Hülya Karabağlı / Ankara
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök Ankara Emniyet Müdürlüğünün talebi üzerine Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin Çankaya, Altındağ, Pursaklar, Keçiören ve Yenimahalle’de yaşayanları mahkeme kararı olmaksızın aranmasına karar verdiğini açıkladı. TBMM Genel Kurulu’nda dün gece bu konuşmayı yapan Gök’e AKP sıralarından yüksek sesle ‘Allah, Allah’ diye yanıt verildi.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Levent Gök, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi kararının kaldırılması için bir üst mahkemeye başvurdu. Gök, Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurusunda, mahkeme tarafından verilen arama kararının Anayasaya, CMK ve Adli ve Önleme Aramalar Yönetmeliğine aykırı olduğuna dikkat çekildi. "Ankara’da yaşayan hemen hemen her yurttaşımız potansiyel suçlu ve şüpheli konumuna indirgenmiştir” dedi. Gök, "Kişi hürriyetlerinin OHAL ve Sıkıyönetim dönemlerinden daha da ağır bir biçimde kısıtlanması sonucu doğuracak bir karar verişmiştir” dedi.
Ankara’da ‘OHAL’ diye yorumlanan mahkeme kararı dün gece TBMM’de tartışma yarattı. Gök, Genel kurul kürsüsünden, “Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi çok önemli bir karara imza attı. Bu kararda, Ankara Emniyetinin talebi üzerine, artık Ankara’da, Çankaya, Altındağ, Keçiören, Mamak, Yenimahalle ve Pursaklar’da yaşayan yurttaşlarımızın mahkeme kararı olmaksızın aranması yönünde karar verildi.
Mahkeme burada, hiçbir kişinin adına mahkemeye başvurmaksızın, bu ilçelerde yaşayan herkesin aranması konusunda Emniyete yetki verdi değerli arkadaşlarım. Şimdi, böyle bir şey olabilir mi? (AKP sıralarından “Olamaz”, ‘ Allah ,Allah’ sesleri Değerli arkadaşlarım, rica ediyorum, olmamasını temenni ederim ama maalesef oldu. Keşke olmasaydı.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ise karar olup olmadığını sorarak “Böyle şey olmaz” dedi. Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner ise “ Karar yanlış, kim vermişse yanlış bu karar. Demek ki her konuda mahkemelere güvenmemek gerekirmiş. İşte Meclis tutanakları şöyle:
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Günlerden bu yana ardı ardına gelen yasa teklifleriyle "Biz -güya- Türkiye'de adaleti gerçekleştireceğiz, insan haklarına saygıyı artıracağız, Türkiye'deki demokrasiyi en ileri seviyeye çıkaracağız." iddiasında bulunan iktidar partisinin değerli milletvekilleri, bir iki dakika beni sükunetle dinlerseniz, bugün geldiğimiz noktayı sizlere çok iyi özetleyen ve beni derinden yaralayan bir uygulamayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye'de, Ankara'da bugün olağanüstü hâl ilan edilmiştir, Ankara'da bugün sıkıyönetim ilan edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından "Allah Allah!" sesleri) Lütfen...
Değerli milletvekilleri, elbette şaşırdığınızı biliyorum, şaşıracağınızı biliyorum ama şunu nasıl yorumlayacaksınız acaba? Bugün, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi çok önemli bir karara imza attı. Bu kararda, Ankara Emniyetinin talebi üzerine, artık Ankara'da, Çankaya, Altındağ, Keçiören, Mamak, Yenimahalle ve Pursaklar'da yaşayan yurttaşlarımızın mahkeme kararı olmaksızın aranması yönünde karar verildi.
Değerli arkadaşlarım, Ankara'nın 5 milyonluk bir nüfusu olduğunu ve 3 milyondan fazla bir nüfusun bu ilçelerde yaşadığını düşünürseniz ve ayrıca, özel araçlarla bu mıntıkalara girildiği zaman özel araçların da buna dâhil olduğunu karara zikreden mahkemede Ankara'nın tümünü ilgilendiren çok önemli bir kararın alındığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerekçe...
