İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski bölgesinde 10 yıl önce hava saldırısı sonucu hayatını kaybeden 34 kişinin mezarlarını ziyaret ederek aileleriyle görüştü. Tanrıkulu, "10 yıl önce burada Türkiye tarihinin hatta dünya yakın tarihinin en büyük katliamlarından bir tanesi yaşandı ve 34 yurttaşımız dünyanın en gelişmiş silahlarıyla maalesef bombalandı ve yaşamını yitirdi" dedi.
"Annelerin gözyaşları hiç bitmedi, acıları hiçbir zaman dinmedi. Nedeni şu: Adalet gerçekleşmedi" diyen Tanrıkulu, "Burada olmaya ve sizle dayanışma içerisinde olmaya ve Adalet gerçekleşene kadar, bu olayın sorumlularını Yargı önüne çıkarana kadar, siyasi sorumlulardan hesap sorana kadar hiçbir zaman unutmayacağız, bundan emin olabilirsiniz. Tekrar, acınız bizim acımızdır, ellerinizden öpüyoruz." ifadelerini kullandı.
Tanrıkulu şu açıklamalarda bulundu:
"Karanlık dehlizler, maalesef, bunu söyleyenleri teslim aldı"
"10 sene önce bizler o zaman Milletvekiliydik, Ferhat buradaydı, Ferhat Encü, sonra o da aramıza katıldı. Levent Gök Ankara Milletvekiliydi. Beraber Roboski Komisyonu kurduk. O komisyonla buraya geldi arkadaşlarımız. Gerçekten bütün amacımız, kim sorumluysa ama kim sorumluysa onları açığa çıkarmaktı, onları yargı önüne çıkarmaktı ve annelerin ağlamayacağı bir ortamı sağlamaktı. Bütün amacımız oydu. O dönemin Başbakanı aynen şu cümleyi kullandı: "Bu olayın failleri Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak." dedi. Ama maalesef o karanlık dehlizler, maalesef, bunu söyleyenleri teslim aldı."
"Maalesef elbirliği yapılmışçasına, Roboski'de adalet gerçekleşmesin diye, herkes çaba gösterdi"
"Ankara'nın mahkemelerinde, Diyarbakır'ın mahkemelerinde, Ankara'nın askeri mahkemelerinde, askeri yargıtayda, Anayasa Mahkemesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde maalesef elbirliği yapılmışçasına, Roboski'de adalet gerçekleşmesin diye, herkes çaba gösterdi ve burada kardeşlerimiz, annelerimiz ağlamaya devam ediyor. Bu toprak gözyaşına maalesef doymadı. Biz 10 yıl önce de buradaydık, burada olacağız. Bu adalet gerçekleşene kadar da burada olacağız. Ben tekrar hepinizin ellerinden öpüyorum, sizin acınız bizim acımızdır, mutlaka ama mutlaka bu acıyı dindireceğimiz bir adalet ortamını Türkiye'de sağlayacağız. Burada olmaya ve sizle dayanışma içerisinde olmaya ve Adalet gerçekleşene kadar, bu olayın sorumlularını Yargı önüne çıkarana kadar, siyasi sorumlulardan hesap sorana kadar hiçbir zaman unutmayacağız, bundan emin olabilirsiniz. Tekrar, acınız bizim acımızdır, ellerinizden öpüyoruz."
Gök'ün görüşme sırasında yaptığı konuşma ise şöyle;
"Ben hep 28 Aralık'tan önce zamanın durmasını istiyorum"
"Sevgili dostlarım, değerli Roboskililer ve özellikle sevgili anneler, ben yılbaşı gelsin istemem. Yılbaşı geleceği zaman biliyorum ki, 28 Aralık gelecek, biliyorum ki 28 Aralık'ta 10 yıl önce uçaklarca bombalanan her biri parça parça olmuş çocuklarımızın o gününü hatırlayacağız. Ben hep 28 Aralık'tan önce zamanın durmasını istiyorum. Zaman dursun ki, bombalar patlamasın, o bombalar patlamayınca da çocuklarımız koşarak evinize gelsin, size 'anne' desin, size sarılsın, siz de onlara sarılın. Ben her yıl böyle hayal ederim. Zamanı durdurduğumu hayal ederim ama zaman durmuyor. Çocuklarımız hayatını kaybetmiş ve yine acı Roboski'ye saplanmış. Ben her yılbaşından önce iki kız çocuğu babası olarak hep sizleri düşünürüm. Bir soğuk kış gününde, katırlarla mazot almaya gönderdiğiniz çocukların akşam eve dönüşünü, onlara sıcak yemek hazırladığınızı düşünürüm. O duygunun nasıl olduğunu anlamaya çalışırım. İçim parçalanıyor sizler gibi... Her 28 Aralık bizi parçalar, ölen Cemal, Vedat, Selim, Selahattin, Celal, Bilal, Şirvan, Nevzat, Salih, Mahsum, Muhammed, Hüsnü, Savaş, Erkan, Cihan, Fadıl, Şerafettin, Hamza, Aslan, Zeydan, Orhan, Hüseyin, Bedirhan, Serhat, Şivan, Selam Encüler... Özcan Uysal, Seyithan Enc, Nadir Alma, Osman Kaplan, Mehmet Ali Tosun, Salih Ürek, Yüksel Ürek, Adem Ant... Hep onları düşünürüm, son anlarını düşünürüm. Onların bombalar patlarken, 'Anne' diye çığlıkları kulaklarımda hala çınlar. Sizlerin onları beklerken ki duygularınızı düşünürüm, bir çare bulamam; çaresiziz... Çaresiziz onları size kavuşturamıyoruz. Onlarla sizi buluşturamıyoruz. Çaresiziz, bu acıyı önleyemiyoruz. Bu büyük acıyı ne yazık ki dindiremiyoruz."
