Halkın, belediyelerin şirket gibi yönetilmesinden bıktığını söyleyen CHP'nin Beyoğlu adayı Alper Taş, “Beyoğlu’nu kazandığımızda karar organı halk olacak, yürütme organı biz olacağız. Bugün piramidin en tepesinde belediye başkanı ve meclis üyeleri var, halk en aşağıda. Doğal olarak piramidi tersine çevireceğiz” dedi.
31 Mart Yerel Seçimleri sürecinde ilgi odaklarından biri de CHP’nin ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş’ı aday gösterdiği Beyoğlu ilçesi. Taş, kazanırlarsa solla kazanılamaz algısını kıracaklarını, belediyelerde halkı en aşağıya koyup başkanı ve meclis üyelerini en tepeye yerleştiren hiyerarşiyi terse çevirerek karar hakkını halka vereceklerini söyledi.
Sendika.org'un sorularını yanıtlayan Alper Taş'ın açıklamaları şöyle:
Sizin adaylığınızı konuşacağız ama ona geçmeden önce genel olarak 31 Mart 2019 yerel seçimlerine yüklediğiniz anlam nedir? Yerel seçimler nasıl bir atmosfer içinde devam ediyor?
Biliyorsunuz Türkiye’de başkanlık sistemi adı altında siyasal İslamcı bir diktatörlük inşa ediliyor. Doğal olarak bu yerel seçimler AKP-MHP etrafında oluşmuş olan bloğu geriletmek açısından, mevziler kazanmak açısından ve kazanılan yerlerde de halkın sözünü, fikrini, eylemini açığa çıkaracak kendi tahayyüllerimize uygun yerel yönetim pratikleri oluşturabilmek açısından önemli.
AKP-MHP faşizminin yarattığı Türkiye’nin karşısında halkın, emekçilerin, ezilenlerin, yoksulların yerel demokrasi ekseninde mevzilerini güçlendirme hedefiyle hareket ediyoruz. Yerel yönetimlerin demokratikleşmesi konusunda var olan sınırları aşarak halkı söz yetki ve karar sahibi yapacak bir yönetim anlayışını ifade edip anlatacak ve kazandığımız yerde de bunu pratiğe geçireceğiz.
“Kazanırsak sol dille kazanılamayacağı algısını da yıkacağız”
CHP kimi yerde sağcı adayları ile gündeme gelirken Beyoğlu’nda da sizin gibi bir sosyalisti aday göstermeyi tercih etti. Beyoğlu’ndaki bu ilişkiyi siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Burada CHP ile birlikte bir ittifak geliştirdik. Amacımız Beyoğlu’nda yerel seçim sürecinde izleyeceğimiz siyasetle ve kazanmamız halinde ortaya koyacağımız pratikle solun da daha eşitlikçi daha özgürlükçü gelişiminin önünü açmak. Sonuçta genelde CHP içerisinde sol dille, sol anlayışla bir şeyin kazanılamayacağına ilişkin bir kanı egemen. Biz burada başarırsak bunu da yıkmış olacağız.
Aslında emekçi halkımızın sol dile ihtiyacı var bunu görmek lazım. Sol dil demek halkın karşısına “soluz biz” diyerek çıkmak değil. Eşitliği, özgürlüğü, dayanışmayı, paylaşmayı, halk iktidarını, halk demokrasisini dile getirmek önemli. Bunları da söz olmaktan kurtarmak lazım.
Bu yüzden biz yerel seçim sürecinde sözümüzü saklamayacağız. Gizlemeyeceğiz. Yıllardır biriktirdiğimiz değerleri, felsefeyi, anlayışı halkla muhabbet içerisinde anlatmaya devam edeceğiz. Kazandığımızda da kendi fikirlerimize ve değerlerimize uygun bir örnek Beyoğlu demokrasisi inşa edeceğiz. Seçimi kazandığımızda bütün demokrasi ve halk güçlerinin kazandığını varsayacağız.
