Işıl Öz
Temmuz ayı denilince San Diego’da akla gelen ilk şey: Comic-Con
Çizgi roman seven başta Amerikalılar olmak üzere, dünyanın dört köşesinden gelen 130 binden fazla insan, animasyon, bilim kurgu ve fantastik dünyanın aklınıza gelecek her detayını görmek ve hayran oldukları isimler ile tanışmak için San Diego Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Comic-Con 2013’e katıldı. Çizgi roman severlerin etkinliğe birbirinden farklı kostümlerle katılması dikkat çekiciydi. Gerek kongre merkezi içinde gerekse dışında renkli görüntülere şahit olundu.
Comic-Con’a olan ilgi her yıl artıyor. 2016’ya kadar San Diego’da yapılacağı kesin olan etkinliğin kapsamının genişletileceği konuşuluyor. Dört gün süren Comic-Con, kapılarını 16 Temmuz’da ön gösterim için açtı. Etkinlik 21 Temmuz’da sona erdi.
T24 olarak ilk günden bugüne panel ve gösterimleri takip ettik. Perşembe günü, Intelligence ve Dexter dizisine dair gösterim ve oyuncuların katıldığı panel, cuma günü gerçekleşen Walking Dead, Game of Thrones ve Metallica’nın üyelerinin katıldığı forum ve Metallica 3-D’ye dair özel gösterim, panel, cumartesi ise Warner Bros’un özel gösterimi katılımcıların saatler öncesinde kuyruğa girip Hall H’de izlemek istediği dikkat çeken etkinlikler arasında idi. Son gün olan pazar günü ise Breaking Bad ve It’s Always Sunny in Philadelphia için erkenden sırada olmak isteyen kişilerin sayısı azımsanacak gibi değildi. Sayı ve harfler ile ayrılan konferans salonlarının her birinde başka ilgi çekici panel dinlemeniz, animasyon veya özel gösterim izlemeniz olasıydı. The Bing Bang Theory, Dexter gibi dizilerin yazarları ile iletişim kurmanız mümkündü.
Kongre merkezinin aşağı katı ise boydan boya standlara ayrılmış durumdaydı. Sergilenen Amerikan çizgi romanlarını, film, dizi, çizgi film, animasyon, bilgisayar oyunu ve çizgi romanlarla sembolleşmiş figürlerin oyuncaklarını, posterlerini, baskı tişörtlerini, çıktılarını alma şansınız vardı. Özetle standların olduğu sergi bölümünde her yaştan insanın kendi ilgi alanına göre etkinlik, eğitim semineri veya oyun bulması mümkündü.
The Simpsons animasyon dizisinin yaratıcısı Matt Groening ile kısa söyleşimizi ve haberini paylaşmıştık. Meksikalı karikatürist Sergio Aragones ile de konuşma şansımız oldu. Aragones, iki defa Hürriyet’in davetlisi olarak İstanbul’da olduğunu, bir defa da Ankara’da bulunduğunu söyledi. Gezi olaylarından haberdar olup olmadığını sorduk. “Bu etkinlikte politik bir yorum yapmaktan kaçınırım ama yine de “Viva Türkiye” dediğimi söyleyin” dedi.
Ünlü simaların imza verdiği standların önünde uzun kuyruklar oluştu. Mekanda basın mensubu olarak bulunmanızın her hangi bir kuyrukta size ayrıcalık tanımadığını da belirtelim. Danny DeVito’nun başrolde olduğu It’s Always Sunny in Philadelphia imza standından birkaç kare şöyle:
T24 için izlediğimiz birkaç panelden kısa kısa ayrıntılar
DreamWorks Animation’ın başındaki isim Bill Damaschke, yönetmenler David Soren (Turbo), Rob Minkoff (Peabody&Sherman), Dean deBlois’in (How to Train your Dragon 2) katıldığı panelde, yönetmenlerin henüz piyasada olmayan filmlerinin tanıtım videolarını izleme şansı yakaladık. Soru ve cevap şeklinde süren panele ilgi yüksekti.
