Gündem

"Çocuğun istismarına ilişkin haberler anında yasaklanabilecek"

Çocuğa cinsel istismar yasa tasarısında ‘istismarcıya yasaklanan devlet memurluğu' yasağında hangi suç kapsam dışı tutuldu?

10 Nisan 2018 01:36
Hülya Karabağlı

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı avukat Emrah Şahin, çocuğa cinsel istismar suçlarında cezaları artıran hükümet tasarısının geneli itibariyle istismar suçuna ağırlık veren bir düzenleme olduğunu söyledi. Tasarıda, TCK’nin ‘çocukların cinsel istismarını’ düzenleyen 103. maddeden hüküm giyenlerin devlet memuru olamayacaklarına ilişkin bir hüküm eklendiğine dikkat çeken Şahin, bunun çocuk tacizcilerini kapsamadığını belirtti. Şahin’in verdiği bilgiye göre,  TCK’nin “‘Reşit Olmayanla Cinsel İlişki’ başlıklı 104,  yine TCK 105’in ağırlaştırıcı hükmü olan  ‘Çocuğun Cinsel Tacizi’ maddesiyle ilgili bir düzenleme bulunmuyor.  

Avukat Şahin, “Bu şekliyle, çocuğa karşı cinsel taciz suçlarını işleyenler Devlet memuru olabilecekler. Yasa koyucunun gözünden kaçan husus şu ki; çocuk tacizcileri kamu görevlisi olana kadar taciz boyutunda işleyebildikleri suçları kamu görevlisi olmanın verdiği güvenle ve özellikle çocuğa yakın bir görevde çalışmakta ise istismar boyutuna taşıyabilir” dedi.

Cinsel istismar suçlarına ilişkin düzenlemeleri içeren Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Tasarıyla, çocukların cinsel istismarı suçundan mahkum olmama hali, devlet memurluğuna atanma şartları arasına alınıyor. TCK'ya göre, takdiri indirim nedenlerinin uygulanması halinde, takdiri indirim nedenleri, gerekçesiyle birlikte kararda gösterilecek. Tasarıya göre, çocuğun cinsel istismarı suçu için öngörülen hapis cezasının üst sınırı 20 yıldan 40 yıla çıkarılacak. Kimyasal hadım, Türk Ceza Kanunu'na giriyor.

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı avukat Emrah Şahin, Türkiye’de sıkça karşılaşılan çocuğun cinsel istismarı vakalarına karşı toplumun tüm kesimlerinden yükselen tepkiler üzerine hükümetin hazırladığı tasarının Meclis gündemine girdiğini söyledi. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak tüm dikkatlerinin bu tasarıda olduğunu ifade eden Şahin, “Merkez olarak yasa koyucudan beklentimiz, sadece verilen cezalarda artış değil aynı zamanda çocuğun cinsel istismarına ilişkin vakaları önleyici tedbirlere ilişkin düzenlemelerin olması, mevcut düzenlemelerin uygulamada işler hale getirilmesidir” diye konuştu.

“Tasarı bu haliyle yeterli olmadığı gibi, bazı hükümleri itibariyle geriye gidişler bile var” diyen Şahin,  komisyon sürecinde sivil toplum örgütlerinin de katılımının mümkün kılınmasının önemli olduğunu belirtti. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak katkı sunmaya hazır olduklarını kaydeden Şahin, “Biz ve bizim gibi bu alanda birebir çalışan sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması çok önemli ve görülen o ki aynı zamanda gerekli. Acele hazırlanmış ve ham bir tasarı var karşımızda. Bu haliyle yasalaşması halinde mevcut sorunların çözülmesi bir kenara daha da derinleşmesinden endişeleniyoruz. Çocuğa ilişkin yapılan yasal düzenlemeler ülkemizin geleceği hakkında yapılan düzenlemelerdir. Bu nedenle bu düzenlemelerin uzun vadeli ele alınması ve üzerinde tartışılması gerekir. Bu konuya samimiyetle çözüm aranıyorsa kısa vadeli çözümlerden uzak ve problemi görmezden gelmeden yaklaşım sergilemek lazım. Hepimiz çocuklarımıza ve toplumumuzun geleceğine bu samimiyeti borçluyuz” dedi.

Tasarıda neler var?

Ankara Borusu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Emrah Şahin’in tasarıya ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

“Çocuğun cinsel tacizi suçunu işlemiş olan kişilerin de kamu görevlisi olamaması gerekirdi”

"TCK 103’üncü maddesi gereğince “çocukların cinsel istismarı” suçundan hüküm giyenlerin Devlet Memuru olamayacağına ilişkin ibare eklenmiş ancak burada TCK 104  ‘Reşit Olmayanla Cinsel İlişki’ ve TCK 105’in ağırlaştırıcı hükmü olan  ‘Çocuğun Cinsel Tacizine ilişkin bir düzenleme yok’. Bu şekliyle, çocuğa karşı cinsel taciz suçlarını işleyenler Devlet memuru olabilecekler. Yasa koyucunun gözünden kaçan husus şu ki; çocuk tacizcileri kamu görevlisi olana kadar taciz boyutunda işleyebildikleri suçları kamu görevlisi olmanın verdiği güvenle ve özellikle çocuğa yakın bir görevde çalışmakta ise istismar boyutuna taşıyabilir."

“Tasarı cinsel taciz suçunun alt sınırını yükseltmemiştir”

"Bu nedenle çocuğun cinsel tacizi suçunu işlemiş olan kişilerin de kamu görevlisi olamaması gerekirdi. Nitekim getirilen düzenlemede hali hazırda “Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl hüküm giymiş olmak devlet memuru olmaya engel iken çocuğun cinsel tacizi suçu 6 aydan başlamaktadır ve bu düzenleme çocuk tacizcilerini elemekte yetersiz kalacaktır. Nitekim mevcut tasarı bu suçun alt sınırını yükseltmemiştir."

