CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Veli Ağbaba, cezaevi ziyaretleri için Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Eren Erdem’i ziyaret talebini bir ayda üç kez, diğer izin taleplerini de dört kez reddettiğini söyledi. Ağbaba, "Milletvekili olarak yasal hakkımız olan bir konuda bakanlık bizi fiilen engelleme yoluna gitmiştir" dedi.
Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre Ağbaba, yedi yıl boyunca gerek sözcü gerekse üye olarak cezaevlerine yaptıkları yüzlerce tutuklu ve mahkûm ziyaretini raporlaştırdıklarını, bu raporlardan TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve Adalet Bakanlığı’nın da faydalandığını anlattı.
“Bakanlık, CHP milletvekillerinin cezaevi ziyaretlerine ambargo mu koymuştur, bunu açıklasın. Milletvekili olarak yasal hakkımız olan bir konuda bakanlık bizi fiilen engelleme yoluna gitmiştir. Bu konuda bir düzeltme yapılmazsa bizler, yasadan kaynağını aldığımız fiili haklarımızı sonuna kadar kullanacağız” ifadelerini kullanan Ağbaba Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerini ziyaret ettiğini, bazılarına 20 kez giderek 300’e yakın cezaevi ziyaretinde bulunduğunu ifade etti.
‘O küçük çocukların tecavüz çığlığını biz duyurduk’
Ziyaret ettiklerinin bazılarının geçmişte bir kesim tarafından ‘terörist ilan edildiğini’ hatırlatan Ağbaba, tüm bunlardan çıkarılması gereken dersler olduğunu söyledi.
Ağbaba ziyaretlerdeki amacını ise şöyle aktardı: “Ziyaretlerdeki amacım, hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin önüne geçmek, sesini duyuramayan kitlelerin sesi soluğu olmaktı. Özellikle geçmiş on yıl bu ülke, mihenk taşı olabilecek çok önemli davalara tanıklık etti. 15 Temmuz’u hazırlayan süreçteki kumpas davalarının, “Ergenekon”, “Balyoz”, “Askeri Casusluk” gibi çok önemli davaların mağdurlarının tanıklıklarına vesile oldum. Yalnız bu değil, tüm hak ihlali mağdurlarının siyasi görüşüne, inancına, mensubiyetine bakmaksızın aynı duyarlılıkla yanında oldum. Cezaevlerinde yaşanan kuralsızlıkları, çarpıklıkları, sorunları dile getirdim. Bu süreçte Pozantı Cezaevi’ndeki tecavüz vakası gibi birçok cezaevindeki yanlışlara müdahale edilmesi ve düzeltilmesi bakımından aktif rol aldım ve bakanlık yetkililerinin yürüttüğü çalışmalara da katkı sağlayan çalışmalarım oldu. Kaçak elektrik kullanmaktan tutuklu kanser hastası Basri Vardar’a da gittim. Mustafa Balbay’dan Mehmet Haberal’a, Tuncay Özkan’dan Engin Alan’a tutuklu tüm milletvekillerine, tutuklu gazetecilere, Balyoz, Ergenekon vb. kumpas davalarıyla tutuklanıp hayatından yılları çalınan bu ülkenin vatansever askerlerine, generallerine de gittim. 28 Şubat mağdurlarından, Hizbullah gibi İslamcı örgütlerden yatan mahkûmlara da gittim. Pozantı Cezaevi’nde ilk kez o küçük çocukların tecavüz çığlığını biz duyurduk. Urfa Cezaevi’nde yangın çıktığında bakanlık yetkililerinden önce ben ordaydım.’’