Batman ve Blizzard’ın bilgisayar oyunu gösterimlerini ve hazırlanan paneli de izleme şansımız oldu. Seslendirme sanatçılarından, yönetmenlere panele katılan konuşmacıların verdikleri bilgiler dikkat çekici idi.
Southpark: The Stick of Truth
16 yıldır birlikte çalışan SouthPark’ın yaratıcıları Trey Parker ve Matt Stone’un katıldığı panel, stand up tadında idi. Çıkacak bilgisayar oyunundan çok Southpark karakterlerinin konuşulduğu, bolca gülünen ve şakalaşılan bir panel oldu. İkili, “sakın Soutpark veya yeni çıkacak oyun hakkında soru sormayın” diyerek başladılar söze. Trey Parker, “içimiz dışımız Southpark oldu, gelin basketbol konuşalım” diye takıldı. Ara espriler ve gülüşlerle bölünen panel katılmaya değerdi. Trey Parker, bir süre çizmediğinde içinde Cartman’ın devreye girdiğini ve eşinin kendisine pek de tahammül edemediğini söyledi. Her iki ismin de en favori karakterinin Cartman olduğu bilgisi şaşırtmadı kimseyi. Kanadalı bir izleyicinin, “Kanadalılarla alıp veremediğiz ne?” diye sorması sonrası Matt Stone, “yıllarca bu soruyu soracağın anı bekledin değil mi?” diyerek takıldı. Southpark’ta konu ettikleri en komik karakterin hangisi olduğu sorusuna ise, Jennifer Lopez ve Barbara Streisand’ın yarışacağını söylediler. Trey Parker ve Matt Stone’un, “Kenny’i neden öldürüyorsunuz?” gibi belki bin kez karşılaştıkları sorulara da şaka tonunda yanıt vermeyi ihmal etmediklerini belirtelim.
I Know That Voice
Seslendirme sanatçılarının isimlerini ve yüzlerini bilmiyor olabilirsiniz ama yakında kendileri ile tanışma şansınız olacak. John DiMaggio’nın moderatörlüğünde, animasyon ses sanatçıları ve yönetmenler kamera arkası hikayelerini paylaştılar. Ses sanatçısı olmanın avataj ve dezavantajları tartışıldı. Lawrence Shapiro’nun yönetmenliğini yaptığı “I Know That Voice” adlı belgeselin yakında sinemalarda olacağı duyuruldu. Panelin en ilgi çeken ismi ise Dee Bradley Baker idi. Ses sanatçısı olmak, bu konuda bilgi edinmek isteyenler için hazırladığı web adresine mutlaka göz atın: http://iwanttobeavoiceactor.com/
Spike and Mike uluslararası animasyon festivalinde Spike’ın ön bilgi verdiği gösterimler de görmeye değerdi. Animasyonlar arasında Ercan Bozdoğan’ın yönetmen olduğu Captain Awesome da vardı. Alen Becker’ın yönetmenliğini yaptığı Animator Vs Animation ise en ilgi çeken animasyon oldu.
H.P. Lovecraft severler de Necronomicon temalı panelde bir araya geldiler. Yazarın bazı hikayelerinde ve bir makalesinde bahsettiği kurmaca kitabın Lovecraft’ın ölümü sonrası kendi gerçekliğini yaratmış olması panelin ana konusuydu. Kitabın değişik kopyaları tartışıldı.
Panel ve sergilerde Star Wars hala popüler. George Lucas’ın Disney’e sattığı Star Wars’un popüleritesinden bir şey kaybetmediği görüldü. "Yazarların Stüdyosu" başlığı altında buluşan Star Wars yazar ve çizerlerinin katıldığı panel ilgi çekici idi. Jeffrey Brown, Troy Dennig, John Jackson Miller ve J.W. Rinzler çıkacak yeni kitapları hakkında bilgi verdiler. Panelin en ilgi çeken anı ise otuz yıldır arşivde bekleyen ve o gün panelde ilk kez yayınlanan Star Wars kamera arkası, çekim hataları gösterimi idi.
