CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, "Kötü niyeti Kitle İmha Silahları Kanun Teklifi'nin arkasına sakladınız, getirdiniz buraya koydunuz kardeşim, sizin durumunuz budur. Mevlâna'nın deyimiyle, niyetinizin kötü olduğunu saklamak için bir kanun çıkarıyorsunuz." dedi.
CHP'li Aydoğan, Kitle İmha Silahlarının Yayıl Finansmanın Önlemlesin Hakkında Kanun Teklifi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuşma gerçekleştirdi. Aydoğan’ın sözleri, AKP’li vekiller tarafından sık sık kesildi. Konuşma süresi de Meclis Başkanı tarafından da yok sayıldı.
Aydoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Niyetiniz kötüdür"
Mevlâna'nın çok güzel bir sözü var, onu hatırlatayım size, diyor ki: "Niyeti kötü olan insandan değil, niyetinin kötü olduğunu gizleyenden kork.” Durumunuz budur, niyetiniz kötüdür; kötü niyeti Kitle İmha Silahları Kanun Teklifi'nin arkasına sakladınız, getirdiniz buraya koydunuz kardeşim, sizin durumunuz budur. Mevlâna'nın deyimiyle, niyetinizin kötü olduğunu saklamak için bir kanun çıkarıyorsunuz. Dünyada otoriter rejimlerle sosyal devleti savunanlar arasında, bir şekilde dayanışmayla otoriterlik arasında bir yarış var.
"Sizin sığınacak yeriniz yok"
Yaptıklarınızla beraber her şeyi bitirdiniz diyen Aydoğan şöyle devam etti:
"Özellikle bu Covid dönemi, bu yarışı su yüzüne çıkardı. Sizin sığınacak yeriniz yok, sizin halk karşısında itibarınız yok. Yaptıklarınızla beraber her şeyi bitirdiniz. Bir otoriter rejimin ayaklarını buraya sığdırmaya çalışıyorsunuz. Ne yaptınız bugüne kadar? Birçok yasa çıkardınız, az önce arkadaşlarımız söyledi: Basını bitirdiniz, her türlü özgürlükçü alanı sona erdirdiniz, bir şekilde bekçi yasasından başlayarak, barolarla ilgili tek baroyu öldürecek yasamayı yaptınız, sanal dünyaya ilişkin düzenlemeler yaptınız."
"12 Eylül rejiminden gerisiniz"
Aydoğan "hukuki bir kılıf uydurmaya çalışıyorsunuz" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"2 kişinin bir araya gelmesi sizi rahatsız ediyor kardeşim. Az buçuk bir demokratik kırıntı kalan derneklerdi, sivil toplumdu, oraya saldırmaya kalkıyorsunuz, kime anlatıyorsunuz ya! Bu Anayasa'da 15 tane hükmü aynı anda şu anda ihlal ediyorsunuz. Bu derme çatma, bugün savunulacak hâli kalmamış Anayasa'ya bile tahammül edemiyorsunuz. 12 Eylül rejiminden gerisiniz kardeşim, daha geridesiniz. Geldiğiniz yer 12 Eylülü aratır hâldedir. 12 Eylülde çıkan Anayasa'ya bile tahammülünüz yok, dernek kurma özgürlüğüne tahammülünüz yok, mülkiyet hakkına tahammülünüz yok, cezasızlık hakkına tahammülünüz yok. 15 madde kardeşim, komisyonlarda saydık size, gelip burada olur olmaz bir şekilde hukuki bir kılıf uydurmaya çalışıyorsunuz."
"Hiç mi yüzünüz kızarmıyor"
"Sizin yürütme organınızın başında Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, AİHM'in Büyük Genel Kurul kararına karşı diyor ki "Bizi bağlamaz, uymayız." Çocuk muyuz biz ya? Anayasa'nın 90'ıncı maddesi var, altına imza attığınız bir sözleşme var, yıllardır Avrupa Konseyiyle ilgili bir background söz konusu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Büyük Genel Kurulu kararından sonra gidilecek başka hiçbir yer yok ve bizim için iç hukuk normu özelliği taşıyan bir durumla ilgili milletin şovenist yanından faydalanmak için çıkıp diyorsunuz ki "Biz tanımayız."
Niye burada örnek veriyorsunuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor ya? Söylesenize Sayın Cumhurbaşkanına içinizdeki hukukçular "Kardeşim, bağlar, bal gibi bağlar. Yarın uygulayacaksın, hadi uygulama, hadi uygulama da göreyim, hadi uygulama da bak başına neler geliyor?"
"Parasızlıktan ölüyorsunuz"
"Avrupa Konseyine bu kadar ters düşmenin zannediyor musunuz böyle karşılıklı sözlerle geçiştirilecek yanı var? Parasızlıktan ölüyorsunuz. Kuruş ararsınız kuruş, size bir kuruş para vermezler. En büyük ticareti Avrupa'yla beraber yapıyorsunuz, bu kadar özgürlük katliamcı olur, bu kadar da verilen kararlara karşı ve öyle kafanıza göre takılırsanız açlıktan öldürürsünüz bu milleti.
Gözünüz kesiyor mu? En büyük ticareti yaptığınız kıtayla beraber "Seninle anlaşma yaptım, ahde vefayı da unutuyorum, Anayasa'mı da unutuyorum, iç hukuk normu hâline gelmiş her şeyi unutuyorum, bu anlaşmaya uymuyorum." Niye yalan konuşuyorsunuz millete kardeşim. Sayın Bakan çıkıyor, yalan konuşuyor; Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, atıyor tutuyor; uygulayacaksınız bu kararı. Göreceğiz bu Meclisteysek buraya çıkacağım, size, niye uyguladınız o zaman, söyleyeceğim, mecbursunuz uygulamaya. Sağınız solunuz oynuyor kardeşim. Kafanıza göre hukuk yorumu yapıyorsunuz.
"Gidişinizin ayak sesleridir"
Aydoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Şimdi geldiniz, derneklere tasallut öyle mi? Tabii. Bakın, bu çıkardığınız yasa nedir, biliyor musunuz? Bu çıkardığınız yasa öyle bırakın entelektüel diye gördüğünüz dernekleri, arkadaşlarımız "Uluslararası Af Örgütü" diyor, "Şu" diyor, "Bu" diyor; onlarla bağı koparıyorsunuz zaten. Türkiye'yi başka bir lige sokmak niyetiniz var. Dernek yöneticilerini -cezaların şahsiliği ilkesi, Anayasa'nın 38'inci maddesindeki hükmü görmezden gelerek- derneğe kayyum tayin ediyorsunuz, alıştınız ya, zaten sizin seçim sandığına da saygınız yoktu, her tarafa kayyum tayin ettiniz.
Bu ülkede daralmış, şu kadarcık nefes alacak demokratik alan var, oraya da tasallut ediyorsunuz. Gidişinizin ayak sesleridir, bir süre bunlarla idare edersiniz. Siz gittikten sonra bu ülke, bu demokratik hayatı tekrar geri getirir ama size söyleyeyim..."
"Toplumla tartışarak getirmeniz lazım"
"Bu kadar köpeksiz köyde değneksiz dolaşamazsınız, böyle bir hakkınız yok! Getirdiğiniz yasayı bile 20 kişi izliyorsunuz burada, ayıp değil mi? Bu Meclisi bu kadar küçümseyemezsiniz! İki günde bu yasayı getirip parmak sayısıyla her taraftan geçiremezsiniz. Bunları toplumla tartışarak getirmeniz lazım. Kimsiniz ya, kimsiniz! Nedir bu hâkimiyetiniz?"