CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, sosyal medya hesabından TMO’nun, "ithalatçı bir tarım kuruluşu haline geldiğini" belirterek, "Şimdi size tarımda yaratılan ihanet şebekesini tek tek anlatacağım" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) ilişkin yaptığı paylaşımlarda, şunları yazdı:
"1) Çocuklar okuldan aç dönüyorsa, toplumda ciddi bir kaliteli beslenme sorunu varsa, bilin ki AKP’nin bilinçli politikası sonucudur.
Şimdi size tarımda yaratılan ihanet şebekesini tek tek anlatacağım.
2) Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) isimli kamu kurumuna bakıyoruz. TMO’nun amacı, “Yurtta hububat fiyatlarının üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici halk aleyhine anormal derecede yükselmesini önlemek” olarak tanımlanmış.
3) Gelinen noktada TMO gerek tüketici, gerekse üretici açısından kanunda tanımlanmış amacını yapmıyor. Üstelik kanuna aykırı uygulamalara imza atıyor. 2019’da yabancı çiftçilere ödenen para 4 milyar 453 milyon TL, 2020’de 8 milyar 750 milyon TL oldu.
4) Sayıştay raporlarında, yurt içinde yapılan TMO alımlarının 2019’da 5.7 milyar TL olduğunu görüyoruz. Ancak bu rakam 2020’de 1.9 milyar TL’ye geriledi. TMO hububat alım kaynağının %81,5’ini 2020’de yabancı çiftçiye aktardı.
5) TMO’nun ithalatçı bir tarım kuruluşu haline geldiğini bu rakamlar net bir şekilde ortaya koyuyor.
Şunu unutmayın, AKP bir kurumu dönüştürüyorsa, orada mutlaka rant çeteleri vardır. TMO yurt dışı alımları nasıl yapıyor? Buraya dikkat!
6) TMO kimleri aracı olarak kullanıyor? İthalatçıların TMO ve AKP yönetimi ile olan ilişkileri nelerdir? Bunlar çok gizli zannediliyor ancak ilk seçim sonrası iktidarı devraldığımızda hepsinin dökümünü paylaşacağız.
7) TMO, 2020’de 8.7 milyar TL’lik ithalat yaptı. Bunun kaçta kaçı ithalatçılara kâr olarak gitti? Milyonlarca çiftçi borç batağındayken bir ofis ve birkaç masa sahibi ithalatçılara nasıl yüz milyonlarca lira kaynak aktardınız? Hepsinin hesabı sorulacak.
8) TMO üzerinden vurgun sadece ithalatla da sınırlı değil. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) üzerinden AKP’nin oynadığı klasik oyunlar burada da karşımıza çıkıyor.
Denetimden kaçırmak için şirket içi şirket kuruluyor.
9) Matruşka modeli dediğimiz bu yöntem ile kaynak aktarımı daha kolay yapılıyor. Kaybeden ise elbette yine kamu oluyor.
2010 yılında TMO ve TOBB, ortak lisanslı depoculuk şirketi kuruyorlar. TMO 51 milyon TL, TOBB 34 milyon TL sermaye koyuyor.
10) Şirketin diğer ortakları Ticaret Borsaları 15.9 milyon TL, UMAT AŞ 510 bin TL, Gümrük ve Turizm İşl. AŞ de 510 bin TL sermaye koydu.
Bu şirket 2020’de 11 milyon TL’den fazla zarar etti.
Ödeme garantili bir işten bu kadar zarar ediliyorsa, orası arpalıktır!
11) Lisanslı depoculuk dediğimiz iş türü, bir nevi Yap-İşlet-Devret modelidir. Hastane, havaalanı, otoyollar gibi garantili ödemeleri vardır. Ama TMO garanti parasını ödediği işte çok kolay bir şekilde milyonlarca lira zarar edebiliyor.
12) Türkiye Ürün İhtisas Borsası AŞ kuruldu ve 2018 yılında TMO buraya 7.5 milyon TL sermaye (%15 pay) ile ortak oldu.
Üretici yüksek maliyetler altında perişan olmuşken, bakıyorsunuz TMO sürekli kaynakları ile bazı şirketlere ortak oluyor.
13) TMO’nun 2019 bilanço tablolarında 150 milyon TL’lik menkul kıymetin olduğu yazıyor. Ancak 2020’ye geldiğimizde bu rakam “sıfır”a inmiş durumda. Nereye gittiği, ne maksatla kullanıldığını bilmiyoruz!
14) TMO’nun stok varlıklarının da 2019’da 7 milyar TL’den 2020’de 6.4 milyar TL’ye düştüğünü görüyoruz. O kadar ithalata rağmen bu stoklar neden azalıyor? O da belli değil...
Boşuna demiyoruz “TMO, AKP’nin arpalığı oldu” diye.
Bitmedi...
15) Lisanslı depolarda bulunan ürünleri temsilen çıkarılan elektronik belgeye Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) deniliyor. Tüm ürün bilgileri bu sistemde yer alıyor. Depo sahipleri ELÜS dışına çıkarak, çeşitli vurgunlar peşine giriyor.
16) Depolardan ürünler mazeretsiz geciktiriliyor. Kendi araçları veya nakliye firmalarıyla taşımak istiyorlar.
Buraya dikkat: “ELÜS’te yer alan kaliteden daha düşük kalitede ve haşereli ürün teslim edildiği” tespiti yapılıyor.
17) TMO, lisanslı depolardan kaynaklanan bu şikayetleri 2020 yılında Ticaret Bakanlığı’na bildiriyor. Ancak atılan bir adım yok. Kanunen bu depoların lisanslarının hemen iptal edilmesi gerekiyor.
Yani lisanslı depolarda kontrol yok, vurgun var!
18) Lisanslı depoculuk, ülkenin hububat varlığını koruma ve geliştirmeye yönelik çalışacağına, bir servet transferi mekanizması haline gelmiştir. Garantili köprü, havaalanları gibi ülkenin varlıkları Hazine üzerinden sömürülüyor.
Skandallar bitmedi...
19) TMO’nun KKTC’den uzun yıllardır tahsil edilemeyen bir alacağı var. Toplam 89,6 milyon TL’lik bu alacak olağandışı gider ve zarar olarak kaydedildi. Bu, neyin alacağıdır? Neden tahsil edilmiyor? Aracı firmalar korunmak mı isteniyor?
20) AKP küresel bir projedir. Türkiye’nin ithalata bağımlı olmasını isteyenler uzun yıllar boyunca AKP’yi destekleyerek ülkemizi küresel sermaye için büyük bir pazar haline getirmiştir. Özelleştirmeler, ithalatı destekleyen politikalar bunun sonucudur.
21) Kayıtlı çiftçi sayımız son 5 yılda yaklaşık %29, son 10 yılda ise %55 civarında azaldı. Tarım alanları ise son 10 yılda %5, son 19 yılda ise %12 geriledi.
AKP, gıda güvenliğine karşı büyük bir tehdittir. Erken seçim zaruri bir hal almıştır."