9 gün süren sokağa çıkma yasağında 20 kişinin hayatını kaybettiği Şırnak'ın Cizre ilçesinin futbol takımı Cizrespor da yaşanan çatışmalardan etkilenenler arasında... Cizrespor, 100 günü aşkın bir süredir 35 kişilik kafile halinde otellerde yaşıyor, şehir şehir geziyor ve hiçbir oyuncu Cizre'de yerleşik düzen kuramıyor.
Cumhuriyet yazarı Pınar Öğünç, geçtiğimiz günlerde Maltepespor ile karşılaşmak üzere İstanbul'a gelen Cizrespor kafilesinin kaldığı otele giderek izlenimlerini aktardı.
Pınar Öğünç, yazısında "Teknik Direktör Yahya Ünal, göçebe hayatta oyuncularını motive etmenin güçlüğünden yakınıyor. Gerçi birlikte böyle 100 gündür gezmek başka türlü bir aile havasına da sokmuş hepsini. Bayramda tek gün Cizre’deki stadlarında yaptıkları bir antrenman var. Halk nasıl özlemişse artık, idmana gelmiş neredeyse bin kişi, ortalık inliyor" ifadelerine yer verdi.
Pınar Öğünç'ün Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (4 Ekim 2015) nüshasında, "Cizrespor'a her yer deplasman" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
İşte o esnada Türkiye’de hava değişti, çatışmasızlığın sona ermesiyle Kürt illeri Batı’dan tahayyülün zor olduğu günler yaşamaya başladı. Hele Cizre... Şöyle söyleyelim, şu an 100 günü geçti, Cizrespor, 35 kişilik bir kafile şeklinde otellerde yaşıyor, kent kent geziyor, oyuncular Cizre’de yerleşik düzen kuramıyor. İlçeye giriş-çıkışın güvenlik güçlerince engellendiği abluka günlerinde zaten böyle bir şansları yoktu. Sonrasındaysa valiliğin güvenlik gerekçesiyle izin vermemesi nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) maçlar için Cizre dışını göstermeye başladı. Fakat örneğin Diyarbakır’da oynama talepleri de Diyarbakır Valisi’nin güvenlik hassasiyetine takılınca, aniden 350 km gidip Urfa’da oynamak mecburiyetinde kalabiliyorlardı.
İstanbul, Kartal’daki otelin restoranında dev bir masaya bir örnek formaları ve meraklı bakışlarıyla dizilmişlerdi. Yılların futbolcuları Hakan Ünsal ve Alpay Özalan, İstanbul maçlarını vesile ederek Cizrespor’un oyuncularına Profesyonel Futbolcular Derneği’ni anlatmaya gelmişti. Yaş meselesi, askerlik tecil sorunu, tek tip sözleşme lüzumu... Üçüncü lige özgü hallerden bahsediyorlardı.
Cizresporlu oyuncularla asıl konuşacaklarımızsa, onları ve taraftarlarını “Cizrespor’a adalet” başlıklı kampanya yürütmeye zorlayan koşullardı. Cizreporlu olmaya mahsus haller yani. Çatışmasızlık sürecinin sona ermesi acısı tartışılmayacak bir ölüm bilançosu koydu Türkiye’nin önüne. Aynı dönemde Cizrespor ise futbol açısından başka tür bir mağduriyet içinde buldu kendini, bir nevi savaş sürgünüydüler. Tek bir idman istisnası var, ona da geleceğiz.
Daimi deplasman hissi
Ağustosta lig başlamadan bir buçuk ay evvel Bolu Gerede’de kampa girdi Cizrespor. Yeni lige çıkmışlar, üç kişi dışında takıma 25 yeni oyuncu transfer edilmiş, nasıl heyecanlılar...
