T24 Haber Merkezi
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci yazar Hrant Dink, katledilişinin 17. yılında, öldürüldüğü yerde Sebat Apartmanı önünde anıldı. Bu yılki anma konuşmasını Hrant Dink'in arkadaşlarından yazar ve gazeteci Oya Baydar yaptı. Baydar, "19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür, öyle kutlanmalıdır" dedi.
Sabiha Gökçen'in Ermeni olabileceğine yönelik yaptığı bir haberden sonra hedef haline getirilmeye başlanan, dil uzmanlarının bile, "hakaret" olmadığını söylediği bir yazısından sonra, "Türklüğe hakaret" suçundan hapse mahkûm edilen, bu süreçte aşırı milliyetçi çevrelerin hedefi haline gelen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından 17 yıl geçti.
- Fotoğraflar için TIKLAYIN - Hrant Dink ölümünün 17. yılında da anıldı
19 Ocak 2007'de silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için saat 15.00'te, öldürüldüğü Agos Gazetesi'nin eski merkezinin bulunduğu Sebat Apartmanı önünde anma töreni düzenlendi. Sebat apartmanının bulunduğu Halaskargazi Caddesi polis ekipleri tarafından saat 12.00'da kapatılırken çevrede geniş güvenlik önlemleri alındı. Tören alanına girmek isteyenlere üst taraması yapıldı. Törene, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, çocukları Arat Dink, Delal Dink ve Sera Dink de katıldı.
Sebat Apartmanı'na Hrant Dink'in resminin olduğu pankart asılırken Dink'in öldürüldüğü noktaya karanfiller bırakıldı. Törende Hrant Dink'in konuşması dinletilirken daha sonra yakın arkadaşı yazar Oya Baydar bir konuşma gerçekleştirdi.
Anmaya geniş bir kalabalaığın yanısıra DEM Parti Eş Genel başkanı Tülay Hatimoğulları, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ünal Çeviköz, Özgür Karabat TİP Milletvekili Ahmet Şık, çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisisi ve siyatçiler katıldı.
Bu yılki anma, büyük tepki de toplayan Dink'in katili Ogün Samast’ın serbest bırakılmasının ardından ilk anma olması açısından önemli bir buluşma olma özelliği taşıyor.
Hrant'ın dostları, cinayetin 17. yılına atıfla ellerinde 17. yıl dövizleri taşıdı- Fotoğraf: Hazal Sipahi
Çiğdem Mater: İçeride de, dışarıda da katilleri, “öldür” diyenleri biliyoruz, tanıyoruz
Anmada, Cumartesi Anneleri/İnsanları'ndan Besna Tosun, Gezi davası tutuklularından, Hrant'ın Arkadaşları İnisitayifi üyesi Çiğdem Mater'in mektubunu okudu. Mater, mektubunda "Katil artık aramızda, öldür diyenler aramızda olduğu gibi" dedi.
Mater'in mesajı şöyle:
"Adaleti sebatla beklediğimiz bir yıl daha geçti. Adalet yerine yine adaletsizlikle yüz yüze kaldığımız bir yıl daha...
17 yıl sonra, 17 yaşındaki katil artık aranızda, tıpkı “öldür” diyenlerin aranızda olduğu gibi...
Ne Hrant Dink cinayetinin arkasındaki karanlığı aramaktan vazgeçeceğiz ne de adalet talebimizden.
19 Ocak 2007’de Sebat Apartmanı’nın önünde işlenen cinayet, o “ana” ait değildir, biliyoruz. Ardında 100 yılın, önünde 17 yılın hukuksuzluğunu taşır.
İçeride de, dışarıda da katilleri, “öldür” diyenleri biliyoruz, tanıyoruz.
Yeni değiller, ne yazık ki eskimiyorlar da...Ne güzel ki bizler de azalmıyoruz!
Hrant Dink’e sevgimiz ve mahcubiyetimizle, adalete inancımız ve inadımızla, buradayız, yalnız değiliz."
"Bu topraklarda eşit ve beraber yaşamak istiyoruz"
Bu yılki anma konuşmasını gerçekleştiren Oya Baydar şu ifadeleri kullandı:
"Kardeşler, dostlar, Hrant'ın sevgili ailesi, arkadaşları, bugün burada bulunan, bulunamayan ülkemizin barışçı, vicdanlı, aydınlık insanları!
17 yıl önce burada, bu kapının önünde, Sevgili Rakel'in unutulmaz deyişiyle, "bir bebekten bir katil yaratan karanlık" Türkiye'nin vicdanını katletti. Evet, Hrant bu ülkenin dertlerinin, acılarının hem taşıyıcısı hem de ezilen insanlarının, acılı halklarının dermanı ve vicdanıydı.
