Gündem

'Çocuklara kıymayın efendiler'

Erdoğan, 8. Türkçe Olimpiyatlarının, kapanış töreninde konuşma yaptı.

10 Haziran 2010 03:00
T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kabil'in, Darfur'un, Bağdat'ın çocukları için nasıl adalet istediysek, bugün de aynı şekilde, hiçbir art niyet taşımadan, hiçbir ayrım yapmadan, Ramallah'ın, Kudüs'ün, Gazze'nin çocukları için adalet istiyoruz'' dedi.

Erdoğan, 8. Türkçe Olimpiyatlarının, Bakırköy Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlenen kapanış töreninde yaptığı konuşmada, Türk milletinin Haiti ve Şili'de meydana gelen depremlerde mağdur olan insanların acısını ve hüznünü kalplerinde hissettiğini söyledi.

Endonezya'daki, Açe'deki, İran'daki depremlerde hayatını kaybedenler için Türk halkının gözyaşı döktüğünü, Pakistan'da deprem olunca topyekun seferber olduğunu belirten Erdoğan, çocukların dahi kollarındaki bileziği çıkarıp Pakistan'a gönderdiğini kaydetti.

Erdoğan, ''Kabil'in, Darfur'un, Bağdat'ın çocukları için nasıl adalet istediysek, bugün de aynı şekilde, hiçbir art niyet taşımadan, hiçbir ayrım yapmadan, Ramallah'ın, Kudüs'ün, Gazze'nin çocukları için adalet istiyoruz'' dedi.

Gazze'de Beyt Hanun'da yaşayan 3 yaşındaki El Muiz'in Ocak 2009'da, ablasının elinden sıkı sıkıya tutmuş, yakındaki bakkala giderken üzerlerine bomba düştüğünü ifade eden Erdoğan, El Muiz'un, 16 yaşındaki ablası Ayun'la birlikte orada hayatını kaybettiğini anlattı.

Erdoğan, İsrail askerlerinin, Gazze'deki Cebeliye Mülteci Kampında yaşayan 2 yaşındaki Esad Nizar Abdülkadir'in babasını öldürmek için evlerinin çatısına bomba attığını, Abdülkadir'in aynı anda babası, annesi, büyük annesi ve yeğenlerinin hayatını kaybettiğini söyledi.

8 yaşındaki İyad'ın Gazze'de, Han Yunus yakınlarındaki Karara'da yaşadığını, arkadaşlarıyla birlikte yakındaki bir tarladan şeker kamışı topladıktan sonra evlerine dönerlerken üzerlerine bomba atıldığını kaydeden Erdoğan, kendisi, kardeşi ve arkadaşının öldüğünü, diğer bir arkadaşının da hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybettiğini aktardı.

Erdoğan, dedesiyle akşam namazını kılmak için evlerinin yakınındaki camiye giden 6 yaşındaki Muhammed Musa El Silavi'nin de bombalanma sonucu 14 kişiyle birlikte hayatını kaybettiğini anlatarak, 2009 Ocak ayından itibaren 300 çocuğun, 2000'den itibaren de bin 500 çocuğun bu şekilde hayata gözlerini yumduğunu belirtti.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bununla da kalmadılar. Hayatının baharında, umut dolu, sevda dolu, aşk dolu gençleri potansiyel terörist bahanesiyle umutlarından, sevdalarından, aşklarından kopardılar. Filistin'de nice genci katlettiler. Yetmedi, Gazze'ye insani yardım taşıyan gemiye uluslararası sularda saldırdılar, 19 yaşındaki Furkan Doğan'ı hayalleriyle birlikte öldürdüler. Neydi Furkan'ın suçu? Gazze'ye ilaç götüren, sargı bezi götüren, bebek maması, koltuk değneği, tekerlekli sandalye götüren bir yardım gemisinde bulunuyordu Furkan. Bu muydu suçu? Evet acı, evet iç karartıcı, ama maalesef gerçek. Belki bugün Furkan aramızda olacak ve şu coşkulu salonda yaşadığımız heyecana o da alkış tutacaktı. Belki bugün bu salonda El Muiz de olacaktı. Belki Esad da bugün bizimle bu coşkuyu paylaşacaktı. Belki de 13 yaşındayken katledilen İsra Kusay, bugün burada bize Nazım Hikmet'in şiirini okuyacak ve diyecekti ki; Koşuyor altı yaşında bir oğlan/Uçurtması geçiyor ağaçlardan/Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman/Çocuklara kıymayın efendiler/Bulutlar adam öldürmesin.