İşte o esnada Türkiye’de hava değişti, çatışmasızlığın sona ermesiyle Kürt illeri Batı’dan tahayyülün zor olduğu günler yaşamaya başladı. Hele Cizre... Şöyle söyleyelim, şu an 100 günü geçti, Cizrespor, 35 kişilik bir kafile şeklinde otellerde yaşıyor, kent kent geziyor, oyuncular Cizre’de yerleşik düzen kuramıyor. İlçeye giriş-çıkışın güvenlik güçlerince engellendiği abluka günlerinde zaten böyle bir şansları yoktu. Sonrasındaysa valiliğin güvenlik gerekçesiyle izin vermemesi nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) maçlar için Cizre dışını göstermeye başladı. Fakat örneğin Diyarbakır’da oynama talepleri de Diyarbakır Valisi’nin güvenlik hassasiyetine takılınca, aniden 350 km gidip Urfa’da oynamak mecburiyetinde kalabiliyorlardı.
Tüm ekip 35 kişi, plastik kutularda reçelli otel kahvaltıları, çoğu kez parasını verseler dahi idman yapacak çim saha peşinde geziyorlar böyle. Takımın sportif direktörü, 18 yılını TFF’ye vermiş, Süper Lig’de yardımcı hakemlik yapmış Ufuk Şepik, “Ramazan olsa komple seferi haldeyiz” diye esprisini yapsa da “Böyle bir durum daha önce yaşanmadı. Futbolda eşit şartlarda mücadele esastır. Maçlarda şartlar eşit ama biz şu an rakiple eşit olabilir miyiz?” diye yakınıyor haliyle.
Arada Erzurum’da, eski bir cezaları yüzünden Mardin’de maçları oldu. Dün İstanbul’da Maltespor’la deplasmanda oynadılar. TFF’nin deplasmanlar için maddi desteği olsa da yaşadıkları “daimi deplasman”, güçlerinin ötesinde bir maliyet demek. Şepik, “Hiçbir kaynak sonsuz değildir. Artık kendi sahamızda oynamak, seyircimizle buluşmak istiyoruz. Eğer bu olmayacaksa da destek istiyoruz” diyor.
İdeolojik tezahürat cezası
Cizrespor’da herkes lafa “Siyaset sormayın” diye başlıyor. Ağızları yanmış, yılmışlar. Lakin şu anki mağduriyetlerin de, şimdiye dek takımın aldığı “ideolojik tezahürat” cezalarının da, seyircisiz oynanmasına rağmen biber gazı sıkılan maçların da nedeni siyaset aslında. Herkes “Biz iyi futbolun peşindeyiz” diyor ama bu, taraftarların takımı siyasi bir kimlikle sahiplenişini, her tür mağduriyeti de Kürt takımlarına yönelik bir tavır olarak algıladığı hakikatini değiştirmiyor.
Yönetim Kurulu üyesi, 30 yaşındaki Serdar Durak Cizreli; taraftar olarak tribünlerde büyümüş. Takım 90’larda tam da benzer gerekçelerle amatör kümeye düşürülmüş. O hatırladığı kadarıyla 90’ların Cizresi için “Kötü zamanlardı” diyor, çok konuşmak istemiyor. Şimdi şikâyetiyse Cizreli gençlerin neredeyse tek sosyal faaliyetlerinden yoksun kalması. “Doğu’nun bütün takımları ayrı sıkıntı çekiyor. İsim Cizrespor olunca farklı bakılıyor. Takımın siyasetle alakası olmamasına rağmen bölgede olanlar takıma yansıtılıyor. Gençlerin bir tek Cizrespor’u var, bunu bize çok görüyorlar” diyor.
