12 Ocak 2013 Pekinliler için çok çarpıcı bir gün oldu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkentinde hava kirliliği o denli yoğundu ki gündüz saatlerinde geceye yakın bir karanlık yaşandı. Doğa, tahammül sınırına geldiğini gösteriyordu adeta. 21 milyon nüfuslu şehirde insanlar nefes almakta zorlanıyor ve aldıkları nefes temiz oksijenden çok zehirli gazlar barındırıyordu.
Geçtiğimiz Şubat ayı sonunda Çin televizyonunda yayınlanan ‘Under the Dome’ (Kubbenin Altında) adlı belgesel ilk defa eleştirel ve duygusal bir dille felaket boyutlarındaki bu hava kirliliğini sorguladı. Büyük yankı uyandıran film internet ortamında bir hafta içinde 200 milyondan fazla Çinli tarafından seyredildi. Bir aydır görevde olan Çin’in yeni Çevre Bakanı Chen Jining de sözkonusu yapımı överek, hava kalitesinin iyileştirilmesi konusunda insanların bilinçlerinin bu filmle arttığını ifade etti. Peki Çin’in çevreye bakışında bir değişiklik olacak mı?
Sansürlenen belgesel
Çin dünyanın en fazla sera gazı üreten ülkesi. Başkent Pekin’de, havada ortalama 100 mikrogram toz zerreciği bulunuyor. Bu da Avrupalı sağlık kurumlarının koyduğu sınırın altı kat üstünde bir oran. 350 ila 500 bin arasında Çinli her yıl hava kirliliğinin yarattığı etkiler sonucunda hayatını kaybediyor. Diğer yandan su ve toprak kirliliğinin getirdiği sorunlar da her yıl artmakta. Çin’deki sivil toplum örgütleri ile çevre uzmanlarının verdiği bilgilere göre, ülkede en az 450 kadar 'kanser köyü‘ adı verilen, sakinleri arasında ortalamanın çok üstünde kanser vakalarının tespit edildiği yerleşim merkezi bulunuyor.
Tüm bu gerçekler yıllardır biliniyor. Ancak yapımı Çinli gazeteci Chai Jing tarafından gerçekleştirilen ‘Under the Dome’ belgeselinden sonra toplumda bir bilinç oluştu. Film, gösterime girmesinden sadece iki hafta sonra sansürlendi ve şu anda Çin’de internet üzerinden izlenemiyor. Şangay’da yaşayan gazeteci Yan Shi’ye göre bu sansür kesinlikle filmin yarattığı etkiyi azaltamayacak. Shi, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, "Bu belgeselin silinmesi utanç verici. İlk defa insanlar bu konu hakkında açıkça tartışarak çözüm yolları arıyor ve ne yapabileceklerini konuşuyorlar. İnsanların çevre bilinci her geçen gün artıyor ve içinde yaşadıkları kötü koşulları mutlaka değiştirmek istiyorlar“, dedi.
257 milyar Euro kaynak
Yan Shi’nin bu görüşlerini 2010 yılında yapılan bir araştırma da doğruluyor. Araştırmaya katılan Çinlilerin yüzde 80’i, ülkede ekonomik büyümenin yavaşlamasına ve işsizliğin artmasına neden olsa da çevrenin korunması gerektiğini düşünüyor. Son yapılan araştırmalarda ise önceliğin çevreye verilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı daha da yüksek. ‘Under the Dome’un gösteriminin ardından düzenlenen çevre yanlısı protesto gösterilerinde ise iki kişi tutuklandı. Greenpeace aktivistlerinden Li Shuo, Avrupa’da yapılabilen bazı şeylere Çin’de kesinlikle tahammül gösterilmediğine dikkat çekti. Gazeteci Yan Shi de, insanların Çin’de ne yaptıklarına çok dikkat etmeleri gerektiğini ve protesto gösterilerinin anında dağıtıldığını dile getirdi. Tüm baskılara rağmen ülkede her yıl 30 ila 50 bin arasında, Çin yönetiminin deyimi ile kitlesel toplantı, bizim bildiğimiz anlamda protesto gösterisi gerçekleşiyor. Çevre Bakanı Chen Jining’e göre de çevre kirliliği toplumsal huzursuzluklarda en önemli etken. Çin yönetimi de bu sorunu çözmek için çabalarını artırıyor. 'Hava Kirliliği Aksiyon Planı‘ adı altında, hava kirliliği ile mücadeleye inanılmaz bir rakam olan 257 milyar Euro kaynak ayrılmış durumda.
Greenpeace aktivisti Li Shuo sözkonusu aksiyon planının meyvelerini vermeye başladığını belirtiyor. Çin’de, hava kirliliğine neden olan en önemli unsurlardan kömür tüketiminde geçen yıl yüzde 2,9 azalma yaşandığını ifade eden Shuo, bu oranın az gibi görünse de, kömür tüketiminin azlamasının değil aynı oranda kalmasının bile düşünülemediği Çin için inanılmaz bir gelişme olduğunu kaydediyor. Ancak Shuo’ya göre önlemlerin ivedilikle çoğaltılması ve özellikle sanayide kömür kullanımının aşağılara çekilmesi gerekmekte.
‘Under the Dome’ şimdilik bu konuda bir şey yapamayacak. Buna rağmen bu belgesel çok etkili oldu. Yan Shi’nin tahminlerine göre film Çin halkının düşüncesini değiştirdi. Film gösterilmeden önce de çevre kirliliğinin büyük bir sorun olduğu biliniyordu ancak Shi’ye göre insanlar buna karşı bir şeyler yapabileceklerine inanmıyorlardı. Belgeseli izledikten sonra birey olarak etkili olabileceklerini kavradılar. Fark buradaydı.