* CHP lideri Baykal, hükümetin Azerbaycan ve Ermenistan politikalarını eleştirdi. Ermenistan sınır kapısının açılması tartışmalarına katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan'a ciddi bir açıklama yapma çağrısında bulundu ve 'Azerbaycan'ı kaybediyoruz' dedi
Erdoğan UBP'yi, Baykal da Erdoğan'ı uyardı
* Başbakan Erdoğan ise kendi konuşmasında, "Şu anda gerek Azerbaycan'ın gerekse bizim Ermenistan ile yapmakta olduğu normalleşme sürecine yönelik çalışmalar, birbiriyle ilintilidir, birbiriyle paraleldir. Bunun dışında bir şey düşünmek, Türkiye'ye ve AK Parti iktidarına saygısızlık olur" dedi
CHP lideri Baykal, parti grup toplantısında şunları söyledi:
Türkiye sınırları içindeki Ağrı Dağı Ermenistan'ın simgesi olarak kabul ediliyor. Ermenistan'ın toprak ve bağımsızlık anlamında kendini henüz rahat bir aşamaya getirmediğini gösteriyor bu. Bu, elbette sorundur. Ermenistan ısrarla 100 yıla yakın bir süre önce yaşandığı iddia edilen olaylarla ilgili Türkiye'nin bir soykırım yaptığını ısrarla iddia ediyor olmasıdır. Pek çok ülkede Türkiye'yi soykırım suçlusu olarak ilan edilmesi çabası da Ermenistan tarafından sürdürülüyor. Her iki konu da Türkiye ve Ermenistan'ı ilgilendirir. Türkiye'nin bu konularda özel bir telaş ve tedirginlik içine girmesini gerektirecek bir durum olduğunu sanmıyorum.
Yeni kurulan devletlerin böyle gerginlikler yaşaması normaldir. Örneğin Suriye ile Türkiye arasında da böyle ihtilaflar yaşandı. Hatay meselesinde. Bunu aşmak mümkündür.
Türkiye'nin tavrı nettir
Türkiye kendisine korunan, hakkını hukukunu korumaya muktedir bir büyük devlettir. Çevresindeki devletlerin özlemlerini anlayışla karşılayacak bir hoşgörüye sahiptir. Soykırım iddiasına gelince bu konuda Türkiye çok açık ve net bir tavır sergilemiştir. Arşivlerimizin açık olduğunu ve gerçekleri ortaya çıkarmaya yarayacak bir işbirliğine hazır olduğumuzu söyledik. Bu da Türkiye’nin bir korkusu olmamalıdır. Bu konuyu yaşamsal bir tehdit konusu olarak görmüyorum
Türkiye, Ermenistan yetkilileriyle bir araya gelmiştir. Bunda yanlış yoktur. Bundan sonra da bu konuda engelleyici bir tavır almadan işbirliğini sürdürmemiz mümkündür. 1992’de Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini derinden etkileyen bir gelişme yaşanmıştır. Ermenistan’ın Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’sinin işgal altına almasıyla sorun çıkmıştır. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’ye yakın kısmı Karabağ dışında Ermenistan işgali altındadır. Bu tek taraflı, bize göre yapılan bir değerlendirme değildir. Bu uluslar arası hukuka aykırı bir işgal olduğu BM’nin kararlarıyla 93 yılından itibaren ortaya çıkmıştır
Ermenistan Azerbaycan’ın toprağını işgal etti. Bu 822 sayılı kararla ifade edilmiştir. Güvenlik Konseyi’nin 853 sayılı kararıyla tekrar teyit edilmiştir. Maalesef bu Konsey kararlarına kulak asmayan Ermeni güçleri başka yerleri de almışlardır. Bu tablo karşısında 884 sayılı yeni bir karar almıştır BM Güvenlik Konseyi. Konsey bu konuda 4 karar almıştır. Sonra Türkiye’yi bu konuda karar almak için toplantıya çağırmıştır. İKÖ aynı anlayışı teyit eden kararlar almıştır. Ortada bir Ermeni işgali vardır. Tam mutabakat içinde bu hüküm verilmiştir. Türkiye sınırlarını kapatma kararı aldı. Demirel Hükümetinden bu yana 16 yıldır bu karar gelmiş geçmiş bütün hükümetler tarafından kararlılıkla sürdürülmüştür.