28 kişilik takımda Kürt olup bölgenin bu hallerine bir şekilde “antrenmanlı” dört-beş oyuncu var. Gerisi Türkiye’nin farklı kentlerinden, Kürt meselesini farklı zaviyelerden gören, zaten çoğu 90’larda doğmuş genç oyuncular. Cizreli malzemeci İdris Işıklı, çocukluğunu top toplayıp forma ayıklayarak geçirdikten sonra, çok severek yaptığı işini, babası Mehmet Bey’den devralmış. Cizre’nin dış dünyayla ilişkisinin kesildiği günlerde hâlâ orada yaşayan ailesinin imece usulüyle nasıl hayatta kaldığını anlatıyor, bir yandan antrenmanı seyrediyoruz birlikte. Takımdakiler haliyle Cizre’ye dair sorularını İdris’e soruyormuş; biber gazı, yemekler, hayat... Bazılarının Cizre’yi köy, küçük bir kasaba sandığını, o tek idmanlık girişlerinde 150 bin nüfuslu bir yer görünce şaşırdıklarını söylüyor gülerek. Gelelim istisna olan o tek Cizra idmanına...
Bin kişinin izlediği idman!
Teknik Direktör Yahya Ünal, göçebe hayatta oyuncularını motive etmenin güçlüğünden yakınıyor. Gerçi birlikte böyle 100 gündür gezmek başka türlü bir aile havasına da sokmuş hepsini. Bayramda tek gün Cizre’deki stadlarında yaptıkları bir antrenman var. Halk nasıl özlemişse artık, idmana gelmiş neredeyse bin kişi, ortalık inliyor. Bu, takımın çoğu gibi kaptan Serhat Akyüz’ün de Cizre’yi ve taraftarı ilk görüşü. Akyüz, 10 senelik Süper Lig mazisiyle Cizrespor’un büyük transferlerinden. Zaten futbolcu bir aileden geliyor, oğlu Destan da maskot gibi ortalıkta, belli ki o da aynı yoldan devam edecek. “Ecevitçi” Trabzonlu bir aileden geldiğini söyleyen Akyüz, “Cizre’nin ismini duyunca biraz korkarak geldik. Bize anlatılanlarla yaşadığımız için, böyle güzel insanlar, böyle güzel bir yapılanma olduğunu bilmiyorduk. Fakat orada bir hayat yaşanmadan futbol keyif vermiyor” diyor.
Halkların demokratik tribünü
Genelde zaten stadyumlar kadar sosyal medyada da kolaylıkla “terörist”, bölücü” laflarını işitebildiklerinden, takımın potansiyel gerginlik durumlarına karşı hassasiyeti büyük. Mesela geçen haftalarda Trabzon takımı Arsinspor’la maçlarına güllerle gitmişler. Çok iyi ağırlanmışlar, hiçbir sorun da çıkmamış. Tabii dışarıda Süper Lig derbisi kadar polis var o ayrı. İşte bunlar da Cizrespor’da oynamaya, ligde Kürt şehirlerinin takımı olmaya mahsus haller...
Zaman geçtikçe Cizre tribünü daha da kalabalıklaştı. İstanbul’un farklı semtlerinde yaşayan, farklı Kürt kentleri doğumlu yüzlerce kişi trafikten ancak yetişiyordu. Kime sorsam biri Kars doğumlu, biri Diyarbakır, Erzurum... Ve tabii Cizre.
Maltepespor’un “kadınsız” tribününe karşın Cizrespor tarafı, arzulanan eşit temsilde olmasa da kadın doluydu. Hatta Bitlisli bir kadın hayatında ilk kez bir maça, Cizrespor’u desteklemek için geldiğini söylüyordu. Mutlu görünüyordu. Beklenebilecek tezahüratların dışında “Her yer Cizre, her yer direniş” yükseliyordu ara ara coşkuyla. Kimi zaman da Kürtçe olarak, Cizre direnişine selamlar yollandı.
Şöyle pozisyonlar oldu, şöyle zorlu dakikalar yaşandı diye maç anlatacak değilim. Hararet yüksekti, lakin Cizrespor’u şu aralar asıl zorlayan yeşil saha mı, yoksa dışarısı mı, orası karışık.
Netice derseniz, 0-0.
Cizresporlu taraftarlar stadı terk ederken polise mahsus bir tezahürat geldi: “Onda bunda şundadır, şunda bunda ondadır. Cizrespor neredeyse, çevik kuvvet oradadır.”