Gündem

Cindoruk, Ergenekon hâkimleri için ağır konuştu!

Eski TBMM Başkanı ve merkez sağ siyasetin kıdemli isimlerinden Hüsamettin Cindoruk, Ergenekon yargıçlarını...

29 Kasım 2011 02:00
T24 - Eski TBMM Başkanı ve merkez sağ siyasetin kıdemli isimlerinden Hüsamettin Cindoruk, Ergenekon yargıçlarını, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu idam eden Yassıada'daki hâkimlere benzeterek ağır eleştirilerde bulundu. Cindoruk, "Bir müddet sonra Silivri'deki hâkimler hâkimliklerini hatırlayacaklar. Bugüne kadar kendilerini oraya getirenlere minnet borcu duysalar da yargıç olmanın haysiyetini hatırlayacaklardır... Yassıada yargıçları bir müddet sonra sokağa çıkamaz hale gelmişti. İtibar kaybetmişti" dedi. Cindoruk, bazı Ergenekon sanıklarının başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden hukukçuların kendisini aradığını belirtirken, "(Silivri'de) Görevli hâkimleri isim isim eğitimlerine kadar biliyor, takip ediyorlar. Müthiş bir metodolojileri var. Yarın öbür gün AİHM bizi öyle ağır cezalara çarptıracak ki..." diye konuştu.



Cindoruk, bu açıklamaları, kendisiyle söyleşi yapan (28 Kasım 2011) Radikal gazetesi yazarı Ezgi Başaran'a yaptı. Cindoruk'un Ergenekon davası ve 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili yöneltilen sorulara verdiği cevaplar şöyle:

- Geçen hafta Silivri’ye gidip, Balyoz duruşmasını izlediniz. Neden?

Gözlerimle görüp, Yassıada’yla mukayese edebilmek için. Bir müddet sonra Silivri’deki hâkimler hâkimliklerini hatırlayacaklar. Bugüne kadar kendilerini oralara getirenlere bir minnet borcu duysalar da yargıç olmanın haysiyetini hatırlayacaklar. Birbirlerini de bu yönde etkileyecekler. Ben bunu 60 senelik hukuk hayatımda gördüm. Yassıada yargıçları bir müddet sonra sokağa çıkamaz hale gelmişti. Itibar kaybettiler. Yassıada’da çalışmış olanlar sonra avukatlık bile yapamadı çünkü barolar reddetti. Akrabaları, arkadaşları reddetti. 


'Silivri Yassıada'ya benziyor, amaç sanıkları korkutmak'


- Silivri’de görülen davalarla ilgili öyle bir mahalle baskısı yok ki…

Gün gelecek, insanlar o iddianameleri okuyacak. O zaman işler değişecek. Yassıada ve Silivri birbirine çok benziyor. Yassıada’da hâkimler ve savcılar tecrit edilmişti, Silivri’de de ediliyor. Şehre 80 kilometre uzaklıkta mahkeme mi olur? Amaç, siz ayrı hâkimler, ayrı savcılar, ayrı sanıklarsınız diyerek korkutmak. Bir kere Silivri Mahkemesi Anayasa'ya aykırı.

- Nesi aykırı?

143’üncü maddedeki devlet güvenlik mahkemeleri kaldırılırken, yerine şöyle bir mahkeme kurulabilir denmesi gerekiyordu. Ama denmedi, dolayısıyla yasalara aykırı. Ve Avrupalılar bu durumu yakından izliyor.


'AİHM Hâkimleri isim isim izliyor'


- Hangi Avrupalılar?

Şimdi isim vermeyeyim. Ama AİHM’den Fransız hukukçular gelip bana bu konuyu danıştı. Kendi sefaretleri aracılığıyla beni bulmuşlar. Yarın öbür gün AIHM bizi öyle ağır cezalara çarptıracak ki… Nitekim şu andaki hassasiyetleri o yönde. Anlamaya çalışıyorlar. Bu mahkeme oraya nasıl gitti diyorlar. Hatta Nürnberg Mahkemesi’ne mi benziyor diye sordu biri. Şunu da söyleyeyim; görevli hâkimleri isim isim eğitimlerine kadar biliyor, takip ediyorlar. Müthiş bir metodolojileri var.


'28 Şubat’ta mağdur da yok, yargılanacak bir şey de'



- 28 Şubat’a soruşturma açılmasına ne diyorsunuz?

İyi bir şey. Açılmayan kalmasın, o da açılsın.

- Sizin tanıklığınıza başvurulsa ne dersiniz?

Süleyman Demirel’e sorun derim.

- Ne demek o?

Demirel diyor ki, darbe nizamiyeden döndü. O engellemiş cumhurbaşkanı olarak.

- Nasıl engellemiş?

Muhtıralarını uygulamalarına imkân sağlayarak. Milli Güvenlik Kurulu’na getirilen 18 maddelik bildiriyi hem Erbakan, hem de Çiller imzaladı biliyorsun. Kendi aralarında ihtilafa düştükleri için de 4.5 ay sonra istifa ettiler. Orada çok komik bir hadise vardır: "Nöbetleşe başbakanlık" diye bir şey icat etmişlerdi. Bir de nöbet cetveli hazırlamışlar. Olur mu öyle şey? Sonuçta 28 Şubat’ın bir tek sonucu oldu; 8 yıllık zorunlu eğitim. Geri kalan maddelerin hiçbiri uygulanmamıştır.

- 28 Şubat hiçbir mağduriyet yaratmadı gibi konuşuyorsunuz...

Yaratmadı. Kim mağdur oldu?

- Belirli bir sürece yayıldığı için çok kişi… Mesela andıçlanan gazeteciler...

O andıçlar yüzünden yapılmadı ki 28 Şubat. Postmodern darbe yaptı adamlar. Ama burada yargılanacak bir şey yok.

- Nasıl yok?

Hukuk maddi unsurlara dayanır da ondan yok. Bak, o askerler MGK üyesi mi? Evet. Oraya bir bildirge getiriyorlar, hükümet de onu imzalıyor. Bunun neresinde suç var?

- Kabul etmeye, imzalamaya zorlanmadılar mı?

Ben olaya tamamen bir hukukçu olarak bakıyorum. Hükümet o bildirgeyi kabul etmiyorum, istifa ediyorum deseydi ve asker bunun üstüne yönetime el koysaydı o zaman bir suç ortaya çıkmış olacaktı. Şimdi darbe teşebbüsü de laf olarak var, bunun karşılığı maddi delil mevcut değil. Örneğin İsmail Hakkı Karadayı’nın ifadesini alacaklarmış. Ne diyecek adam? Biz bir bildiri hazırladık, sivil hükümet de kabul etti diyecek. "Teşebbüs" fiili hukukta net olarak açıklanmıştır. Teşebbüs edenler, beklenmedik bir engelle karşılaşıp fiili tamamlayamayanlardır. 28 Şubat’ta ne gibi bir engelle karşılaşılmış da asker darbe yapamamış…

- E, Demirel engellemiş diyorsunuz?

Demirel’in yaptığı şey demokratik mekanizmaları kullanarak salimen ülkeyi seçimlere taşımak oldu. Engelledim dediği, sistemin işlemesini sağlamak. Askerin 27 Nisan’da web sitesinden yayımladığı metin de yanlıştı ve lüzumsuzdu. Ama lüzumsuz diye bir eylemi yargılayamazsın. Hukuki olarak mümkün değil. Ben 27 Mayıs’ı yaşamış bir insanım. Asker darbe yapacağı zaman muhtıra, bildirge filan yayımlamaz.