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Hem "mahkeme" diyorsun hem "hukuksuz" diyorsun!
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, dinle lütfen.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kim almış o kararı bir daha söyler misin? Kim almış, Hükûmet mi almış?
LEVENT GÖK (Devamla) - Mahkeme burada, hiçbir kişinin adına mahkemeye başvurmaksızın, bu ilçelerde yaşayan herkesin aranması konusunda Emniyete yetki verdi değerli arkadaşlarım. Şimdi, böyle bir şey olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından "Olamaz." sesleri) Değerli arkadaşlarım, rica ediyorum, olmamasını temenni ederim ama maalesef oldu. Keşke olmasaydı.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Kararı getirin, bakalım hemen. Karar var mı elinde?
LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, siz de şaşırıyorsunuz, "Olmaz." diyorsunuz, "Olamaz." diyorsunuz. Olmamalı da, olmamalı da.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Levent Bey, karar var mı elinizde, karar var mı? Karar varsa bir bakalım.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Bakanım, herhâlde yarın elimize geçer. Biz de takip ettik.
Bakın, hepinizin uykuları kaçtı, hepiniz irkildiniz değil mi? Ama bu karar bu şekilde verilmişse -Sayın Bakanımız da oradan itiraz ediyor- elbette hepimizin haklı olarak ayağa kalkması gerekir, böyle bir şeyi kabul etmememiz gerekir.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Doğru olduğunu biliyor musunuz? Verilmişse...
LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, eğer bu noktaya gelmiş isek, eğer bu noktaya gelmiş isek, bu nokta Türkiye'nin çok tartışılır bir noktada olduğunu gösterir, Türkiye'nin demokrasi, insan hakları alanında başka da hiçbir şey söylemeden sınıfta kaldığı bir aşamayı gösterir.
Bugün, nitekim, Almanya Hıristiyan Birliği Türkiye'nin Avrupa müzakere sürecinin durdurulmasını talep etmiştir değerli arkadaşlarım. Şimdi, bunları yaşamaya hakkımız yoktur.
Ben bunları bilmek istiyorum: Bu kararın gerekçesi... Nasıl başvurulmuştur, niçin başvurulmuştur? Ve, tarih de belli değerli arkadaşlarım, 27 Şubata kadar bu yetki verilmiştir Ankara Emniyetine, 27 Şubata kadar.Şimdi, böylesine önemli bir hadiseyi lütfen sizler de bizim adımıza kovuşturun ve araştırın. İktidar partisi Türkiye'de yaşayan herkesin de demokrasi, insan haklarına sahip çıkmak ve onları araştırmakla görevlidir. Ben böyle bir tabloyu çok vahim bir tablo olarak dikkatinize sunuyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Karar yanlış, kim vermişse yanlış bu karar.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bu kararın yanlış olduğunu arkadaşlarımız ifade ediyorlar, "Karar verilmişse..." diyorlar. Evet, karar verilmişse hepimiz lütfen bunun karşısına çıkalım, benim söylemek istediğim budur. Eğer bu konuda iktidar partisi de aynı katkıyıgösterirse bundan memnuniyet duyacağımızı da belirtmek isterim. Ama...
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Demek ki her konuda mahkemelere güvenmemek gerekirmiş.
LEVENT GÖK (Devamla) - Ama böyle bir vahim kararın, lütfen, hepimiz bir takipçisi olalım ve gereğini yapalım. Bu vahim bir karardır, kabul edilemez bir karardır ve bunu savunmak da mümkün değildir. Eğer bu noktaya gelinmişse, gerçekten Türkiye'nin her türlü konusunun sorgulanacağı bir aşamanın çok daha ötesine geçilmiştir.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Mahkeme kararları demek ki sorgulanabiliyor, yanlış olabiliyor.
LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, bu konudaki hissiyatınızı anladım, inşallah yarın hepiniz bu kararı görürsünüz ve gereğini yaparsınız diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)