T24 - Küresel kriz sonrasında oluşan yeni normalde iki dev ülke ekonomisi yeni devler olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Küresel kriz sonrasında oluşan yeni normalde iki dev ülke ekonomisi yeni devler olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.
Yeni dünya düzeninde Asya tarafı öne çıkarken Asya’da da iki ekonomi arasında çetin bir rekabet hakim.
Çin ve Hindistan birbirlerini yakın takipte. Diğer ülkeler ile kurdukları bağlar yeni dünya politikasının da şekillenmesine yön veriyor.
Birkaç yıl öncesine gittiğimiz de dünya dengesi ABD Japonya ve Almaya üzerinde dönerken yeni düzeni hayal etmek bile imkansızdı.
Ağustos ayı verileri bir süredir güçlü adımlar ile ilerleyen Çin dünyanın enbüyük ikinci ekonomisi olan Japonya’yı tahtından etti ve ABD ‘den sonra ikinci olmayı başardı. Bununla birlikte pek çok analist 2015’de Çin’in ABD’yi de yerinden edeceği konusunda fikir birliğine vardı.
Batı dünyasında taşların yerinden oynatan Çin içinde her şey güllük gülistanlık değil. Bunun nedeni ise yakın takipçisi olan Hindistan’ın güçlü adımlarda Çin’in peşinden gelmesi. Ekonomisini soğumaya bırak Çin ilk yarıda yüzde 8.8’lük büyüme ile kendini takip eden Hindistan’dan çekinmeye başladı.
Bu iki Asya devi uzun süredir ekonominin görünemez kahramanlı iken artık; gerek nüfusu gerekse de son dönem büyüme rakamları ile herkesin korktuğu ekonomiler haline geldi.
20’inci yüzyılda yapılan hatalardan ders alan bu iki ekonomi doğru adımlar atarak istikrarlı olarak ilerliyor. Çin’e bakıldığında dev nüfusu, ihracat rakamları, dünyanın en büyük otomotiv sektörü, karbon emisyonu konusunda da rakip tanımayan yapısı ile göze çarpıyor. ABD’den sonra enerji tüketiminde de ikinci olan Çin’in takipçisi Hindistan’a bakıldığında ise son 50 yılın ezilmişliğinin acısını çıkartmak istiyor.
Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde ise, yerel firmaların ürettiği mal ve hizmetlere para harcayan ve bu şekilde ekonomiyi canlı tutan yeni bir tüketici grubu ortaya çıkmış bulunuyor.
Fakat gelişmiş ülkelerin tekrar resesyona girmesi durumunda bundan gelişmekte olan ülkeler de etkilenecek.
Zira Hindistan gibi hızla büyüyen ülkelerin ekonomisinde, zengin ülkelere ihracatın önemli bir payı var.
Hindistan'ın ekonomisi, henüz Çin kadar ihracat odaklı değil, fakat sonuç itibariyle Hindistan'ın ihraç ettiği ürünlerin yarıdan fazlasının alıcısı, zengin sanayileşmiş ülkelerde.
Buna karşın küresel ekonomide artık değişen bir unsur var: Gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan tüketici sınıf, bu ülkelerin kendi aralarında yaptığı ticareti ve ekonomik faaliyeti kayda değer biçimde artırdı.
Bu durum, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelere, ABD'nin, Avrupa'nın ya da Japonya'nın ekonomilerini etkisi altına alan fırtınalardan bir dereceye kadar korunma sağlıyor.