CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarına ilişkin soru üzerine , “Bizim temel değerlendirmemiz, Sayın Genel Başkanımızın çizdiği çerçeve dahilindedir. Göstereceğimiz aday, 13. Cumhurbaşkanı olacak. Seçimi kazanması garanti bir adayımız olacak. Bu karar açıklandıktan sonra, Türkiye’nin de yüzü gülecek. Bizim aday tartışmalarına vurgumuz budur. Kesin kazanacak adayadır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün herkesin gözlerini çevirdiği kabine toplantısının ardından açıklama yaptı. Milyonlarca emekli bayram ikramiyeleriyle ilgili bir açıklama bekliyordu. Ancak o konuya hiç girmedi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde; AKP Meclis çoğunluğunu kaybetmiş MHP’nin üstün gayretleri ile 1 Kasım seçimleriyle tekrar iktidar olmuştu. En önemli gündem maddelerinden bir tanesi emeklilere bayramlarda birer maaş ikramiye sözüydü. Bu verdikleri sözü bir sonraki seçime kadar tutmayıp bir sonraki seçimlerden hemen önce sadece bin lira ikramiye verdiler. Bugün bin lira ile bir çeyrek alınmıyor yani üçte birine kadar düştü. Geçen seneki itirazlardan sonra utanmayıp bin 100 lira yaptılar. Dün Meclis Başkanlığı’na verdiğimiz teklif ile Plan Bütçe Komisyonu’nu toplantıya çağırıyoruz. Her emekli 4 bin 200 lira ikramiye almalıdır diyoruz. Yaparlar mı? Yapmazlar. Emeklilere birer asgari ücretin verilmesi, mutfaktaki yangını birazcık söndürebilir. Tüm emekli derneklerini, hangi siyasi partiye gönül vermiş olurlarsa olsunlar, alınlarının teri ile analarının ak sütü gibi emekliliği hak etmiş, ama maaşları yetmeyen, bu talebi hep birlikte sahiplenelim diyoruz. Bunu vermiyorlar, emekliye bin 100 lirayı layık görüyorlar.
"Hepimizin vergilerini kendilerine aktarıyorlar"
‘Şartlar zor, biraz sabır çekin, şikayet etmeyin, günaha girersiniz’ falan. Peki kendilerine ne yapıyor? Elimde Türk Hava Yolları’nın yönetim kurulu kararı var. Yönetim Kurulu’nun aldığı huzur hakkına zam yapmış. Emeklinin ikramiyesine yüzde 10 zam yapanların, emeklilerini unutanların burada; THY’nin huzur hakkına zam yapmışlar. Kaç yapmışlar? Yüzde 190. Kim, yönetim kurulu üyeleri. Bunlar 9 kişi. Hepsi saraya yakın, hepsi yandaş. İkisini daha yakından tanıyorsunuz. Kim bunlar? Fatmanur Altun. Fahrettin Altun’un eşi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’nın değerli eşleri, daha önce eve dört maaş giriyor diye. Bizi mahkemeye verdiler, mahkemede kanıtladık. İkinci yönetici, Melih Ecertaş. Kim bu arkadaş? AKP’nin önceki Gençlik Kolları Başkanı. Milletvekili yapmazlarsa THY’nin yönetim kuruluna koymuşlar. Vatandaşa ‘dua et, sabret’ derken kendilerine yaptıkları zam yüzde 190. Artık, 25’er bin lira huzur hakkı parası alacaklar. Toplantılara katılıyorlar diye. Vatandaşa para bulamayanların, yine Fahrettin Altun’un 29 bin lira Borsa İstanbul’dan huzur hakkı aldığını görelim. Bunlar ilave maaşlar. İletişim Başkanlığı’nda alıyor mu, alıyor. Borsa İstanbul Yönetim Kurulu’ndan, THK Yönetim Kurulu’ndan 25 bin lira birine 29 bin lira birine huzur hakkı parası ödeniyor. Böyle bir anlayış yönetiyor, Türkiye’yi. Herkes bunu görsün. Bunun siyaseti yok. Tüm emekçilerin kul hakkına girmektir. Hepimizin vergileriyle toplanan paraları kendilerine aktarıyor bunlar. Bu yüzden bu iktidar bitmiştir, tükenmiştir.
