CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İçişleri Bakanlığı’nın Kadın Destek Uygulamasını (KADES) kaynak göstererek kadın cinayetlerinin yüzde 27 azaldığını açıklamasına karşı “KADES’i yarım milyondan fazla kadının bu uygulamayı indirdiği bir ortamda, kadın cinayetlerinin azaldığına kim inanır? Akıllı telefonu olmayan, hiçbir olanağa erişemeyen kadın ve çocukları nereye koyacağız” diye sordu. Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılıp toplum için zararlı olduğunu savunanların olduğu bir ortamda, kadına yönelik şiddet azalmaz” dedi.
İçişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklama ile 2020 yılının ilk 10 aylık döneminde kadın cinayetlerinin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 oranında düştüğünü açıkladı. Açıklamada; KADES kaynak gösterilerek, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik yürütülen çalışmaların sonuç verdiğine dikkat çekildi
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “KADES’i yarım milyondan fazla kadının bu uygulamayı indirdiği bir ortamda, kadın cinayetlerinin azaldığına kim inanır? Akıllı telefonu olmayan, her hareketi kontrol altında tutulan, şiddet, tehdit ve yoksulluk nedeniyle hele de pandemi koşullarında saldırgan ile aynı yerde yaşamak zorunda kalan ve hiçbir olanağa erişemeyen kadın ve çocukları nereye koyacağız” diye sordu.
Devlet tarafından beslenme, barınma, güvenli bir yaşam alanı ve istihdam olanakları sunulmadığı sürece hiçbir kadın ve çocuğun şiddetten korunamayacağını belirten Nazlıka, “Koruma kararlarına rağmen sokak ortasında öldürülen, yemeğin tuzu az olduğu için dayak yiyen kadınların olduğu, ailesinden öç almak için çocukların öldürüldüğü bir ortamda, şiddetle top yekûn mücadele etmek gerekir. Şiddet uygulayan erkeklerin her gün ‘iyi hal’ ve ‘tahrik’ indirimleri ile sırtının sıvazlandığı bir adalet anlayışı içinde, ihbar hatları ile teselli olunamaz” dedi.
Daha bu yılın ilk 10 ayında erkeklerin en az 229 kadını öldürdüğüne, sadece ekim ayında 80 kadına şiddet uygulandığına ve 25 çocuğun istismar edildiğine dikkati çeken Nazlıaka, “Bunlar sadece basına yansıyan ve kadın örgütlerinin ulaşabildiği veriler. Ya kırılan kollarımızın içinde kalan yenler? Ya toplumsal cinsiyet rolleri ile kadınlara ve çocuklara öğretilen suskunluk ve çaresizlik? Şiddet çığ gibi büyürken, sadece buzdağının görünen kısmından bahsediliyor” dedi.
Nazlıaka, şunları kaydetti:
“KADES uygulaması olumlu bir adım olabilir ama bunu kadın cinayetlerinin ve şiddetin arttığı bir dönemde, azalıyor gibi bir algı oluşturmak için kullanmak kabul edilemez. Şunun tekrar altını çizelim: Şiddet, eşitsizlikten beslenir. Kadın üniversitelerinin kurulmaya, baroların parçalanmaya, ‘biat et rahat et’ mantığının yayılmaya çalışıldığı bir ülkede eşitlikten söz edilemez. İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açılıp toplum için zararlı olduğunu savunanların olduğu bir ortamda, kadına yönelik şiddet azalmaz. Ne zaman haklar güvence altına alınır, yasalar uygulanır, toplumun bir arada ve eşit koşullarda yaşayacağı politikalar hayata geçirilir, işte o zaman şiddetle samimi mücadeleden bahsedilebilir.” (ANKA)