"Bu olay, karanlık bir hadise değil, çok berrak, çok net, çok açık bir olay"
"Sevgili dostlar, karanlık dehlizlerde kalmayacak diye söz verilen bu olay, karanlık bir hadise değil, çok berrak, çok net! Çok açık bir olay. Size "karanlık dehlizlerde kalmayacak" sözü verenler, hepsi bu olayın içinde. Genelkurmayından MİT'ine, Silahlı Kuvvetlerin en üst kademesinden Milli Güvenlik Kuruluna, devleti yöneten bütün üst kadrolara... Hepsinin ortaklaşa aldığı bir karar. Hepsinin içinde bulunduğu bir karar. Olay o kadar net ki, o kadar aydınlık ki. Zamana yayarak unutturmaya, karartılmaya, soğutulmaya ve toplumun gözünde bu olayın kapatılmasına çalışılıyor. Kapatacak mıyız? Hayır! Kapattıracak mıyız? Hayır! Çocuklarımızı unutacak mıyız? Hayır! Unutturacak mıyız? Hayır! Sevgili Anneler, bir ülkenin demokrasisi Adalet varsa olur. Adalet herkese karşı işleyecektir. Şu anda sınırın, sınır hattı olan sıfır noktasında olan bir yerde bulunuyoruz. Ankara'daki adaletten ne kadar pay alıyorsa, Roboski de adaletten o kadar pay alacaktır. Adaletin olmadığı hiçbir yerde, ülkeyi kimse yönetiyor diyemez. Adalet bizi bir arada tutan değerlerdir. Biz niye mücadele ediyoruz? Roboski'de bütün annelerin Adalet arayışlarına ve onların mücadelelerine sahip çıkmaya devam ederken, biz diyoruz ki, Roboski'de yaşayan herkes, her anne, her erkek, her çocuk, her genç bizim birer eşit yurttaşımızdır! Eğer eşitsek, adalet Roboski'ye mutlaka gelecek değerli arkadaşlarım. Çocuklarınızı unutturmuyoruz. Daha geçtiğimiz hafta Meclis kürsüsünden hepsinin ismini okuyarak tutanaklara geçirdik. Hepsinin ismi. Bütün Türkiye duydu çocuklarımızın isimlerini. Meclis'te anlattık. Hepinizin acılarını paylaştık. Meclisin tümü ağladı o gün. Herkesin nefesleri tutuldu, sesleri kısıldı. Roboski'de olayı unutturmadık, unutturmayacağız da."
"Kılıçdaroğlu'nun sizlere selamını getirdik"
Sevgili Anneler, Roboski'deki bu çocuklarımız, doğup büyüyen bu çocuklarımız çok genç yaşta hayatlarını kaybettiler, katledildiler. Artık şunu biliniz ki, bu çocuklar sadece sizin çocuklarınız değil, sizin evlatlarınız değil; o Türkiye'de demokrasi isteyen, Adalet isteyen herkesin çocukları artık onlar, çok daha büyük bir ailenin çocukları. Onların artık milyonlarca ağabeyi var, milyonlarca ablaları var, milyonlarca akrabaları var. Bu akrabaları onları asla unutturmayacak. Bu konuda sizleri yalnız bırakmayacağız. Bakın 10 yıl oldu, buradayız. Olayın olduğu ilk günlerde geldiğimizde, İnsan Hakları Komisyonu olarak, anneler beni bir odaya aldınız, dediniz ki, 'sadece size güveniyoruz.' Ben o sorumluluğu biliyorum sevgili anneler! O sorumluluğun ne anlama geldiğini biliyorum. Biz de olayın siyasetin ötesinde, Ferhat Beyle, Sezgin Beyle beraber ta başından beri yakından takip ediyoruz. Bu olay insani sorumluluk açısından önemlidir, vicdani sorumluluk açısından önemlidir, ahlaki sorumluluk açısından önemlidir! Bizler son nefesimize kadar bu olayı takip edeceğiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun sizlere selamını getirdik. Hepinize, bütün annelere saygıları var, sevgileri var. Çocuklarımızı saygıyla anıyor. Ferhat Bey'in de az önce söylediği gibi helalleşmek için önce hesaplaşacağız, hiç şüpheniz olmasın. Elbette iktidar değişecek ve biz de Meclis'te çoğunluğumuzla ve bağımsız Yargının olaya tekrar el koymasıyla bu olayı mutlaka Adalet önüne getireceğiz ve çocuklarınızın o yükselen çığlıklarının, onların sesleri olmaya devam edeceğiz.
Çocuklarımız onları çok seviyoruz, her biri pırıl pırıl gençler. Ne hayalleri vardı... Ama sevgili aileler dediğim gibi, hiç unutmayın onlar şimdi çok daha büyük bir ailenin evlatları, kardeşleri, çocukları... Ben hepinizi saygıyla anıyorum, selamlıyorum. Ölen bütün kardeşlerimize, her birine, ayrı ayrı toprakları bol olsun, nur içinde yatsınlar, hepsine saygıyla anıyorum ve sizlerle sonsuza kadar beraber olmaya da söz veriyorum!"