etmeye başladı. Aileler, çocuklarının isimlerinin önüne ‘tecavüze uğradı’, ‘taciz edildi’ gibi ibarelerin yazıldığı listelerin bir süredir elden ele dolaştığını hatta ayaklar altına düştüğünü belirterek, büyük bir tedirginlik yaşadıklarını söylüyor. İsimlerinin yazılmasını istemeyen aileler, gizli kalması gereken bilgilerin bilinçli olarak ifşa edildiğini düşünüyor. Bu konuda birinci dereceden sorumlunun Diyarbakır Emniyet Müdürü Halis Böğürcü ile Çocuk Şube Müdürü Şenol Toklu olduğunu ve onların da görevden alınması gerektiğini dile getiriyor. Böyle bir listenin hazırlanarak Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderilmesinin skandal ve suç olduğunu dile getiren aileler, polisin Anayasa’nın 20’nci maddesinde yer alan ‘Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.’ maddesini açıkça ihlal ettiğini kaydediyor.
‘Bizi koruması gereken devlet, çocuklarımızın onuruyla oynadı’
Çocuklarıyla ilgili bilgileri teşhir eden Bağlar İlçe Milli Eğitim Müdürü ile bir şube müdürünün açığa alındığını belirten aileler, ancak çocukları fişleyen ve kanunlara göre açıkça suç işleyen polisin görevde olmasına tepki gösteriyor. Çocuklarının geleceğiyle oynandığını anlatan aileler, listelerinin sosyal medya hesaplarının da paylaşılmaya başlandığı bilgisini vererek şunları dile getiriyor: “Büyük bir travma yaşıyoruz. Birkaç aile bir araya geldik ve ne yapılması gerektiğini konuştuk. Allah göstermesin intihar vakaları olabilir. Çünkü çocuklarımızın işlediği iddia edilen ya da maruz kaldığı suçun gizli kalması gerekiyordu. Biz bunları biliyorduk ama kimse bilmiyordu. Şimdi tüm okul hatta mahalle biliyor. Apartmana çıkamıyoruz. Diyarbakır’dan göçmeye karar verdik.”
Bazı ailelerin çocuklarını başka şehirde bulunan akrabalarının yanına gönderdiği öğrenildi. Bir aile ise şunları söylüyor: “Ortada bir infial var. Devlet bizi ve çocuklarımızı ayıplı duruma düşürdü. Çocuklarımızın onuruyla oynadı. Bizlerin, ailelerin haysiyetiyle oynadı. Hakkımızı koruması gereken emniyetin onurumuzla oynaması cezasız kalmamalı.”