Gündem

Çiçek: Cumhurbaşkanı dokunulmazdır

Başbakan Yardımcısı Çiçek, milletvekili için bile dokunulmazlık varken Cumhurbaşkanlarından bunun esirgenmesinin doğru olmayacağını söyledi.

18 Mayıs 2009 03:00
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Bugün Anayasada ifade edilmemiş olmasının, Cumhurbaşkanının dokunulmaz olmadığı sonucuna götürülemeyeceğini" belirterek, "Yani milletvekili için bile dokunulmazlık varken Sayın Cumhurbaşkanlardından bunun esirgenmiş olmasını düşünmek mümkün değildir, doğru da değildir" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında verdiği kararla ilgili soruları üzerine, bu konuyu toplantıdan çıktıktan sonra öğrendiğini, gerekçelerini tam olarak bilmediğini ifade etti.

Konunun geçmişte de kamuoyunda tartışıldığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:

"Evvela şunu görmemiz lazım, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı makamı devletin en yüce makamıdır. Anayasa'nın 104. maddesine göre sayın cumhurbaşkanları devletin birliğini temsil eder. İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve milletin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını gözetir ve devletin kurumlarının uyum içerisinde çalışmasını gözetir.

Bu dört tane görev bile Sayın Cumhurbaşkanının, bugünkü, dünkü veya gelecekteki, nasıl önemli bir konumda olduğunu ortaya koymaya yeter. Dolayısıyla bu 104. maddedeki görevler aslında 1961 Anayasası'ndaki görevlerle de benzeşir. O zaman dokunulmazlığı ifade edilmişti. Bugün anayasada ifade edilmemiş olması bizi dokunulmaz olmadığı sonucuna götürmez. Yani milletvekili için bile dokunulmazlık varken sayın cumhurbaşkanlarından bunun esirgenmiş olmasını düşünmek mümkün değildir, doğru da değildir.

1982 Anayasası yapılırken Fransız Anayasasından önemli ölçüde istifade edilmiştir. Orada da benzer bir durum söz konusudur. Dolayısıyla ben kişisel kanaat olarak sayın cumhurbaşkanlarının da dokunulmazlıklarının olduğu kanaatindeyim. Anayasamıza göre de vatana ihanet dışında cumhurbaşkanlarının yargılanması söz konusu değildir, görevde bulundukları süre içerisinde. Benim kanaatin bu ama bu kararın gerekçesi nedir, ne değildir, onu şahsen bilmiyorum."

Saylan’ın vefatı nedeniyle başsağlığı

Çiçek, Başbakanlık Merkez Bina'daki Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutladı.

Çiçek, ÇYYD Genel Başkanı Türkan Saylan'ın vefatı nedeniyle başsağlığı dileğinde bulundu.

Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda bazı kanun tasarılarının görüşüldüğünü anlatan Çiçek, bu tasarılardan bir tanesinin iş dünyası tarafından yakından takip edildiğini söyledi.

Kredi garanti fonu sistemiyle ilgili tasarının ekonomik krizle de ilgili olduğunu belirten Çiçek, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansman imkanlarına erişimlerini kolaylaştırmayı teminen Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kredi garanti kurumlarına kaynak aktarılması amacıyla tasarının TBMM'ye sevk edildiğini ifade etti.

4749 sayılı Kamu Finasmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlemesi Hakkındaki Kanun'da ve kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarıyla ilgili bazı düzenlemelerin gerçekleştirilmesini teminen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddelerinde de değişiklik yaptıklarını belirten Çiçek, bu değişikliğin 1 milyar TL'ye kadar nakit, özel tertip devlet iç borçlanma senedi kaynak aktarılmasını ön gördüğünü ifade etti.

Çiçek, böylece dış piyasalarda iş yapan bunun için de teminat sıkıntısı çeken işletmeler ve iş dünyası bakımından önem arz eden kanun tasarısını bugün imzaya açtıklarını, tasarının en kısa sürede yasalaşmasını arzu ettiklerini belirtti.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu kuruluyor

Çiçek, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı'nı da ele aldıklarını söyledi.

Geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında AB Genel Sekreterliği ile ilgili tasarıyı TBMM'ye sevk ettiklerini anımsatan Çiçek, şunları kaydetti:

"Bugün de Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına ilişkin kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'nda kabul ettik. Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Başkanlığı var. Şu an 25 kişilik bir kadroyla çalışıyor. Ancak, insan hakları çağında bu 25 kişilik kadronun çoğu başka kurumlardan burada görevlendirme suretiyle çalışıyor. Halbuki, AB ilerleme raporlarında özerk bir kurumun kurulması arzu edilmektedir. Böyle bir kurumun Türkiye'de bulunmamış olması eksiklik olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, böyle bir kurumu kurmak suretiyle insan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakları alanındaki gelişmeleri izlemek, insan haklarıyla ilgili konularda ilgili kişileri, kurumları ve kamuoyunu bilgilendirmek, insan haklarıyla şikayet ve başvuruları incelemek, araştırmak ve sonuçlarını takip etmek, ihlaller varsa bunların önlemesiyle ilgili çalışmaları yapmak üzere böyle bir kuruluş kurulmaktadır.

Bu kuruluşun yönetim kurulunda tüzüklerinde ve programlarında insan haklarıyla ilgilenen kuruluşlar varsa onların da geniş çapta temsiline imkan veren özerk yapıda bir kuruluş kurulmuş olacaktır. Bu da hem Türkiye hem de AB süreci açısından önemlidir diye düşünüyoruz."

Kürt sorununu çözecek olan bizleriz

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Hepimiz şunu iyi biliyoruz ve bilmeliyiz ki sorun (Kürt sorunu) Türkiye'nin sorunu ise bunu çözecek olan da bizleriz" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Hükümetin, Kürt sorunun çözümüne ilişkin bir adımı olup olmadığını" sorması üzerine Çiçek, bu konuyla ilgili bir çalışma Bakanlar Kurulu'nun gündemine geldiğinde bunu basınla paylaşacağını söyledi.

Bu tip işlerin hükümet eliyle yürütüldüğünü, hükümetin öne çıkarılmasının işin tabiatı gereği olduğunu belirten Çiçek, ancak bugünkü Bakanlar Kurulu'nda bu konuyla ilgili bir konuşma yapmadıklarını anlattı. Çiçek, "Zaten sizin meslektaşlarınız da sayın Cumhurbaşkanına bunun ne anlama geldiğini sormuşlardır. Bir cevap varsa o da kendisi vermiştir. Onun için bugün ben bu konuda bir yorum yapamam" diye konuştu.

Çiçek, "Cumhurbaşkanı iyimser bir havadan bahsetti. Bu iyimserliğin nedeni ne? Bu sorunun çözümü konusunda siz de bu kadar iyimser misiniz? DTP milletvekillerinin savunmalarının alınmasıyla ilgili bir tartışma da yaşanıyor. Anayasal bir boşluk olup olmadığı konusundaki görüşünüz nedir?" şeklindeki soru üzerine Bakanlar Kurulu'nun gündeminde bu konuların olmadığını söyledi.

Bu konuların bir kısmının Meclis Başkanlığıyla ilgisi bulunduğunu vurgulayan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Başkan'ın bu konuda meslektaşlarınızın sorduğu sorulara verdiği cevapları ben de basından okudum. İyi niyetli bir çabayı sürdürüyor Sayın Başkan. Ümit ederim, sorunsuz, sağlıklı, makul bir çözüm birlikte bulunabilir. Tabii dosyayı bilmediğim için içeriğiyle ilgili zaten bir şey söyleme şansım yok ama bu çabalar inşallah önümüzdeki günlerde bir sonuca varmış olur. İkincisi ben genelde iyimser bir insanım. Kişisel kanaatimi soruyorsanız, 'her iş kötüdür, kötüye gidiyor' diye söylemek, konulara böyle yaklaşmak zaten Türkiye'ye bir şey kazandırmıyor. Eğer meseleye kötümser bir açıdan bakmak bir şey ifade edecekse bir hafta sonu hep beraber toplanırız, bu işlerle ilgili hep kötümser atmosferde bu konuları tartışırız ama bunun kimseye faydası olmaz.

