CHP'nin seçim ittifakı yasasındaki bazı maddelerin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuru yarın karara bağlanacak. CHP'nin itirazlarının kabul edilmesi ve bu maddelerin iptali halinde seçimin de iptal edilip edilmeyeceği tartışılıyor. Fakat CHP ve AKP bir konuda hemfikir: AYM'nin kararı, seçimin iptaline neden olamaz.
AYM, CHP'nin siyasi partilerin seçim ittifakı yapmalarına imkan tanıyan kanundaki bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yaptığı başvuruyu yarın karara bağlayacak.
CHP'nin başvurusu kamuoyunda, 'Eğer AYM iptal kararı verirse seçimler de iptal edilmiş olacak' yorumlarına neden olsa da, AYM'nin seçimleri iptal etme yetkisi bulunmuyor.
Ana muhalefet partisinin itirazları kabul edilirse, bazı maddeler yürürlükten kaldırılsa dahi, YSK o maddelerdeki boşluğu doldurabilir ve seçimlerin yapılmasını sağlayabilir.
BBC Türkçe'ye konuşan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Biz Anayasa'ya aykırı bazı teknik maddelere itiraz ettik. Bu, aksine seçim atmosferini daha güvenilir kılar" diyor.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da, "AYM'de görüşülen konularla ilgili seçimi etkileyecek hiçbir şey yok" diyor.
CHP'nini itiraz ettiği maddeler arasında sandık kuruluna ait mührü olmayan pusula ve zarfların geçerli sayılması, Cumhurbaşkanlığı ile Meclis seçimi pusulalarının aynı zarfa konulması, sandıkların taşınması ya da birleştirilmesi ve aynı binadaki seçmenlerin farklı sandıklarda oy kullanması gibi maddeler yer alıyor.
Turan, bu maddeler AYM tarafından iptal edilse bile seçimin yapılabileceğini söylüyor:
"AYM iptal kararı verse bile seçimlerin iptal edilmesine gerek olmadan bu doğrultuda seçim yapılır. Bir boşluk olması durumunda YSK, teamüllere göre prensip kararlar doğrultusunda hareket edebilir."
CHP'li Altay ise "seçimin iptali" tartışmasının gündeme gelişini şöyle değerlendiriyor:
"AK Partililerde sanki seçim iptal edilecekmiş gibi bir mutluluk görüyorum. Seçime girip kaybetmektense seçimi yaptırmamayı daha avantajlı görmüş olabilirler. Kendilerine göre güvenlik gerekçesiyle bu değişiklikleri yaptılar ama asıl mesele HDP'ye gidecek oyları engellemek."
"Ayrıca AK Parti'nin bu başvuruyla ilgili AYM ile görüşme yaptığına bilgiler geliyor bize. Arka kapı diplomasisi yürütüyorlar. Bunu yüksek mahkemenin kararını etkilemeye yönelik bir hamle olarak görüyoruz."
Altay, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sandıkların taşınması ve birleştirilmesi kararı sonrası YSK tarafından 144 bin seçmenin bundan etkileneceğini açıklaması hakkında ise, "Bu sayı sadece sandıkların taşımasından etkilenecek seçmen sayısı. Aynı apartmandaki seçmenleri farklı sandıklara dağıtmak yöntemiyle de çok sayıda seçmenin oyunu kullanamamasına neden olacaklar" diyor.
Kanunda iptali ve yürürlüğünün durdurulması istenen maddeler şöyle:
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, AYM'nin söz konusu maddelere ilişkin iptal kararı vereceğini düşünmüyor:
"Metni biz hazırladık ve maddelerin hepsini Anayasa'ya aykırılık bakımından değerlendirdik. Örneğin, bu zamana kadar zaten yüzde 80'den fazla sandık kurul başkanı fiilen kamu çalışanıydı. Kaldı ki Anayasa'da da buna aykırı bir hüküm yok."
Şentop, 16 Nisan Anayasa referandumundan bu yana tartışılan "mühürsüz zarf ve pusulaların geçerli sayılmasına" ilişkin şu açıklamayı yapıyor:
"Oy pusulasında ya da sahtelik iddiası varsa onun da ayrı bir düzenlemesi ve cezası var. Fakat biz diyoruz ki; eğer pusula ve zarfla ilgili bir sahtelik iddiası yoksa, yani her ikisinde de YSK filigranı ve ilçe seçim kurulu mührü varsa, sadece sandık kurulunun mührü yoksa, seçmenin oyu iptal edilmesin."
