CHP, 2018'de asgari ücretin net 2 bin lira olması için TBMM'ye bir kanun teklifi sundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Emek Büroları üyesi Milletvekilleri Ömer Fethi Gürer, Fatma Kaplan Hürriyet ve Ünal Demirtaş'ın imzasıyla TBMM'ye sunulan kanun teklifi, anayasanın 55. maddesinde yer alan 'asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlan ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur' düzenlemesine dayandırıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Emek Büroları tarafından geçtiğimiz ay düzenlenen Taşeron İşçilik Çalıştayı'nda ifade ettiği asgari ücret teklifi, Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerinde son toplantı öncesi Meclis'e sunuldu.
Konuya ilişkin hazırlanan kanun teklifinde şu ifadeler yer aldı:
"Türkiye, gelir eşitsizliğinde Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üye ülkeleri arasında 0,398 puanla en kötü durumdaki ikinci ülke konumundadır. Gelir adaletsizliği ve sınıflar arasındaki uçurum her geçen gün büyümektedir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre en yüksek gelire sahip %20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay %47,2'ye yükselmiştir en düşük gelire sahip %20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay ise %6,2 olarak belirlenmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu´nun (TÜİK), Kasım 2017 için enflasyon (TÜFE) oranını yüzde 12,98 olarak açıkladığı ve buna göre asgari ücretin vergi kaybı dahil, enflasyon karşısında alım gücünü yüzde 9.6 seviyesinde kaybettiği duyurulmuştur. Bunun sonucu Asgari ücretlinin enflasyon sebebiyle cebinden bir yılda 500 TL eksilmiştir. Ayrıca bu duruma Türk lirasının değer kaybı da eklendiğinde alım gücünün gerilediği açıktır. Asgari ücrete 2018 yılı enflasyon artışı hedeflerine dayalı bir artış yapılsa bile, gerçekleşen enflasyonda beklentinin üzerinde artışlar yaşandığından asgari ücretli sürekli yeni kayıplarla karşı karşıya kalmaktadır. Asgari ücretin enflasyondan kaynaklı olarak uğradığı kaybı karşılamaktan uzak
kararlar, zaten açlık ve yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşamaya mecbur bırakılmış milyonlarca kişiyi daha da mağdur etmektedir. Asgari ücretin geçim ücreti olarak düşünülmesi, ücretlinin ailesiyle birlikte yaşamını sürdürebilecek bir ücret olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Yine resmi makamlarca geçtiğimiz günlerde ülkenin üçüncü çeyrekte yüzde 11.1 oranında büyüdüğü açıklanmıştır. Ancak, verdiği vergilerle ülkeye katkısından bahsedilmeyen asgari ücretlinin bu büyümeden pay almasından hiç söz edilmemektedir. Asgari ücretlinin milli gelirden adaletli bir pay alması sosyal devlet olmanın gereğidir. Esas olarak en düşük gelir grubunu temsil eden asgari ücretlinin gelirlerinin vergi dışı bırakılması da gerekmektedir. TÜİK'in belirlediği geçim rakamlarının bile altında kalan rakamlarla, enflasyon kaybı dikkate alınmaksızın, gelirden payına düşen artış göz önüne alınmaksızın, vergi kayıpları değerlendirilmeksizin yapılacak bir belirleme asgari ücretlinin sorunlarını çözmekten çok uzaktır.
Anayasanın 55 inci maddesinde 'asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlan ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur' düzenlemesi yer almaktadır. Asgari ücret, çalışanların düşük ücretlere karşı korunmasını ve emek sömürüsünü önlemeye yönelik önemli bir araçtır ve sosyal devlet olmanın bir gereğidir.
İnsanın temel hak ve özgürlüklerinin tanımlandığı tüm uluslararası sözleşmelerde, herkesin kendisi ve ailesi için "insan onuruna yaraşır" adil ve elverişli bir ücret hakkı olduğu kabul edilmektedir. TÜRK-İŞ tarafından yapılan "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının kasım ayı sonuçlarına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1 567 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5 106 TL olarak tespit edilmiştir.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise net 1 948 TL olarak hesaplanmıştır. Asgari ücretin tespitinde, öncelikle işçinin 2017 enflasyon oranından kaynaklı olarak uğradığı kaybın karşılanması, gelir ve büyüme rakamlarından payına düşeni alması, 2018 yılı enflasyon beklentisinin de dahil edilecek şekilde bir hesabın yapılması gerekmektedir. Buna göre yapılacak bir hesapta, 2018 yılı başından geçerli olacak asgari ücretin en az 2000 TL olması gerektiği açıktır."