Hepimiz şunu iyi biliyoruz ve bilmeliyiz ki sorun Türkiye'nin sorunu ise bunu çözecek olan da bizleriz. İster benim içinde bulunduğum hükümet, ister bugünkü parlamento, ister gelecekte, bunu genel sorunlar için söylüyorum, dolayısıyla ortada bir sorun varsa bunun çözümü de içimizde olacaktır; bu yöndeki pozitif çabalarımızı, gayretlerimizi birleştirebilirsek. Hele hele böylesine derinliği olan sorunlarda, iç politika mülahazalarıyla bakmaz da sorunu Türkiye'nin gündeminden çıkarmak adına bir çaba ve gayret içerisinde olabilirsek tabiatıyla geçmişe nazaran geleceğe daha güvenle bakma imkanı var ve sorunların çözümünde de daha olumlu bir yaklaşımı ortaya koyma imkanı olabilir diye düşünüyorum. Kaldı ki yine böylesine derinliği olan sorunlarda devletin tüm kurumlarının görüş birliği içinde olması sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır. Tartışmaları da geride bırakmaya vesile olur. Bu meseleler zaten devletin ilgili kurumlarında ve platformlarında konuşuluyor, konuşulacaktır. Zaten bir kısım kurulların mevcudiyeti de bu konular konuşulsun diyedir."

"DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu talep ettiği, bu konuda gelişme olup olmadığı" şeklindeki bir soru üzerine Çiçek, randevu konusunu bilmediğini belirterek, bu konuyu takdir edecek kişinin Başbakan Erdoğan olduğunu ifade etti.

Kat mülkiye ile ilgili düzenleme

Hükümet Sözcüsü Çiçek, kat mülkiyetinde ne gibi değişiklik olacağı yönündeki soruyu şöyle yanıtladı:

"Kat mülkiyeti konusuyla ilgili arkadaşlarımız çalışmayı bitirdiklerinde daha ayrıntılı bir bilgi verebiliriz. Demek ki ortada bir beklenti var, bir sorun var. Bizim toplumumuzun da bu konularda bazı alışkanlıkları var. İrtifak tesis edilir, kat mülkiyetine geçmekte bir kısım tereddütler hasıl olur. Mal sahibinden kaynaklanan sıkıntılar vardır. Taahhüt işini yapanlardan kaynaklanan sıkıntılar vardır. Eğer bir arsa üzerine birden fazla konut yapılmışsa, diyelim ki 10 daireli bir konuttur, 8'i 'evet' der, ikisi bu işe yanaşmaz. Çok karmaşık da bir konudur. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar bu işi kolaylaştıracak ve vatandaşın bir an evvel tapusunu almasına ve kendi mülkünde oturmasına imkan sağlayacak kolaylıkları getirmeye çalışıyoruz. Tabiatıyla hukuki boyutları var. Piyasadan kaynaklanan sıkıntıları var. Bunların hepsini çözebilmek noktasında bir çalışmayı kısa sürede ortaya koymaya çalışıyoruz."

Çiçek, idari bir tasarrufla bu sorunun ortadan kalkmasının mümkün olmadığını, mutlaka bir yasal düzenlemeye gidilmesi gerektiğini vurguladı. İşi kolaylaştırmaktan yana olduklarını söyleyen Çiçek, "Ama her 'işi kolaylaştırmak' demek, 'her işi de bedava yapmak' anlamına gelmiyor. Onun için bedavacılıktan hep beraber vazgeçelim. Verdiğimiz üç kuruş para olacaksa her türlü hizmetini arzu ettiğimiz devletimize de 'Bu kadarcık bir katkımız olsun' diye de düşünmemiz gerekir" dedi.

Çiçek, "Kredi Garanti Fonu'nda özellikle KOBİ'ler kaynağa ulaşmakta sıkıntı yaşıyordu? Bununla ilgili neler yapılacak?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Kredi Garanti Fonu'nun bankalarla, Hazineyle, KOSGEB ile Odalar Birliği ile ilgili boyutu var. Bunların hepsine imkan veren bir yetki yasasıdır bu. Bakanlar Kurulu'na yetki verilecektir. Çünkü bu türlü kriz dönemlerinde her işi yasaya bağladığınızda bunun getirebileceği sıkıntılar oluyor. Hazine başta olmak üzere arkadaşlarımız konuşuyorlar. Çünkü bugün öngörmediğimiz husus belki bir ay sonra çıkıveriyor. Burada esas gözetilmesi gereken husus bu kriz döneminde, dünyadaki bu kriz döneminde küçük ve orta boy işletmelerin krediye erişmelerini kolaylaştıracak düzenlemeyi getirmektir."

Çiçek, ilgili kurumların düzenlemeye katkı sağlayacağını belirterek, "Hepimizin taşın altına elini koyması lazım" dedi.