"Kurun neyini kontrol altına aldın?"
Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘kuru nasıl kontrol altına aldıysak, inşallah enflasyonun üstesinden de yine biz geliriz.’ Kurun neyini kontrol altına aldın? 18 liralara çıkarken, açıklamaları sen yapıyordun. Sürekli ateşin üzerine benzin döküyordun, sonra bir gün ‘kur korumalı mevduat’ dedin. Kur 11 lira 20 kuruşa geldi. Bugün 14.60. Başarı dediğin günden bugüne yüzde 50 devalüasyon olmuş. ‘Kuru kontrol altına aldık’ diyor. Almasa ne olacakmış? Sadece bunu demiyor, dün. ‘Fiyatlardaki balonun söneceğini ümit ediyormuş’, beyefendi. Senin işin ümit etmek mi? Liyakatli atamalar yapsaydın, ekonominin başına yeteneği olmayan birini getirmek yerine liyakatli bir atama yapsaydın; sadık atamalar yerine liyakatli atamalar yapsaydın, onlar makro ekonomide yapacağını bilir, böyle ümit etmezdi. Bilimin gereği, alınan eğitimin gereği, yetkinliklerin gereği olsa; ‘bu sonucu bekliyoruz’ dersin. Bütçede söylemiştim. Bütün AK Partililer dualar ederek konuşmalarını bitirdiler. Dedim ‘çok haklısınız, bütün duaları okumakta haklısınız, çünkü içinde bulunduğunuz geminin kaptanının ehliyeti yok.’ Şakayla karışık alay ediyorlar. Ama gemi su aldı, batıyor ve hepimiz içindeyiz. Yarınlarımızı ipotek altına alan bir anlayış. Bunların ümit etmesine karşı vatandaş sandığın gelmesini ümit ediyor. Sandıkta sizi göndereceğini de çok iyi biliyor.
"Güzel günler ancak sizin gitmenizle olabilir"
Ayrıca alanı ekonomi olan bu işleri iyi bilen, memleketi çok iyi bilen Recep Tayyip Erdoğan, ‘Dengesiz fiyat artışları özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refah seviyelerinin geçici olarak, bir parça gerilemesine sebebiyet verebilir. Ama emin olsunlar, gelecek güzel günler bu sıkıntıları değiştirecek’ diyor. Sayın Erdoğan, ‘dar ve sabit gelirli vatandaşın refah seviyesi’ ne demek, senin dar gelirli tanımın nedir? Dar gelirli vatandaşın refah seviyesi varmış da bir adım geriye gidecekmiş? Pazar dağılırken köşede bekleyenler var. Çürümüş, alınmamış, atılmışları toplayanlar var. Derin yoksulluk içinde Türkiye’de çocuğunun altına bebek bezi alamayan 184 bin aile var. Çöp karıştıranlar var. Aldıkları asgari ücretle kirayı, elektriği, suyu verdikten sonra; eline herkes için değil aile fertleri başına birer simit çayı olmayan, simit çay hesabında perişan insanlar var. Kuru ekmeğe muhtaç insanlar var. Ne refahı? Perişan oluyorlar, açlık ve sefalet içindeler. Bu kadar halktan kopuk olunur mu? ‘Gelecek güzel günler’ diyor. Ancak sizin gitmenizle mümkün olabilir. Ne oldu hedef 2023? Döndü 2053, 2071. Vatandaş, bu teneşir vadeli umut siyasetinin, dağıtmaya kalktığın bu kuponlarını, bu çeki yırtıp atacak. 2071 teneşir vadesine umut ticareti yapan, buna senet düzenleyenler siyasetin eski dolandırıcı bankerleridir. Siz teneşir vadeli umut senetlerini alın başınıza çalın. 2023 yalanıyla canına okudunuz vatandaşların.