"Sandık kurulundaki görevli mühürlerken atlıyor, ama onun hatası yüzünden seçmenin oyu geçersiz sayılıyor. Bunun kabahatini neden seçmene yükleyelim? Vatandaş bakmıyor ki mühür var mı yok mu. Seçmenden bu görevi bekleyemeyiz."
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ise bu uygulamanın esasında 1984'ten beri yapıldığını söylüyor:
"Mühürsüz zarflarla ilgili konuda 1984 yerel seçimlerinden beri açık bir uygulama var. Birçok seçimde bizzat CHP, mühürsüz oyların sayılması için YSK'ya müracaat etmiş. Sadece mühür olmadığı için oy pusulalarının ve zarfların iptal edilmesinin seçmen iradesini çöpe atmak anlamına geleceğini belirtmiş."
"Burada sahte pusulalar yok. Sandık Kurulu Başkanının hatasından kaynaklanan bir durum var. 30 yıldan fazladır yapılan bir uygulamayı bizler kanuni hale getirdik. Bundan dolayı Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı vereceği kanaatinde değilim."
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Dr. Dinçer Demirkent ise YSK'nın referandumda aldığı "mühürsüz oy" kararının doğrudan Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtiyor:
"Mühürsüz oyların kabul edilmesi doğrudan doğruya yasaya aykırıydı. Bu açıdan YSK'nın kararı şaibeli değil, yasaya aykırıdır. Yani yasanın açıkça YSK tarafından idari bir kararla hükümsüz kılınmasıdır, dolayısıyla hukuksuzdur. Şimdi yeni düzenlemeyle bu yasallaştırıldı."
Demirkent, ittifak kanunu ile yapılan ve iptali istenen neredeyse bütün düzenlemelerin AKP lehine olduğunu söylüyor:
"İttifak kanunu olarak bildiğimiz yasama değişiklik paketi, hükümetin kendi yararına sonuç alabilecek şekilde belli biçimsel kurallar getiren bir düzenlemeler bütünü olarak karşımıza çıkıyor."
"Bazıları doğrudan doğruya Anayasaya aykırı bazıları da mevcut koşullarda hükümetin seçime müdahale etmesine olanak sağlayan değişiklikler. Örneğin sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından tayin edilmesi ve seçmenler arasından birinin sandık kurulu başkanı olmasının engellenmesi, doğrudan olmasa da Anayasa'nın sistematik yorumu sonucu Anayasa'ya aykırıdır."
"OHAL koşullarında kolluk kuvvetlerine bu kadar geniş bir yetki verilmişken, sandıklarda her an kollukla karşılaşma imkanı doğuran bir düzenleme. Zaten sürekli kolluk kuvvetlerinin olduğu bölgelerde seçim güvenliğini tamamen bozacak bir uygulama haline ne yazık ki gelebilir."
Demirkent, sandıkların taşınması ve aynı apartmandaki seçmenlerin farklı sandıklarda oy kullanması maddelerinin de OHAL şartları düşünüldüğünde seçimin güvenilirliğine olumsuz sonuçlar doğurabileceğini savunuyor.
AKP'li Şentop ise bu maddelerin YSK'ya ve hükümete gelen şikayetler sonucu eklendiğini anlatıyor:
"PKK'lı teröristler gidiyorlar, 'Bu köyden başka partiye oy çıkmayacak, çıkarsa köye zarar veririz' diyorlar. Sonra da ahırlarını yakıyorlar, hayvanlarını kaçırıyorlar. Biz diyoruz ki: Hangi köyden hangi partiye oy çıktığı belli olmasın."
"Birkaç köyü birleştiriyoruz ve karma liste yapıyoruz. Böylece bir sandıkta üç köyden de seçmen oluyor. Nereden kime oy çıktığı belli olmasın diye yapılan bir birleştirme."
"HDP'liler mecliste bu konu tartışılırken, 'Bölgede devlet de vatandaşların oyunu etkiliyor' demişti. Bu düzenleme, kim olursa olsun herkesin seçmeni etkileme ihtimalini ortadan kaldırıyor."