Alper Taş, Beyoğlu’nda diğerlerinden farklı olarak ne vaat ediyor? Nasıl karşılık alıyor?
Biz kazanırsak eminim ki 31 Mart sonrası siyasetin şekillenmesinde de bir Beyoğlu tarzı ve çizgisi egemen olacak. Bu çizgi hepimizin çizgisidir, hep beraber sahiplenmemiz gereken bir çizgidir. Ben de zaten bütün emek ve demokrasi güçlerini bu manada dayanışmaya ve Beyoğlu’nu birlikte kazanma ve yönetme yürüyüşüne davet ediyorum.
Yıllardır dile getirdiğimiz “söz yetki karar iktidar halka” diye bir tarihsel sloganımız var. Bu 79’da Fatsa’da 9 aylık bir süreçte sadece yaşama geçebildi. Biz onu 2019 Türkiye’sinde hayata geçirmek istiyoruz.
“Piramidi terse çevireceğiz”
Farkımız ne mi olacak? Farkımız şu olacak. Egemen burjuva siyaset anlayışı halk yönetme anlayışıdır. Biz halkı iktidar yapma anlayışı ile onları yönetme değil onların yönetmesini sağlama kendimizi bu konuda geriye koyacak, halkın mahalle meclislerinin aldığı kararı önde tutacağız.
Karar organı halk olacak, yürütme organı biz olacağız. Doğal olarak piramidi tersine çevireceğiz. Bugün piramidin en tepesinde belediye başkanı ve meclis üyeleri var, halk en aşağıda.
Biz bunu tersine çevireceğiz. Halk en tepede, mahalle meclisleri kararlar alacak bu mahalle meclislerinde sokak meclisleri de seçilmiş olacak. Sadece bize oy veren değil o mahallede yaşayan yurttaşlarımız, sivil toplum örgütleri, muhtarlar, azalar yer alacak. Bir demokrasi pratiği inşa edeceğiz. Bu pratik sorunları çözmemizin de anahtarı olacak. Çünkü böyle bir örgütlü Beyoğlu yarattığımızda Beyoğlu’nun yığılmış sorunlarını da bu örgütlü halk muhalefeti ile çözeceğimizi düşünüyoruz. İşimiz böyle bir demokrasi anlayışı ve tarzını egemen kılmaktır.
45 mahallede, mahallelilerden oluşturduğumuz seçim komiteleri ile bu süreci götüreceğiz. Seçimleri kazandığımızda da bu örgütlü birimlerle belediyeyi yöneteceğiz.
“Halk şirket mantığı ile yönetilen belediyelerden bıktı”
Beyoğlu’nu kazanabileceğimizi düşünüyorum. AKP iktidarı halkı ekonomik krizin içerisine sürükledi. Halk büyük bir işsizlik ve yoksulluk içerisinde. Bunun yarattığı büyük bir yıkım var artık, yalanlar tutmuyor. Artık insanların yalana karnı tok.
AKP aynı zamanda bir kentsel kriz de yarattı. İnsanlar artık yaşanmaz, nefes alınamaz beton kentlerle yüz yüze kaldılar, rantın egemen olduğu bir şirket mantığı ile yönetilen yerel yönetim anlayışlarından bıktılar. Her şeyi piyasa koşulları içerisinde ele alan, yerel yönetimi halka hizmet aracı değil de kâr elde etme amacı olarak gören, kentteki insanları hemşeri değil, yurttaş değil, emekçi değil de bir tür müşteri olarak gören, belediyeyi de şirket gören anlayış karşısında yerel yönetimlerin toplumcu halkçı karakterini ortaya koymak ve kamuya ait olan hizmetleri ücretsiz sağlamak bizim anlayışımızdır.
Bu yüzden hem sermayenin hem de merkezi iktidarın tahakkümüne karşı yerel yönetimleri demokratikleştirmek, emekçileştirmek gerekiyor, toplumsallaştırmak gerekiyor.