Ankara, Sivas ve İstanbul’da başlayan şarbon vakasına ilişkin olarak CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, "Şarbon dışında başka hastalık riski de var. Çok daha fazla hastalık riski bulunuyor. Türkiye’de denetim kalktığı için risk çok büyük. Bu hayvanların tekrardan ithal edildikleri ülkelere gönderilip karantina denetimlerinin yapılması gerekiyor" dedi.
Birgün'den Meltem Yılmaz'a konuşan Şeker “Mersin ve diğer limanlarda bekletilen hayvanlarda birbirlerine çok daha hızlı bir şekilde bulaştı. 2000 hayvanın olduğu bir ortamda 3 hayvanda şarbon olması yeterli. O üç hayvandan bin tanesine bulaşır” diyerek şöyle devam etti:
“Hayvanların denetim ve kontrolleri yapılmadığı için bu kontroller firmaya bırakılıyor. Devletin bütün kontrol mekanizmalarını ortadan kaldıran bir tutumu var. Bir anda et ithalatı ile ilgili izinler veriliyor. Bu izinler kimler tarafından kullanılıyor belli değil ve aniden izinler tekrar kaldırılıyor. Kollanan, korunan firmalarda hastalıkların yaygınlaşması daha kontrolsüz.”
»Brezilya’dan ithal edilen ve Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki özel çiftliğe yediemin olarak bırakılan 3959 büyükbaş hayvandan 146’sının şarbon hastalığından ölmesinin ardından hastalık bu kez İstanbul’da insanlarda tespit edildi. İthal et meselesi en baştan beri tartışma konusu. Öncelikle ithal etteki temel sıkıntıları sıralar mısınız?
İthal ette, yeterli denetim ve kontrollerin yapılmaması, denetimlerin bağımsız kuruluşlarla değil firma tarafından yapılması ve hastalıkların örtbas edilmesi. Bu nedenle çok sayıda hastalıklı hayvan Türkiye’ye giriş yapıyor. Dahası, Türkiye’deki hayvanlarda da hastalık yaygınlaşmasına neden oluyor. Oysa Türkiye’de şarbon kontrol altına alınmıştı ama şimdi tekrar nüksektme durumu ile karşı karşıya.
»Söz konusu denetim ve kontroller nasıl olmalı?
Gönderen ülkenin bağımsız ve güvenilir denetim kurullarının onayıyla çıkış yapması gerekiyor. Hayvanların sınır kapılarında da kontrolleri alınıp karantinada tutulduktan sonra hastalık varsa içeri girişlerinin müsaade edilmemesi gerekiyor. Ancak Gölbaşı’nda gördük ki çok sayıda hayvanda olması gereken kontrol ve denetimlerin hiçbiri yapılmamış.
»Gerçekten de, şirket parası ile yapılan veteriner denetimi ne kadar sağlıklı olabilir?
Bu kontroller yapılmadığı için firmaya bırakılıyor. Devletin bütün kontrol mekanizmalarını ortadan kaldıran bir tutumu var. Bir anda et ithalatı ile ilgili izinler veriliyor. Bu izinler kimler tarafından kullanılıyor belli değil ve aniden izinler tekrar kaldırılıyor. Kollanan, korunan firmalarda hastalıkların yaygınlaşması daha kontrolsüz.
»Şu ana kadar 32 kişinin şarbon başvurusu yaptığını söylediniz. Bu sayı artar mı?
Bu sayı artar tabii ki. Şarbon hastalığı, hastalıklı hayvanla temas eden ve doğrudan kesimine katılan, derisine kişilere bulaşır deri yoluyla. Bu kurban bayramında çok sayıda hayvan kesildiği için şarbonun bu hafta boyunca yoğunlaşma sebebi budur. Ancak bu hastalıklı hayvanların etlerinin yenmesi ve sindirim sistemi yoluyla alınması çok daha korkutucu, çok daha tehlikeli bir formu. Bunun olmaması için hastalıklı hayvanların etlerinin yenmemesi, o hayvanların imha edilmesi ve kireçle gömülmesi gerekir. Ancak ne yazık ki bu etler alınıp saklanıyor. Ve bu hastalıklı etler daha sonra tüketiliyor. Bu demek oluyor kısa süre içinde vakalar ilerleyen günlerde artabilir.