"TCK 103’te yapılan değişiklikle çocuğun cinsel istismarının nitelikli hallerine ilişkin müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezaları öngörülmüş olup, bu kişilerin takdiri indirim ve sonuç ceza hadlerinin de diğer suçlara kıyasla artırıldığını görüyoruz."

“İki yılda bir değişiklik”

"TCK 103 Çocuğun Cinsel İstismar Suçu maddesi 2014 ve 2016 senelerinde revize edildi. Şimdi 2018 senesindeyiz. Demek ki biz iki senede bir bu da yetmez diyerek bu suçun cezasını artırıyoruz veya düzenlemeye değişiklik getiriyoruz.

Çocuk istismarı söz konusu olduğunda ceza artırımı yolunun seçiliyor olması (bütünüyle) yanlış olmasa da; belli aralıklarla bu cezaların sürekli artırılmak durumunda kalınıyor olması açıkça gösteriyor ki ceza artırımı tek başına etkili bir yöntem değil. Şimdi ağırlaştırılmış müebbet cezasının da getirilmesi üzerine 2020’de de bu vakalar böyle artarak devam ederse bu sefer hangi ceza verilecek diye kendimize sormamız lazım.

Ceza artırımı günü kurtarır belki ama biz geleceğimize yatırım yapacak düzenlemelerin getirilmesini daha çok arzu ederiz."

"Çocuğun istismarına ilişkin haberler anında yasaklanabilecek”

"İnfaz Kanunu’nda yapılması öngörülen değişiklik ile koşullu salıverme koşullarının ağırlaştırıldığını görüyoruz. Bunun yanı sıra, cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı ve reşit olmayanla ilişkinin nitelikli halleri ile uyuşturucu suçlarının failleri için tahliye sonrası 5 sene boyunca devam edecek birtakım tedbirler düzenlenmiş,

Bunlar; rehabilitasyon amaçlı programlara katılmak, suçun mağdurunun oturduğu yerleşim bölgesinde ikamet etmekten yasaklanmak, mağdurun bulunduğu yere yaklaşmaktan yasaklanmak, çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğü alamamak, çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir işte çalışamamak, ikamet ve işyeri değişikliklerini emniyete bildirme zorunluluğu gibi hususlardır.

Ancak burada da çocuğa karşı Cinsel Taciz suçu işleyenler ve 15 yaşını doldurmuş çocukla rızası olsa dahi cinsel ilişkide bulunmuş şahıslar hakkında bu tedbirlerin uygulanmayacağını görüyoruz.

Yine Cinsel Dokunulmazlığa aynı suçları işleyen kişiler hakkında tahliyeden üç ay öncesinden başlamak ve 5 yıl sürmek koşuluyla kimyasal kastrasyona karar verilebileceği ve uygun görülmesi halinde 5 yıl dolmadan bu uygulamanın hakim tarafından sonlandırılabileceği belirtilmiş.

Bu kişilerin ceza infaz kurumunda kaldığı dönemlerde rehabilitasyona tabi tutulacağı belirtilmiş. Kimyasal Kastrasyon ibaresi yerine de “cinsel isteğin ilaçla bastırılması” ibaresi uygun görülmüş.

Bu tasarıya göre çocuğun istismarına ilişkin haberler anında yasaklanabilecek. Bunun, çocuğun cinsel istismarı vakalarının değil de bu vakaların görünürlüğünün azaltılmasına yönelik bir düzenleme olduğunu ve gerçekleşen vakaları halı altına silkelemeye yarayacağını düşünüyoruz. Benim şahsi görüşüm; çocuğun üstün yararına ilişkin öncelikli olan birçok konu varken ilk olarak yayın yasaklarının kolaylaştırılmasının bu sorunun çözümüne ilişkin samimiyetin sorgulanması gerektiği yönündedir."

“Çocuk mağdurlarla yetişkin mağdurlar aynı merkezde ifade  verecek”

"Bir diğer mesele çocuk mağdurlarla yetişkin mağdurların aynı merkezlerde ifade vermesi. Mevcut u uygulamada Çocuk İzlem Merkezleri’nde sadece çocukların ifadesi alınıyor ve uygulama birtakım eksiklerine rağmen nispeten faydalı.
Ancak yeni uygulamada tüm cinsel suç mağdurlarının ifadeleri aynı yerde alınacak, yani bir başka deyişle çocuklarla yetişkinler ifadeleri alınırken bir arada bulunacak ve yeni oluşturulacak olan bu koşulun çocuğa fayda değil zarar getireceği görüşündeyiz."

“Çocukla ilgili iş kollarında çalıştırılma  yasağı”

"Öte yandan kırılgan grupların ifadelerinin alınması için Adli Görüşme Odaları kuruldu. Kovuşturma aşamasında orada ifade alınsın deniliyordu ancak şimdi İzlem Merkezlerinde veya Üniversitelerin koruma merkezlerinde alınsın deniliyor. Yönetmelikle çerçevesi belirlenecektir elbette ancak Komisyon ve Genel Kurul aşamalarında ciddi düzeltmelere ihtiyaç var. Tasarı bu ham şekliyle yasalaşmamalı.

Tasarı ile yukarıda belirtilen suçları işleyenler çocukların yoğun olarak bulunduğu (okul, okul servisi, okul kantini, yurt, kreş, gündüz bakımevi, çocuk kulübü, çocuk parkı, oyun bahçesi, oyun salonu, adli görüşme odaları, çocuk hizmet birimleri gibi) iş kollarında 5 yıl boyunca çalıştırılma ve bu işyerlerini açma yasağı getiriliyor."