CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) Çocuk Hakları İzleme Komisyonu kurulmasını öngören kanun teklifi verdi.
Meclis Başkanlığı'na bağlı daimi bir komisyonun oluşturulması ve gerekli düzenlemenin yapılmasını öngören kanunu teklifinde mevcut yasal düzenlemeler ile imzalanan ve taraf olunan sözleşmeler gereğince, çocuklara tanınan hakların uygulanabilirliği, tanınan haklara aykırı tutum ve davranışların öngörülen yaptırımlar neticesinde caydırıcı ceza mekanizmasının işletilmesi amaçlanıyor.
Çocuklara yönelik her türlü şiddet, çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin başında geldiğine dikkati çekilen teklif gerekçesinde, “2002 yılında çocukların cinsel istismarı suçuyla ilgili açılan dava sayısı 4 bin 988, mahkumiyet 3 bin 443 iken, 2016 yılında 15 bin 51 dava açılmış, 13 bin mahkumiyet kararı çıkmıştır” denildi.
Kanun teklifi gerekçesi şöyle:
Türkiye 1990 yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1995 yılında onaylayarak iç hukuk normu haline getirmiştir. Sözleşmeye göre devlet; çocukların haklarına saygı göstermekle, onları üçüncü kişilerin ihlallerinden korumakla, çocukların hak ve özgürlüklerinin hayata geçmesi için olanaklar sağlamakla yükümlüdür.
Ancak Sözleşme’nin imzalandığı tarihten bu yana ne yazık ki çocuk hak ihlalleri devam etmekte, devlet bu 3 temel yükümlülüğünü yeterince yerine getirmemektedir. Çocukların durumuna baktığımızda bazı alanlarda yaşanan hak ihlallerinde ciddi artışlar yaşandığı açıkça görülmektedir.
Çocuklara yönelik her türlü şiddet, çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin başında gelmektedir. Bir şiddet türü olan cinsel istismar ise son günlerde basına da yansıdığı gibi çocukların okul gibi en çok güven duydukları ortamlarda dahi yaşanabilmektedir. Okulun yanı sıra çocuklar, Devletin denetimi altındaki yurtlarda, hapishanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde de cinsel istismara ve hak ihlallerine maruz kalmakta, kanunla ihtilafa düşen çocukların sayısı günden güne artmaktadır.
Cinsel istismara uğrayan, katledilen, sokakta yaşayan, oyun oynama çağında yoksulluk ve yokluktan dolayı çalışmak zorunda kalan çocukların durumu vicdanları kanatmaktadır. Resmi veriler çocukların çalıştırılmasına ilişkin sorunun azalmadığını aksine gün geçtikçe derinleştiğini göstermektedir.
Türk Ceza Kanunu’nda çocukların cinsel istismarına yönelik cezai müeyyidelerin tam olarak uygulanmaması, özellikle kadın ve çocuklara yönelik cinsel istismar ve cinayetlerde mahkemelerin takdir indirimi, iyi hal adı altında cezai indirimler uygulaması toplum vicdanını yaralamakta, kamuoyunda infial yaratmaktadır.
Çocuk evliliklerinde Avrupa ikincisi, çocuk cinsel istismarında Dünya üçüncüsü olan ülkemizde 16-17 yaş grubunda evlendirilen erkek ve kız çocuk sayıları 40 bini aşarken, çocuk anne sayısı da bu doğrultuda artmıştır. Çocuk yaşta evlilikler, kız çocukların şiddete maruz kalma riskini artırmakta, eğitim yaşamlarının sona ermesi, sağlık sorunlarının baş göstermesi, kadın yoksulluğu anlamına gelmektedir.
Son 15 yılda çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında da ciddi bir artış yaşanmıştır. 2002 yılında çocukların cinsel istismarı suçuyla ilgili açılan dava sayısı 4 bin 988, mahkumiyet 3 bin 443 iken, 2016 yılında 15 bin 51 dava açılmış, 13 bin mahkumiyet kararı çıkmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 2014 yılında bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kalmıştır. Cinsel suçlara maruz kalan çocukların yüzde 57,6’sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9’unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5’ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturmaktadır. 2015 yılında da, 13 bin 77 erkek, 9 bin 718 kız çocuğu cinsel istismarın kurbanı olmuştur.
Bağımlılık yapan maddelerin sayısının ve çeşidinin artması ve bunlara erişimin kolaylaşması gibi nedenlerle madde kullanımı ve bağımlılığı, tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de temel bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uyuşturucu madde kullanımının 10 yaşına kadar indiği ülkemizde, Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre 2004 ile 2016 yılları arasında 1 milyon 860 bin 886 kez uyuşturucu tedavisi yapılmış, bunun en az 35 bin 792’si ise çocuklara yönelik olmuştur.
2016 yılında güvenlik birimlerine suça sürüklenme nedeniyle getirilen 108 bin 675 çocuğun 36 bin 87’si bağımlılık yapan madde kullandığı görülmektedir. Bağımlılık yapan madde kullanan çocukların yüzde 84,5’ini 15-17 yaş grubu, yüzde 15’ini ise 12-14 yaş grubundaki çocuklar oluşturmaktadır.
Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk sayısı 2016 yılında, 2015 yılına göre %10 oranında artarak 333 bin 435 oldu. Çocukların %54,8’i 15-17 yaş grubunda, %23,2’si, 12-14 yaş grubunda, %21,9’u ise 11 yaş ve altındadır.
Çocuklar güvenlik birimlerine en çok mağdur olarak gelmekte, ya da getirilmektedir. 2016 yılında gelen veya getirilen 333 bin 435 çocuğun %47,5’i mağdur olarak, %32,6’sı kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme), %12,3’ü bilgisine başvurma amacıyla, %3,5’i kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan), %4,1’i de bu nedenlerin dışındaki nedenlerden dolayı gelmiş ve getirilmiştir.
Ülke nüfusunun yaklaşık 1/3’ünü oluşturan çocukların haklarının hayata geçirilmesi, insan haklarının hayata geçirilmesinin en önemli adımlarından biridir. Çocuk haklarının korunması Türkiye Büyük Millet Meclisi güvencesi altına alınması da bir zorunluluktur. Bunun bir yolu da sistemli ve etkin bir izleme mekanizmasının varlığıdır.
Anayasa’nın ilgili maddelerinde yer alan hükümler, devletin çocuklar ve gençler için alması gereken tedbirleri açıkça ifade etmektedir. Çocuklara yönelik mevcut yasal düzenlemelerin, imzalanan ve taraf olunan uluslararası anlaşmaların koşullarının yerine getirilmesi izlenebilirliğin etkinliğinin artırılması gerekmektedir.
Her türlü riske karşı savunmasız durumda bırakılan çocukların sağlıklı olarak doğup büyümelerinin, gelişimlerinin, her türlü hak ihlalinde korunmalarının, eğitim almalarının, her türlü barınma sorunlarının çözülerek, huzurlu bir ortamda yetişmelerinin ve ifade ve örgütlenme gibi tüm özgürlüklerinin sağlanması sosyal devlet anlayışımızın da bir gerekliliğidir.
Özetle söz konusu Kanun Teklifi ile ülkemizde mevcut yasal düzenlemeler ile imzalanan ve taraf olunan sözleşmeler gereğince, çocuklara tanınan hakların uygulanabilirliği, tanınan haklara aykırı tutum ve davranışların öngörülen yaptırımlar neticesinde caydırıcı ceza mekanizmasının işletilmesi yönünde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı daimi bir komisyonun oluşturulması ve gerekli düzenlemenin yapılması amaçlanmıştır