»Yurttaş nasıl önlem alabilir?
Halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Hayvanın deri altında bir sıvı birikimi ile ilgili bir sorun görülürse ya da hayvanda halsizleşme gibi belirtilerde öncelikle veterinerin kontrol etmesi ve o hayvanın kesilmemesi gerekiyor. Ancak dediğim gibi böyle bir önlem yok. Bakanlığın görevi, çok düzenli et kontrolleri yapmaktır. Yeteri kadar yapmıyor ki bu hastalıklar yayılıyor. Bakanlıkta böyle bir irade görmüyoruz. Örneğin Brezilya’dan gelen etler, uyarılmasına rağmen getirildi, sağlıksız koşullarda nakledildi. Mersin ve diğer limanlarda bekletilen hayvanlarda birbirlerine çok daha hızlı bir şekilde bulaştı. 2000 hayvanın olduğu bir ortamda 3 hayvanda şarbon olması yeterli. O üç hayvandan bin tanesine bulaşır.
»Peki halk sağlığını bu derece ilgilendiren bir konuda ana muhalefet partisi ne gibi bilinçlendirme çalışmaları yapmayı planlıyor?
Günlerdir bu konuda uyarılarımızı yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Benim yapacağım bir basın açıklaması olacak. Veteriner ve tabip odasından yetilileri çağırdık. Korkuya, paniğe sevk olmadan bu bilgilendirmelerin halka ulaştırılması gerekiyor.
»7 ülkeden gelen 7 hastalık olduğu iddia ediliyor. Bu doğru mu?
Şarbon dışında başka hastalık riski de var. Çok daha fazla hastalık riski bulunuyor. Türkiye’de denetim kalktığı için risk çok büyük. Bu hayvanların tekrardan ithal edildikleri ülkelere gönderilip karantina denetimlerinin yapılması gerekiyor.
Polonya Hükümeti, 2011 ve 2012 yıllarında ihraç ettikleri kırmızı ette deli dana hasatlığı olduğu iddiası ile bir soruşturma başlatmıştı. İhracat yapılan ülkelerden birisi Türkiye’ydi. 2014 Kurban Bayramı öncesi Doğu Anadolu Bölgesi’nde Erzurum ve çevresinde sığırlarda “Afrika Hastalığı” görüldü. Yine 2014 yılında Trakya ve Marmara Bölgesi’nde ise “Mavi Dil” hastalığı görüldü ve kısa sürede yayıldı. Birçok ilde hayvan hareketleri durduruldu. Eylül 2015’te, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OİE), Fransa’nın Auvergne Bölgesi’nde Mavidil Serotip 8 hastalığı görüldüğünü ilan etti. Bu bölgeden Fransa’nın diğer bölgelerine ve Avrupa Birliği ülkelerine hayvan sevkiyatı durduruldu. O dönemde Fransa’dan hayvan alımı için seçim yapan Türk yetkililer karadan hayvanları getiremeyeceğini anlayınca deniz yoluyla hayvan ithal etti. Bakanlar Kurulu, 2017 yılı için Et ve Süt Kurumu’na 500 bin baş besilik sığır ithalatı için yetki verdi. Et ve Süt Kurumu aldığı yetki kapsamında Romanya’da iki firma ile 17 bin baş besilik hayvan ithalatı için anlaşma imzaladı. Anlaşma kapsamında ithalatına başlanan hayvanlarda Sığır Pasteurellozu” hastalığına bağlı olarak çok sayıda hayvan telef oldu. Türkiye uzun zamandan beri Romanya ve Bulgaristan’dan koyun ithal ediyor. Romanya’da Scrapie hastalığı, Bulgaristan’da koyun vebası hastalığı çıktı