Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) Toplum ve Hekim Dergisi’nin son sayısında cinsel suç mağdurlarının muayenelerindeki etik yaklaşımlar değerlendirildi. Yaşanan sıkıntılara ilişkin olarak dosyada, “Bir çocuğun kolluk gücü marifetiyle soyularak zorla muayene edilmek istenmesi işkencedir” ifadesi kullanıldı.
BirGün'den Burcu Cansu'nun haberine göre Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Gürcan Altun, TTB Hukuk Bürosu avukatlarından Ziynet Özçelik ve avukat Deniz Karaca tarafından hazırlanan dosyada, cinsel istismar mağduru dört çocuğun yargı eliyle ikinci kez mağdur edilişi ve etik kurallara uyan hekimlerin yargı önüne çıkartılması ele alındı.
Dosyada, cinsel suç mağdurlarını muayene eden hekimlerin, mağduru yapılacak muayenenin amacı, nasıl yapılacağı ve elde edilecek bulguların sağlayacağı hukuki yarar konusunda bilgilendirmesi gerektiğinin altı çizildi. Cinsel suç mağdurlarının muayeneleri sırasında hekimlerin mesleki tutumlarının nasıl olması gerektiği iki farklı olay üzerinden anlatıldı.
"Çocuklar, neden geldiklerini bilmiyorlardı"
İlk olarak yaşları 10, 11 ve 13 olan üç kardeş çocuğun yaşadıklarına yer verildi. Çocukların hukuki süreç ve muayenede yaşadıkları şöyle özetlendi:
Rehber öğretmenleri tarafından Aile ve Sosyal Politikalar İlçe Müdürlüğü’ne yapılan başvuru ile yaşları 10, 11 ve 13 olan üç kardeşin “Cinsel istismara maruz kaldıkları yönünde bir iddia bulunduğu” belirtildi. Mahkeme, mağdurların sağlığını açıkça ve öngörülebilir şekilde tehlikeye düşürmemek ve cerrahi müdahalede bulunmamak koşuluyla usulüne uygun bir şekilde muayenesi yapılmasına karar verdi.
Savcı çocukları, bir tıp fakültesi hastanesine gönderdi. Görevli hekim, çocuklarla görüştüğünde, niçin hastaneye getirildiklerini bilmediğini anladı. Hekim, savcılıkça istenen iç ve dış beden muayenesinin nasıl yapılacağı ve düzenlenen raporun hangi amaçla kullanılacağı hakkında çocukları bilgilendirdi. Çocuklar, “muayene olmak istemediklerini” söyledi.
Hekim, muayeneyi yapmadı ve savcılığa iletilmek üzere bir tutanak düzenledi.
Savcılıkça hekim hakkında “Görevi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Savcı, hekimin soruşturma sırasında verdiği ifadeden ikna olmayarak, “Adli görevi ihmal” suçundan iddianame düzenledi. Mahkemece iddianamenin kabul edilmesiyle yargılama süreci başladı.
Muayeneyi yapmayan hekim hakkında soruşturma
Dosyadaki ikinci olayda ise şunlar yaşandı:
Cinsel istismara uğradığı iddiasıyla 15 yaşındaki kız çocuğu savcılık tarafından bir tıp fakültesi hastanesine dış ve iç beden muayenesi yapılması amacıyla gönderildi. Savcılık yazısında “Müştekinin rızası aranmaksızın” muayenenin yapılması istedi. Çocuk, böyle bir muayeneyi olmak istemediğini belirtti. Hem çocuk hem de annesi muayeneye izin vermediği için hekim muayeneyi yapmadı.
Görevli hekim, ilk muayeneyi yapmayan hekim olduğunu kaydederek, ikinci muayene talebini de yerine getirmedi. Çocuk, tutanağa “Muayene olmayı kabul etmiyorum” yazdı ve imzaladı. Mahkeme, muayeneyi yapmayan hekim hakkında idari soruşturma yapılması için Sağlık Bakanlığı’na yazı yazdı. Hekim hakkında “Görevi kötüye kullanma suçu” iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
"Çocukları zorla muayene mi edelim?"
Hekim, duruşma sırasında, şu savunmayı yaptı:
“Zorla muayene talebini yerine getirmek amacıyla kolluk gücü marifetiyle rızası olmayan çocuğun zorla soyarak muayene masasına yatırılmasının tasavvuru bile korkunçtur.”
TTB avukatları yaptıkları savunmalarda, “Tıp öğretisi ve eğitimi içerisinde de ‘Zorla hasta muayenesi’ diye bir uygulama yoktur” dedi. Yargılama sürerken TTB avukatları çocuğun değil de sanığın gözetildiğine dikkati çekti.
Cinsel istismar mağduru çocuğa yaklaşım konusunda yaşanan sıkıntılara ilişkin dosyada şunlar kaydedildi:
“Muayeneye izin vermeyen bir çocuğun kolluk gücü marifetiyle soyarak zorla muayene masasına yatırıldığı varsayılsa bile, bu koşullarda yapılacak bir muayenede anlamlı tıbbi bir bulgunun elde edilmesi olasılığı hemen hemen hiç yoktur. Kaldı ki, bu tür bir zor kullanım çabası içinde bulunan kolluk güçleri ve bu koşullarda muayene yapan hekimin uygulamasının ‘İşkence’ suçundan ne farkı olacaktır? Böyle bir uygulama sırasında çocuklarda oluşacak ruhsal travma, hangi üstün yarar için göz yumulabilir, kabul edilebilir bulunacaktır?"