Mücella Yapıcı ve Cansu Yapıcı’nın Gezi eylemleri sırasında gözaltında çıplak aramaya maruz bırakılmasıyla ilgili üç polisin yargılandığı dava görüldü. Duruşmada gözaltına alınan tanıklar anlattı.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve kızı Cansu Yapıcı’nın Gezi eylemleri sırasında gözaltında çıplak aramaya maruz kalmasıyla ilgili üç polisin ‘işkence’ suçundan yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün yapıldı. Duruşmada 2013’te Mücella Yapıcı ile birlikte gözaltına alınan tanıklar 4 gün boyunca yaşadıklarını anlattı.
12 yıla kadar hapis cezası isteniyor
8 Temmuz 2013’teki Gezi Parkı direnişinde aralarında Mücella Yapıcı’nın da bulunduğu 50 kişi gözaltına alındı, gözaltına alınanlar dört gün boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutuldu. Gözaltına alınan isimler çıplak arama da dahil pek çok onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını anlattı. Olaydan sekiz yıl sonra aramayı yapan iki polis ve nezarethane amiri hakkında ‘işkence’ suçlamasıyla dava açıldı. 3 yıldan 12 yıla kadar hapsi istenen 3 sanığın yargılanmasına İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Evrensel'in haberine göre davanın bugün görülen üçüncü duruşmasında Mücella Yapıcı ve Cansu Yapıcı ile avukatları Meriç Eyüboğlu, tanık olarak dinlenmesine karara verilen Beyza Metin, Sezi Toprakçı, Akif Burak Atlar hazır bulundu. Başka bir suçtan hükümlü olan Levent Mustafaoğlu SEGBİS ile katıldığı duruşmaya bir önceki celse hakkında yakalama kararı çıkarılan sanık Songül Ekin Kılıç celse arasında ifade verdiği için katılmadı.
Duruşma tanık beyanları ile başladı.
“Çok onur kırıydı yaşadıklarımız unutmanız mümkün değil”
Gözaltına alındığı 2013 yılında Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri olduğunu söylen Akif Burak Atlar dinlendi. Atlar, “Çok onur kırıydı yaşadıklarımız unutmanız mümkün değil” dedi. Mahkeme başkanın sık sık sözünü kestiği Atlar, gözaltına alındıkları andan itibaren kötü muameleye maruz kaldıklarının altını çizdi. Atlar, “50 kişiydik, temmuz ayıydı, hava çok sıcaktı, havalandırmalar çalışmıyordu. Bizler böyle kalabalık olarak hücrelerde 4 gün geçirdik, 4 gün boyunca nefes alamadık. Ramazan ayıydı, aramızda oruç tutmak isteyen arkadaşlarımız vardı. İbadetlerini yerine getiremediğini hatırlıyorum. Yine tuvalet konusu ilgili sorunlar vardı. Biz erkeklerle kalıyorduk ve yan koğuşlardan sürekli kadınların seslerini duyuyorduk. Mücella Ablanın ilaçlarının verilmediğini orada duyduk ve bu duruma tepki gösterdik. Tuvaletlerde kamera olduğunu bir kadın arkadaşımızın çığlığı ile öğrendik. Kadınlar erkekler tuvaletine götürülmek istemediklerini söylüyordu, onu da duyduk” ifadelerini kullandı.
“Karşınızdaki sanık değil, tanık”
Atlar’ın beyanının ardından sorulara geçildi. Mahkeme başkanının Mücella Yapıcı’nın aranmasını görüp görmediğini sorusuna Atlar, “Görmedim, çünkü birer birer alınıyordu insanlar” diye yanıt verdi. Mücella ve Cansu Yapıcı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu Atlar’a çıplak aramaya maruz kalıp kalmadığını sordu. Atlar “Orada bir görevli memur soyunmamızı istedi. Sadece çamaşır kaldı” dedi.
Songül Ekin Kılıç’ın avukatı İbrahim Metinoğlu, Atlar’a çıplak aramaya dair şikayeti olup olmadığını sordu, Atlar “Bir idari işlem başlatmadım, ama buna ilişkin durumu sürekli söyledim” yanıtını verdi. Bunun üzerine Avukat Metinoğlu bu kez Atlar’a Gezi eylemleri nedeniyle yargılanıp yargılanmadığını sordu. Bunun üzerine Meriç Eyüboğlu araya girerek, “Karşınızdaki sanık değil, tanık” diyerek itiraz etti. Atlar yargılanıp beraat ettiklerini anlattı.
"Erkekler tuvaletinde bir kamera olduğunu gördüm, bağırdım"
Ardından Sezi Toprakçı’nın tanıklığına geçildi. Gözaltına alındıklarında uzun süre otobüste bekletildiklerini söyleyen Toprakçı, “Daha sonra sağlık kontrolüne götürüldük. Otobüsün içerisinde bize ‘size daha neler yapacağız’ denildi. Daha sonra emniyete götürüldük ve altı kata indirildik. Alt katın çok havasız olduğunu hatırlıyorum, çok kalabalıktı. Bir süre sonra aranmak üzere depo gibi bir yere götürüldük. Üstümdeki bütün kıyafetleri çıkartırdılar. İç çamaşırımı da çıkarmamı istediklerinde nedenini sordum, gülüşmeler oldu. İtiraz ettim, ‘tamam çıkarmana gerek yok’ dediler. Tuvalet meselesinde de bekletiliyorduk, bir saat bekletildiğimiz oldu. Erkekler tuvaletine götürdüler beni, elimizi yüzümü yıkarken sol üst tarafta bir kamera olduğunu gördüm, bağırdım. Tepki gösterdim” diye konuştu.