Şeker kamışı toplayıp evine götürürken öldürülen İyad belki burada olacak, o da bir Nazım Hikmet şiiri okuyacak, 'Çocuklar Öldürülmesin/Şeker de yiyebilsinler' diyecekti. Sahneye belki 3 yaşındayken hayata gözlerini yuman Vadi Emin Ömer çıkacak, Necip Fazıl Kısakürek'in şu dizelerini bize aktaracaktı; Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk/Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk. Fatihlik nimetinden yüzü nurlu bir mühür/Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür.

Belki, 5 yaşındayken, geçen yıl Gazze'de öldürülen Meryem Nizar Abdülkadir, bugün 8. Türkçe Olimpiyatlarına katılacak ve bize, 'Belki şehre bir film gelir/Bir güzel orman olur yazılarda/ İklim değişir/Akdeniz olur/Gülümse' şarkısını söyleyecekti.''


'Hiç kimse çocukların katledilmesini mazur gösteremez'


Başbakan Erdoğan, yeryüzünde hiç kimsenin, çocukların katledilmesini mazur gösteremeyeceğini, bir çocuğun dahi ölümünün tüm insanlığın ölümü, vicdanların, masumiyetin ölümü olduğunu belirterek, ''Açık söylüyorum, masum bebeklerin, masum çocukların, masum sivillerin katledilmesine göz yumanlar, görmezden gelenler, gizli ya da açık şekilde saldırılara destek verenler, en az katiller kadar sorumludur, en az saldırganlar kadar suçludur'' diye konuştu.

Dünya üzerindeki her bir çocuğun, doya doya yaşamayı, doya doya oynamayı fazlasıyla hak ettiğini, çocukların cıvıl cıvıl oyun parklarını doldurmasını istediklerini dile getiren Erdoğan, tüm çocukların, gençlerin güle oynaya okullarına gitmesini, en güzel, en kaliteli eğitimi almasını, dünyanın neresinde olursa olsun insanların geleceğe umutla bakmasını istediklerini kaydetti.

Erdoğan, ''İşte bugün burada gördüğümüz bu muhteşem tablo, bu anlayışın anlamlı bir tezahürüdür. En büyük hizmet, insana yapılandır, eğitime yapılandır, dostluğa ve kardeşliğe yapılandır. Büyük mütefekkir Said Nursi diyor ki; 'Bizim düşmanımız, cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahlarıyla mücadele edeceğiz'. İşte biz bütün dünyaya, bütün samimiyetimizle şu güzel mesajı vermeye devam edeceğiz; Ümitvar olunuz... Şu gelecek tasavvurumuz içinde en gür sada barışın sadası olacaktır'' şeklinde konuştu.


Türkçe; sevginin, merhametin, muhabbetin dilidir

Salondaki gençlere ve çocuklara da seslenen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bütün diller gibi Türkçe de sevginin dilidir, kardeşliğin, muhabbetin dilidir. Sizler, Türkçeyi öğrenerek, Türkçe şiirler okuyarak, Türkçe şarkılar, türküler söyleyerek, aramızda zaten var olan gönül köprülerini daha da güçlendirdiniz. Ülkelerinize, şehirlerinize, evlerinize döndüğünüzde, ulaşabildiğiniz herkese, Türkiye'nin barış mesajlarını, Türk halkının selam ve muhabbetlerini iletin. Bugünün dünyasında artık uzak diye bir kavram yok. Bizim ülkelerimiz artık birbirine uzak değil. Hele bugün burada kurduğumuz gönül bağları, bizi birbirimize daha da yakınlaştırıyor ve yakınlaştırmaya devam edecek. Geleceği sizler şekillendireceksiniz sevgili çocuklar. Aydınlık bir geleceği yarın sizler inşa edeceksiniz. Birbirinize karşı sevgi, birbirinize karşı saygı her zaman rehberiniz olsun. Dayanışmayı yüceltin, paylaşmayı yüceltin, adaleti, hakkı ve hukuku her şeyin üzerinde tutun. Bugün burada tesis ettiğiniz dostlukları mutlaka ve mutlaka yaşatın. Burada, Asya, Avrupa ve Afrika'nın buluşma noktasında, Batı'nın en Doğu'sunda, Doğu'nun en Batı'sında, kardeş bir ülke, kardeşiniz olan bir millet olduğunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmayın. Türkçe'nin evrenselliğini yaşattığınız için, Türkçe'nin güzelliğini bizlerle paylaştığınız için sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Öğretmenleriniz başta olmak üzere emeği olan herkesi tebrik ediyorum.''