Peki, karikatürist Necdet Yılmaz ve Northwestern Üniversitesi’nin Radyo Televizyon Film Bölümü’nden Dr. Özge Samancı, Comic-Con hakkında ne düşünüyor?
Necdet Yılmaz, NY’ta da olmasına rağmen Comic-Con’a hiç gitmediğini, kendisinde Amerikan çizgi romanlarına karşı bir önyargı olduğunu söyledi ve ekledi: “Supermen, Spiderman vs. gibi vurdulu kırdılı süper herolardan nefret ediyorum. Bana çok ticari ve boş geliyorlar. Bunlar DC Comics, Vertigo gibi büyük şirketler tarafından yayınlanıp pazarlanıyor. Sinemada Hollywood neyse çizgi roman dünyasında da o. Comic-Con da bu sektörün bu ticari yanını temsil ediyor. Oyuncaklar, promosyonlar vs... Tabii bu benim önyargım da olabilir. Ben bu sektörün dışında, daha az tanınan bağımsız, deneysel, sanatsal ve sosyal konulara ağırlık veren çalışmaları seviyorum. Onlar da NY Mocca Fuarı’nda yer buluyor. Ancak orada da çok amatör işler de görmek mümkün.
Sektörün içinde olmamakla beraber çizgi romanın o eski altın çağını artık yaşamadığını biliyorum. Televizyon, internet, video oyunları bu piyasayı da öldürmüş. Ancak tutkunları ya da promosyondan kazananlar sayesinde yaşamaya çalışıyor.”
Özge Samancı, "Tutkulu çizgi roman okuyucuları için Comic-con’a gitmek önemli bir deneyim.” dedi ve ekledi: “Hiç şüphesiz pek çok okur için en heyecan verici nokta hayranı oldukları çizerlere kitap imzalatma, kaşla göz arasında bir soru sorma ve hoş beş etme imkanı. Okurlar uzun imza kuyruklarında bekleyip, kendileri gibi aynı çizeri beğenen insanlarla hayranı oldukları çizerin ne muhteşem olduğunu konuşabiliyorlar. Okurlar sanı şöhreti yürümüş çizerlerden başka çizgi endüstrisine giriş yapmak isteyen azimli çizerlerin kendi çabalarıyla yayınladıkları kitapları masa masa gezip satın alabiliyorlar. Kimi okurlar evlerini dekore edecek poster peşinde koşuyor. Comic-con, çiçeği burnunda çizerler için de işlerini tanınmış yayıncılara satabilecek bir aracı (agent) ile tanışma imkanı sağlıyor. Sonuç itibariyle Comic-con keşfetme ve keşfedilme yeri."
San Diego Comic-con’u diğer Comic-con’lardan ayıran bir fark var mı?
Çizgi endüstrisinin Oscarları kabul edilen Will Eisner ödüllerinin verilmesi önemli bir fark. Oscarlara benzerlik gösteren şekilde en iyi kapak çiziminden en iyi kaligrafiye kadar uzanan 30’a yakın kategoride ödüller dağıtılıyor. San Diego Comic-con yanlızca çizgi roman türünü değil bilim kurgu ve fantezi edebiyatını da kucaklıyor. San Diego Comic-con çizgi roman yaratıcıları kadar bilim kurgu ve fantezi türünde çalışan ana akım film yönetmenlerini de konuk ediyor, yönetmenleri forum ortamında takipçileriyle buluşturuyor.
Kimi katlımcılar tutkuyla bağlı oldukları çizgi veya bilm kurgu karakterlerinin kostümlerini giyerek yandaşlarıyla buluşuyor, sıkıcı gerçeklikten kurgu dünyasına bir adım daha yaklaşmaya çalışıyor.