Tanık olarak dinlenen Beyza Metin kötü muamelenin gözaltı aracında başladığını söyleyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polis ‘daha neler yapacağız’ dedi"
“Özellikle kadın polislerin muamelesi çok onur kırıcıydı. Sarışın bir kadın polise ‘siz kadın polis olarak bunu nasıl yaparsınız’ diye sorduğumda ‘daha neler yapacağız’ dedi. Daha sonra üzerimizden her şey alındı, aşağı nezarethaneye alındık. Konulduğumuz hücrelerden depo gibi havasız bir yere götürüldük, iki polis eşlik ediyordu bize. Soyunmamı istediler, bütün çamaşırımızı da çıkardılar. Sutyenimin ipini almak istediler. Tartışmamız oldu. Ben astım hastasıyım, ilacımı da çok geç verdiler. Tuvalete gitmek istedim, uzun süre götürmediler. Artık uyuyakalmışım, bir erkek polis geldi kalk dedi, kalktım, arkasını dönüp gitti. Koridorda diğerleri ile kahkaha attılar bundan sonra. Mücella Yapıcı’ya özel bir muamele yapıldığını biliyorum, onu ayırıp uzak bir yere götürdüler. Tuvalete götürülmek istendiğinde ‘sen buraya işe’ denildiğini biliyoruz. 17 yaşında henüz reşit olmayan bir kadın vardı, onun yere yatırıldığını 5 tane polisin üzerlerine basarak parmak izini aldığını gördüm.”
"Neden bir yıl beklediniz”
Songül Ekin Kılıç’ın avukatı İbrahim Metinoğlu’nun avukatı Beyza Metin’in beyanının ardından "Siz olaydan bir yıl sonra şikayetçi olmuşsunuz çıplak aramaya ilişkin, neden bir yıl beklediniz” diye sorması tepkiye neden oldu.
Meriç Eyüboğlu soruya itiraz etti, sanık avukatlarının tanıkları sorgulamaya çalıştığını söyledi. Mahkeme başkanı da sorunun konu ile ilgisi olmadığını söyledi. Soruya öfkelenen Beyza Metin, “Bu tavrı istismar davalarında da görüyoruz. Çocuk 5 yıl sonra söyleyebiliyor ancak yaşadığını, ona da soruyorlar, ‘neden bekledin’ diye. Bu konuda bir uzmanla birlikte konuşalım avukat bey isterseniz. Kadınlar neler yaşıyor, neden geç anlatıyor” dedi.
"Bu gözaltından sonra ‘terör örgütü üyeliği’ vs. değil 2911’den dava açıldı hepsi beraat etti”
Tanık beyanlarının ardından söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, tanıkların benzer ihlalleri yaşadığını hatırlattı. Sanık avukatlarının tanıklara sanık muamelesi yaptığını söyleyen Eyüboğlu, “Merak ettiklerini ben söyleyeyim, bu gözaltından sonra ‘terör örgütü üyeliği’ vs. değil 2911’den dava açıldı hepsi beraat etti” dedi.
Sanıklara soru sorma hakları olduğunu hatırlatan Eyüboğlu, adil yargılamanın yapılabilmesi için sanıkların huzura getirilmesini ya da SEGBİS ile duruşmaya katılmasını talep etti.
“Mevzuat hükümlerinde eksiklerin müvekkilimize yüklenmesi haksız olacaktır"
Sanık Levent Mustafaoğlu, tuvaletlerde yer alan kameranın “mahremiyeti ihlal etmeyecek şekilde” olduğunu iddia etti.
Levent Mustafaoğlu’nun avukatı Ruken Mustafaoğlu kameraların yaşanabilecek herhangi bir darp olayını kayıt altına almak için konulduğunu iddia etti. Çıplak arama konusunda topu yönetmeliğe atan Avukat Mustafaoğlu, “Mevzuat hükümlerinde eksiklerin müvekkilimize yüklenmesi haksız olacaktır. Kamera kayıtlarının dosyaya eklenmesi, nezarette keşif, diğer görevlilerin tanık olarak dinlenmesi talep ediyoruz” dedi.
Songül Ekin Kılıç’ın avukatı İbrahim Metinoğlu ise tanıkların tarafsız olmadığı iddia etti. Metinoğlu, “Bu kişiler aynı amaçla bir araya gelmiş ve birlikte hareket eden şahıslardır. Emniyete müzekkere yazılarak aynı dönemde diğer suçlardan dosyaya taraf olmayan kişilerin tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz” dedi.
Bir sonraki duruşma 7 Temmuz'da
Ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı, sanıkların duruşmaya getirilmesi ile nezarethanede keşif yapılması taleplerini reddetti. Olay tarihinde koridorlara ait kamera kayıtlarının, olay tarihinde gözaltına alınanların listesinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden istenmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 7 Temmuz 2022, saat 10.00’da görülecek.