Yeni adımlar çok önemli
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni adımların atılması konusu bu nokta ile ilgisi konusunda olağanüstü önemlidir. Türkiyenin aldığı sınırları kapatma kararı Ermenistan’ı ciddi şekilde etkilemiştir. Ticareti ciddi şekilde etkilenmiştir. Ermenistan vatandaşlarının bir kısmı 40-50 bin civarında Türkiye’ye gelmişlerdir. Burada yaşayıp çalışmaktadır.
Bu karar Ermenistan’ın Türkiye ile uzlaşma kararına neden olmuştur. Bu değerlendirilmesi gereken bir tablodur. Ermenistan’ın ilişkilerde yeni bir açılım istemesi olumlu bir gelişmedir. Bu işbirliği anlaşmasının nedeni ne olmalıdır. Ermenistan işgalinin sona erdirilmesi Kafkasya’da durumun düzelmesi için çok önemlidir. Ermenistanla Türkiye arasındaki ilişkilerin Azerbaycan’la ilgili olmayan bazı sorunların ele alınabileceği umuduna dayalı olarak geliştirilebileceği izlenimini vermiştir
Türkiye’nin sınırlarını kapatma kararını biz çeşitli insani nedenlerle hava sahasını açarak İstanbul ile Erivan arasında uçak seferlerinin yapılmasına izin vererek yumuşatmış durumdayız. Bu politikayı Türkiye’nin ilk kez bırakabileceğine yönelik işaretler ortaya çıkmıştır. AKP’li vekiller sınırın açılabileceği anlamına gelen değerlendirme yapmaya başlamışlardır. Buna paralel olarak da Sarkisyan Ekim’de sınırın açılmasının mümkün olduğunu, futbol maçını sınırı geçerek gelip izlemeyi öngördüğünü söylemeye başlamıştır. Bütün bunlar Gül’ün Erivan’a futbol maçı için gitmesi etrafında hız kazanmıştır.
Birkaç gün önce Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde Türkiye ile Erivan arasındaki kırmızı çizgilerin birden kaldırılması bu konudaki bir esnemenin artık resmen ortaya çıkmaya başladığını göstermektedir. Bunlar yaşanırken ne Babacan’ın ne de başka bir yetkilinin kamuoyunu aydınlatacak bir açıklama yapmaması kaygıları kuvvetlendirmiştir. Ortak bir tarih komisyonu kurulması vaadine yönelik sınırın açılabileceği ifade edilmektedir. Bu sakıncalı bir anlayışa girilmesi anlamına gelir. Bütün dünya Ermenistan’ı işgalci olarak gördüğü sırada sınırlar kapatılmıştır. Sınırın açılması bu tepkiden vazgeçildiği anlamına gelir. Sınırın açılmaıs konusu Ermenistan’ın Azerbaycan’ı işgali ile ilgili düşünebilir ancak. Sınırı bir defa açarsanız ha istenilenler gerçekleşmedi diye kapatamazsınız.
Sınır açmak hasmane bir davranıştır. Sınırın açılması Ermeni işgalinin dolaylı olarak haklılığı anlamına gelir. Akdam’da, Fuzuli’de, Kubatlı’da, Cebrail’de bu işgal devam etmektedir. Sınırı açarsanız işgal konusunda etkin bir rol oynama ihtimaliniz kalmaz demektir. Bu uluslar arası hukuka aykırı bir davranış değildir. Bölgede barış işgalle tehlikeye atılmıştır. Sınırları kapalı tutarak Türkiye Ermenistan’ı ikna etmeye çalışıyor. Ermenistan ikna olursa Kafkasya güvence altına alınmış olur. Sınırlar açılırsa bu sorunun uzun vadede çözümü barış dışı yöntemlerle aranmaya başlayabilir. Bu da sıkıntı getirir.