"‘Sabır çekin, şikâyet etmek haramdır’ diyenlere karşı millet ‘haydi oradan’ diyor"
Gelinen bu noktada artık, AK Partililerin bolca konuştukları bir rahatsızlık var. Yönetenlerin; Devlet Bahçeli’nin, Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarındaki saldırgan, hakaret dilinin asıl sebebi; emekliye, emekçiye, yoksula vermeyip zengine verdiklerinin görülmemesi için gündemi bulandırmaktan başka bir şey değildir. Artık AKP seçmeni de MHP üyeleri bile görmekte ve sokakta canına tak etmiş, burasına kadar gelmiş, bıçak kemiğe saplanmış vatandaş, artık uzatılan mikrofonlara daha korkusuzca konuşmakta, açıktan bu iktidarı eleştirmektedir, korku duvarları yıkılmaktadır, bir devir sona ermektedir. Bu iktidar bitmiştir. Bu iktidar artık milletin gönlünde en ufak yer bulamamaktadır. Bu iktidar zenginden alıp fakire vermesi gerekirken, fakirden alıp zengine kaynak transfer eden bir iktidardır. Bu anlayışın artık mızrağı çuvala saklayamadığı dönemdeyiz. Millet görüyor ve isyan ediyor. ‘Sabır çekin, şikâyet etmek haramdır’ diyenlere karşı ‘haydi oradan’ diyor. Aralık ayı değil miydi Türkiye’nin en büyük ekonomik krizi yaşadığı ay? Savaş neresinde başladı bu işin? ‘Bir doları bir lira yapacağım’ diye alıp, 15 lira yapmasaydın, bu kriz mi olacaktı? 100 liralık mal 104 lira olmuş, adamlar başarısızlık sayıyor; 6 liralık mazot 24 lira olmuş pişkin pişkin ‘bütün dünyada var’ diyorlar. Mızrak atılan ülkelerden bahsediyor, ‘enflasyonu bizden yüksek’ diye. Bir tane demokrasi var mı senden yüksek enflasyonu olan? Bütün bunların sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan. ‘Faiz sonuç değil, sebeptir’ deyip, bu memleketin canına okuyanlar, yandaş müteahhittin vergi borcunu silip, esnafa hacze gidenler; ‘dünyada da var’ demesin. ‘Biz yapmadık dünyada var’ demesine de vatandaşın karnı toktur. Fakire fukaraya, düşük gelirliye hesap verecekleri yer sandıktır. Bugünden tezi yok, sandık gelip bu iktidardan kurtulmanın zamanıdır. Vatandaşın bu sandık talebini bir kez daha, altını çizerek dile getiriyoruz.
"En büyük anket geliyor Sayın Bahçeli, hep birlikte bakacağız seçim gecesi"
İktidarın küçük ortağı Devlet Bahçeli, dün çıktı; ki bugünlerin en önemli müsebbibi, her türlü hakareti ediyor, dönüyor dolaşıyor, ‘bunların adayı çürük bir Cumhurbaşkanı olacak’ diyor. Sizden çürük olmasınlar. Oy veren seçmeninden utan. Yüzde 18 oy alıp da bugün o seçmenin yüzde 15’ini kaybetmiş olan bir parti, şimdi o seçmenin gönül verdiği ittifakın adaya, şimdiden ‘çürük’ diyor. Olmayan bir şeye hakaret edildiği Devlet Bahçeli tarafından, rekor olarak tarihe geçmiştir. Devlet Bahçeli, ilan edilmemiş adaya küfredecek kadar siyaseti bu seviyeye indirmiştir. Sonra da diyor ki, anketlerde yüzde 4 çıkmış, ‘bu anketleri CHP’de mi yapıyorsunuz’ diyor. En büyük anket geliyor Sayın Bahçeli, hep birlikte bakacağız seçim gecesi.