Özel insanlar vardır. Onlar çağlarının, topraklarının, halklarının değerlerini kendilerinde toplarlar. Hrant böyle bir insandı. Bugün burada onu anarken bir Hrant Dink güzellemesi yaptığımı sanmayın. Onu ilk tanıdığım gün: - 2002 yılıydı, Barış Girişimi'ni kurmak üzere biraraya gelmiştik- daha o gün düşünmüştüm bunu. Şiarımız olan "ama'sız barışçılık" da, "Ne gücün terörü ne terörün gücü" belgisi de ona aittir. Çift taraflı ateşe maruz kaldığı günlerde, "Burada, Türkiye'de Taksim'in ortasında "Soykırım vardır" diye, Paris'te Concorde Meydanı'nda taşın üstüne çıkıp "Soykırım yoktur," diye bağıracağım derken, halkları birbirine düşman eden ırkçı-milliyetçi bağnazlığa karşı barışın diliyle haykırıyordu. O resmî tarihin yalanlarına, karartmalarına karşı çıkan bir tabu kırıcıydı. Ve biliriz ki karanlıklarda yuvalanmış güçler en çok tabuların kırılmasından, yalanlarının meydana çıkarılmasından, karanlık yüzlerinin görülmesinden korkarlar. Hrant'ı bu yüzden vurdular.
O şahin değil güvercindi. "Bir güvercin tedirginliğiyle yaşıyorum ama biliyorum ki bu ülkede güvercinler öldürülmez" derken yanılıyordu. Şahin olsaydı, saldırgan olsaydı, halkların birliğini, kardeşliğini silahla, şiddetle savunsaydı hedef olmayacaktı. Bu ülkeye hakim olan kadim karanlık tam da güvercin olduğu için çıkardı idam fermanını. Hrant Dink'ten hain imajı yaratamayacaklarını anladıkları için, ama'sız barışçılığın sessiz gücünü kavradıkları için susturmak istediler güvercini.
17 yıl önce bugün, bu saatlerde seni ülkenden, ailenden, dostlarından, toprağından, bizlerden ayırdılar Ahparig! Sana, "Bu topraklarda gözünüz var," diye saldıranlara verdiğin cevabı hatırlıyorum: "Bizim bu topraklarda gözümüz var, çünkü köklerimiz burada. Ama merak etmeyin, bu toprakları alıp gitmek için değil bu toprakların dibine girmek için," demiştin. Sen: bu toprakları en has, en değerli, yüzakımız evlatlarından biri, şimdi köklerinin derinlerde olduğu bu topraklarda yatıyorsun. Ülkenin bütün insanları, bütün halkları: Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Laz,Çerkes, Arap, Ezidî, Süryani, hepimizin kökleri toprağımızın derinliklerinde birbirine karışıyor, birbiriyle sarmaşıyor. İşte bu yüzden, ırkçılara, faşistlere, bizleri ayırıp birbirimize düşman etmeye çalışanlara inat, her yıl burada buluşuyoruz. Her yıl "Faşizme inat, kardeşimsin Hrant!" diye haykırıyoruz. Hepimiz Ermeni oluyoruz. Hafızayı diri tutmak, unutmamak, unutturmamak için, Ama asıl; bu topraklar üzerinde eşit ve özgür insanlar olarak beraber yaşama arzunu senin vasiyetin kabul ettiğimiz için…
Ne var ki sana iyi haberlerim yok Ahparig. Ülkemizin üstüne çöken karanlık yıl be yıl, gün be gün yoğunlaşıyor. Bebeklerden katiller, masum gençlerden kindar nesiller yetiştirenlerin iktidarını alt etmeyi başaramadık. Uğruna can verdiğin insanlık değerleri, ırkçı faşist odakların saldırısıyla karşı karşıya. Ülkeye hükmedenler kendi bekalarını ve iktidarlarını halkları birbirine düşman ederek koruyup perçinliyorlar. Yarınlara güven yok oluyor, insanlarımız nereye varacağını bilemedikleri bir bekleyiş içinde gün be gün umutlarını yitiriyor. Sana atılan kurşunun bu ülkenin halklarına, barışına atıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz.
Sen bizim vicdanımızdın Ahparig. Her şey, herkes öldürülebilir ama vicdan öldürülmez, iyilik öldürülmez, cesaret öldürülmez. İşte bu yüzden 17 yıldır, her 19 Ocakta hepimizin içinde yeniden doğuyorsun. 19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür, öyle kutlanmalıdır.
Selam seninle aynı değerleri paylaşanlara, selam bu değerleri cesaretle, gerekirse canları pahasına savunmaya and içenlere. Selam bu değerleri savundukları için zindanlarda, sürgünlerde bedel ödeyenlere. Adlarını tek tek sayabilmem mümkün değil; Selahattin Demirtaş'ın, Osman Kavala'nın, Gültan Kışanak'ın simgeleşmiş şahıslarında onların tümünü de senin adına selamlıyorum."
"Koca bir leke"Anmayı düzenleyen Hrant’ın Arkadaşları çağrı metninde şu ifadelere yer verdi: “Hrant Dink cinayetinin tetikçisi 17 yıl önce Hrant Dink’i vurduğunda 17 yaşındaydı. Bugün serbestçe aramızda dolaşıyor. O gün vur diyenler hâlâ görevlerinin başında. Yargılama adıyla utanç verici bir müsamere sergilendi. Hrant Dink Cinayeti bu memleketin tarihinde koca bir leke olarak duruyor. İtiraz ediyoruz, isyan ediyoruz, adalet talep ediyoruz. Yanyana, daha çoğalarak daha yüksek sesle isyanımızı dile getirmek ve cinayetin 17. yılında Hrant Dink’i anmak için 19 Ocak Cuma günü saat 15.00’te, 23,5 Hafıza Mekanı (eski Agos bürosu) önünde, onu vurdukları yerdeyiz." |