Türkiye'nin ilk görmesi gereken ülke
Azerbaycan Kafkasya’nın en büyük ülkesidir. Doğal kaynakları zengin bir ülkesidir. Hazar’daki petrol zenginlikleri konusunda Azerbaycan bir ortak konumundadır. Orta Asya ile Türkiye arasındaki bağlantıların kurulması konusunda olağanüstü önemli konumdadır. Bu temel faktörler dahi Kafkasya’ya bakarken Türkiye’nin ilk görmesi gereken ülke Azerbaycan’dır. Azerbaycan’ı görmeden bakarsa Türkiye, Kafkasya ve AB için ağır sonuçları olur. Azerbaycanla Gürcistan-Türkiye arasında BTC petrol boru hattı değerli bir başlangıç olmuştur. Şimdi Nabucco projesi gündemde. Bu projenin en kritik yerinde bulunan Azerbaycan’ın Türkiye ile AB ilişkilerinde bir hayal kırıklığına itilmiş olması sıkıntı yaratır. Gazprom Azerbaycanla 27 Mart’ta bir niyet protokolü ilan etmiştir. Gazı Avrupa’ya taşıma konusunda işbirliğini ilan etmiştir. İran ve Rusya’nın daha etkili bir biçimde devreye girmesi de devreye girecektir. Bugün Avrupa’nın enerji tüketiminin önemli bir kısmı Rusya’nın denetimi altında sağlanmaktadır.
Türkiye’nin Azerbaycan’da yaratılmış olan güveni sarsması Kafkasya ve Orta Asya’da da yaygınlaşacaktır. Çok sağlam ve ciddi durmamız gereken bir noktadayız. Başbakan tatil beldesinde sorulan soruya cevaben bir açıklama yaptı. Son dakikada yapılacak böyle açıklamalarla olumlu sonuç elde etme şansınız sıkıntıya girer. Yapmanız gereken baştan beri yanlış umutlar vermemek. Bu konuda çok ciddi yanlışlar şu ana kadar yapılmıştır.
Erdoğan: Türkiye'nin ilk görmesi gereken ülke
Yoğun süreç içinde Ermenistan ile ilgili bazı temaslar olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan ise, parti grup toplantısında Ermenistan konusuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ne yazık ki böyle önemli, böyle hassas konu dahi ülkemizde istismar vesilesi yapılmıştır. Bu çok üzücüdür. AK Parti iktidarının Azerbaycan'a bakışı bellidir. Bunu istismar etmeye yeltenmek, 'buradan bir şeyler elde edebilir miyim' umudu içerisine girmek kadar çirkin, yakışıksız bir yaklaşım olmaz. Bunu çok açık, net söylüyorum; Azerbaycan'dan buraya gelip, burada yanlış politikalar üretenler için de söylüyorum. Onlar da yanlış yaptılar. Çünkü AK Parti olarak iktidara ve göreve geldiğimizden bu yana, Azerbaycan'a yakışan neyse, biz onu yaptık. Azerbaycanlı kardeşlerimizi hiçbir zaman hiçbir yerde yalnız koymadık. Gittiğim her türlü uluslararası toplantılarda, gerek ben, gerek bakan arkadaşlarım, gerekse komisyonlardaki milletvekili arkadaşlarım, bu işin oralarda onlardan daha hassas bir şekilde mücadelesini verdiler, kavgasını verdiler. Bu kadar açık, net konuşuyorum. Şimdi ise şu anda gerek Azerbaycan'ın Ermenistan ile yapmakta olduğu normalleşme sürecine yönelik çalışmalar, gerekse bizim Ermenistan ile yapmakta olduğumuz normalleşme sürecine yönelik çalışmalar, bunlar birbiriyle ilintilidir, birbiriyle paraleldir. Bunun dışında bir şey düşünmek, Türkiye'ye ve AK Parti iktidarına saygısızlık olur. Bunu da burada özellikle vurgulamak istiyorum. Tabii, Türkiye'den de bu noktada bu tür yanlış, davulu, zurnayı, tokmağı eline alıp koşturanlar yanlış iş yapıyorlar. Bunu da özellikle vurgulamak isterim. Bunlar hiçbir şey kazandırmaz kimseye... Bunlar bizim milli birlik meselemizdir, milli davamızdır. Burada ortaya koyacağımız tavır, bir ve beraber olmalıdır. Bakınız; biz, Minsk Grubu ile alakalı çalışmaları, ta göreve geldiğimizden beri ABD'ye de Fransa'ya da Rusya Federasyonunu'na da hep hatırlattık. 'Bu süreci lütfen süratle bitirelim, başaralım. Bize ne düşüyorsa yapalım' diye ve hala bunun peşindeyiz, bunun takipçisiyiz."
Erdoğan, "bölgede güven ve istikrarın, barışın tesis edilebilmesi için ellerinden geleni arda koymayacaklarını" ifade etti.