Sürekli bir tehdit dili sürekli küfür. MHP Genel Başkanı, Millet İttifakı’na hangi hakaretleri etmiş diye çıkarsak, ansiklopedi olur. Türkiye’de yoksullara bu kadar bedel ödetiliyorsa, birinci sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan, baş ortağı müteselsil sorumlusu Devlet Bahçeli’dir.
CHP'li Özel'den Bakan Soylu'ya: Sen bu yalancılığının bedelini ödeyeceksin
Suç işleri bakanımız, faaliyetlerine devam ediyor. Birincisi Sayın Genel Başkan’a ‘SGK Başkanlığı sırasında yaptığı ihanetin bedelini ödetecekmiş.’ Hakim elinde, savcı elinde, polis elinde, bilgi elinde, evrak elinde, arşiv elinde. Bugüne kadar, gerekli her türlü soruşturmayı açıp sayfa sayfa ilan etmez miydin? 200 küsur müfettiş bir kör kuruşluk kusur bulamamışken, ‘SGK’ya ihanet etti, bedelini ödeyecek.’ Ne bedelini ödeyecek? Sen bu yalancılığının bedelini ödeyeceksin. Bu yaptıklarının bütün bedellerini, Süleyman Soylu kanun önünde teker teker verecek, teker teker. Bir şeyi iddia edersin, ettin. Karşı taraf inkar ediyor, yalanlıyorsa; ispat ile mükellefsin. İspat edemezsen yalancısın, iftiracısın.
"Yeni Şafak'tan 'Özür diliyoruz' diye manşet bekliyoruz"
Nerede Alman Büyükelçiliği? Birinci ağızdan bizler bunun yalan olduğunu söyledik. Koyabilir mi bir kanıt? Koyamaz, koysun hadi. Yeni Şafak Gazetesi size ne demeli? İspat edin diyoruz. Bir ispat. At bir yalanı fakirlik konuşulacağına bunlar konuşulsun. Süleyman Soylu söylesin, bunlar da peşine takılsın. Yeni Şafak’tan yarın özür diliyoruz, diye bir manşet bekliyoruz. Rehberiniz Soylu olursa bu duruma düşersiniz.
Cemal Kaşıkçı tepkisi
Bugün Meclis’te OHAL sırasında rejime kasteden Anayasa değişikliği ile kıl payı ile değişen Anayasa ile milletin elinden aldıkları bir yetki var, gensoru yetkisi. Yürütmenin kusuru varsa bu Meclis hesaba çekerdi, gensoru ile. Bugün o yetkiyi fiilen geri getiriyoruz. Olsaydı gensoru, önce gensoruyu verenler adına bir kişi 10 dakika, sonra partiler 20 dakika konuşacaktı. Bugün sanki gensoru yetkimiz varmış gibi, olsaydı hükümete soracağımız soruları, soracağız. Konumuz, Cemal Kaşıkçı cinayeti. Bir muhalif gazeteciyi, kendi büyükelçiliğine başvuran gazeteciyi; kıtır kıtır kesmeye, parçalara ayırmaya, asitle eritmeye, olmadı tandırda yakmaya, parçalarını yanına alıp kebapçıda kebap yemeye, özel uçaklarla ülkelerine dönmeye cesaret etmiş, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında işlenmiş bir cinayete; o günlerde Recep Tayyip Erdoğan çok sert tepki göstermişti. Bu yargılanan kişilerin yargılanmasını Suudi Arabistan teklif etmişti. Şimdi Türkiye’de para yok, darbenin finansörü Birleşik Arap Emirlikleri’ne avuç açmışız, İsrail ile balayı yaşamaya çalışıyor, küçük Filistinli çocuklar öldürülürken cicim aylarında…
Macron ile mik mik yapıyorlar. Mısır… Ne oldu Rabia? Sırf para için. İlkesiz bir siyaset. ‘Para verecekseniz her şey olur.’ Suudi Arabistan dedi ki ‘Cemal Kaşıkçı davasını görme, bana ver, yeşil doların musluklarını açarım sana.’ Bunu duyunca heyecanlandı Dışişleri. Tak dediler önce Kaşıkçı davası. Bekir Bozdağ eliyle açıkça da söylenerek bu cinayet davası, cinayetin sanıklarının ülkesine ülkeye emanet ediliyor. Bu para için hiçbir değeri korumayan iktidar anlayışını konuşacağız. Bu mesele AKP içinde bu işten rahatsız olanların da bir nebze kendi kendilerine duydukları bu rahatsızlığın dışavurumudur, belki onların da bir miktar içleri rahat eder. Korkmayın arkadaşlar. ‘Erdemliler Hareketi’ diye kurulan partinin bu erdemsizliklere savrulmasına itiraz etmek kadar normal bir şey yok. Kimse Türkiye bu hale getirilsin diye bu iktidara geçmişte destek vermedi.
Man Adası'nda ne işiniz var?
Man Adası’nda, Sayın Genel Başkanımız çıktı bir açıklama yaptı. ‘Vergi cennetlerine kaçırılan paralar.’ Man adasında genel başkanımıza dava açtılar. Üç dava. Tam dava görülecekken hakimleri değiştirdiler. Kafalarına göre. O hakimlere ceza verdirdiler. Dediler ki, ‘Man Adası’nda bir yolsuzluğumuz yok. Yargıtay, bu üç davayı da bozdu. Bu Yargıtay, o üç davayı bozdu. Şimdi, bir kez daha gösteriyoruz. Böyle bir şirket vergi cennetlerinde niye kurulur, gemi alır, gemi satar. BUMERZ. Burak, Mustafa, Erdoğan, Ziya. Oğul, kardeş, enişte. Neden vergiden kaçınıyorsunuz? Man Adası’na ne işiniz var? Bu davayı Yargıtay bozmuştur. Sarayın istediği bir ceza verin ki, millet bu rezilliği unutsun; kumpası çökmüştür. Soruyoruz, BUMERZ ne demektir?"
"Bahçeli’nin dün yapmış olduğu çağrı, içine düştükleri çaresizlikten yapmış olduğu çağrıdır"
Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Mahallenin uşaklarını MHP'ye davet ediyorum” çağrısının sorulması üzerine Özgür Özel, “Devlet Bahçeli’nin dün yapmış olduğu çağrı, içine düştükleri çaresizlikten yapmış olduğu çağrıdır. EYT’lileri, 3600 ek gösterge sözü verip yüz üste bırakanlar; kendi partilerinde geçmişte siyaset yapmış olanları, düne kadar ‘İP’ diye nitelendirdiklerini bugün gelin mahallenin uşağınız diye, gelin destek verin diyorlarsa; siyaseten düştükleri çaresizliğe çare arıyorlar. Hangi çağrıyı yaparlarsa yapsınlar esas vatandaş sandığa çağrı yapıyor. Eğer Bahçeli’nin, MHP’nin kendisine güveni varsa, bu kadar sıkıntı varken vatandaşın önüne sandığı getirsin bakalım. Vatandaşın çağrısı budur. Düne kadar küfrettiklerine bugün methiyeler düzenlerin çabaları beyhudedir” yanıtı verdi.
Parti yönetiminde değişiklik olacağı iddialarına Özgür Özel, “Bende bu yönde bilgi yok. Bu yönde bir gelişme olursa, bu açıklamayı Genel Kurul’da değil Genel Merkez’den yaparız. Bilmiyorum. Ama Türkiye’nin yönetiminde bir değişiklik için seçime kadar bekleyeceğiz sadece” yanıtını verdi. (ANKA)