Gündem

'Durumu iyi olmayana 'haydi doğru nöbete' diyorlar, bedelli askerlikten yoksullar da yararlanmalı'

'Kadınlara baskı uygulamaya çalışıyorlar, diyorlar ki kadın erkek eşit değildir. Neden eşit değildir kadın ve erkek, onu da Allah yarattı, bunu da Allah yarattı'

02 Aralık 2014 15:40

Türkiye'nin eğitime ayırdığı bütçeyi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a  seslenerek, "Dünyanın en verimli yatırımı eğitime yapılan yatırımdır. Çünkü eğitime yaptığınız her yatırımın karşılığını misliyle alıyorsunuz. Sen kendine saray yapacağına otur da adam gibi eğitime para ayır. Para ayırmıyoruz eğitime" dedi.

CHP lideri, "Onların derdi atama bekleyen öğretmenler değil. Benim derdim Ermenek’te lastik ayakkabı giyen Recep Amca. Recep Amca ne zaman kundura giyecek benim derdim o" dedi.

Bedelli askerliği de değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bedelli getirdiler. Zenginin çocuğu sıyıracak, garibanın oğlu gidecek. Durumu iyi olan askere gitmeyecek, iyi olmayanlar nöbete. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bedelliyse bedeli alırsın ama aynı şartlardan yoksulun çocuğu da yararlanmalı, bedel ödemeden" diye konuştu.

Eğitim Bir Sen diye öğretmeni satan, memuru satan bir sendika var. Enflasyonun farkını bile istemediler.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Kadınlara baskı uygulamaya çalışıyorlar, diyorlar ki kadın erkek eşit değildir. Neden eşit değildir kadın ve erkek, onu da Allah yarattı, bunu da Allah yarattı.

Somalı işçilere diyorlar ki, ya aç kalacaksınız, "öleceksiniz ya da yer altına ineceksiniz, orada öleceksiniz." Başka bir seçenek yok. Biz şunu vaad ediyoruz, bütün yer altında çalışan işçilere, seni insan gibi yaşayacağın koşulları sağlamak CHP'nin boynunun borcudur.

Davutoğlu'na yine sesleniyorum. Kendini başbakan olarak görüyorsan, madencilikle ilgili teklifimizi gündeme getirelim, işçilerimizin önü ve yolu açık olsun.

Hepimiz her an engelli konumuna gelebiliriz. O neden engellilerinin içinde bulunduğu koşulları çok iyi bilmemiz ve değerlendirmemiz gerekiyor. Onların sorunlarını çözmek hepimizimin görevidir. İnsan olarak bakacağız onlara. Trafik ışığında karşıdan karşıya geçerken, tuvalete giderken, sinemaya giderken, parka giderken, siyasi düşüncelerini açıklarken onun da bu ülkenin bir yurttaşı olduğunu asla unutmamamız gerekiyor.

Bizim inancımızda ayrılık, gayrılık yok. Siyaset anlayışımızda da yok. Beraber olacağız, bu güzel ülkede huzur içinde yaşayacağız. Ana hedefimiz bu.

Geliyorum başka bir konuya. Beraber, huzur içinde yaşayacağız. Anneler çocuklarını okula güleryüzle gönderecekler, öğretmenler çocukları daha güzel eğitecekler. Böyle bir Türkiye'yi elbette kadınlar yaratacak ama böyle bir ülkenin asıl mimarları öğretmenlerdir.

Geçen hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü'ydü. Hep beraber çokl güzel laflar ettik. Ben şimdi öğretmen dünyasına daha yakından bakmak istiyorum.

Eğer bir ülke gelişmek, büyümek istiyorsa, itibar sahibi olmak istiyorsa bunun yolu eğitimden geçiyor. Eğer eğitim, sağlıklıysa, tutarlıysa, çocuklarımız iyi yetişiyorsa, aklın özgürleşmesini sağlıyorsa, merak duygusunu besliyorsa emin olun o ülkenin sırtı asla yere gelmez.

Bir toplum zincirlerini kıracaksa, çağdaş uygarlığa ulaşacaksa, yolu eğitimden geçiyor. Katma değer üreteceksek, bilimi geliştireceksek, elin oğlu Mars'a giderken biz niye gitmiyoruz diye soracaksak bunun yolu eğitimden geçiyor.

Dünyanın en verimli yatırımı eğitime yapılan yatırımdır. Çünkü eğitime yaptığınız her yatırımın karşılığını misliyle alıyorsunuz. 

Sen kendine saray yapacağına otur da adam gibi eğitime para ayır. Para ayırmıyoruz eğitime. 

 Öğretmenlerimiz borçlu. Öğretmen zor bela geçiniyor hatta geçinemiyor. O zaman çocuğa nasıl ders verecek? CHP iktidarında hiçbir öğrencinin kredi kartı borcu olmayacak. Hiçbir öğretmenin esnafa borcu olmayacak. Öğretmenin hak ettiği maaşı vermek benim görevim. 2002’de bir öğretmen aylığıyla 24 çeyrek altın alabiliyordu. Şimdi ancak 14 çeyrek altın alıyor. Eğer bu tablo öğretmen kardeşime yetiyorsa yeri belli gidecek AKP’ye oy verecek, hatta Saray’da da oy verebilir. 

Eğer borç içindeyim diyorsam yönünü çevireceksin, CHP’yi göreceksin. OECD ortalaması öğretmen aylıkları 37 bin 603 dolar. Türkiye ortalaması 13 bin 360 dolar. Brüt bu rakamlar. Senin hukukunu koruyan bir parti var. Senin karnının doyması lazım.

Eğitim Bir Sen diye bir kurum var. Seni satan sendikadır bu öğretmen kardeşim. Enflasyon farkını sözleşmeye koydurmadılar. Bugün memurların, öğretmenlerin büyük kaybı yok. Sizin haklarınızı korumayan sendikalara itibar etmeyin. Onlar iktidarla kol kola. Sen esnafın önünden zor geçiyorsun, onlar saraylarda. 

Bir de ücretli öğretmenlik denen bir garabet var. 800 lira veriyor. Bir de atanamayan öğretmenler var. Devlet böyle bir şey yapar mı? Atama bekleyen öğretmenler, sayınız İzlanda’yı geçti. 4 yıl içinde atama bekleyen öğretmen kavramı olmayacak. 4 yıl için yetki istiyorum. 36 öğretmen ataması yapılmadığı için intihar etti. Yazık değil mi? İskenderun’da gittiğimde yaşlı bir adam yanıma geldi, çocuk gibi ağlayarak ’10 yıldır oğlum atama bekliyor, ne zaman yapılacak?’ diye sordu. Onların çocuklarının yatak odalarında boy boy kasalar var. İş peşinde değiller. O kasaların içinde paralar var. Onların derdi atama bekleyen öğretmenler değil. Benim derdim Ermenek’te lastik ayakkabı giyen Recep Amca. Recep Amca ne zaman kundura giyecek benim derdim o. 

MEB merkez ve taşra teşkilatında yöneticiler 3 yıl içinde 2 kez görevden alındılar. Kanun çıkarıp aldılar. Öğretmenleri hallaç pamuğu gibi attılar. Oysa öğretmen geldiğinde herkesin ayağa kalkması gerekir. Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum diyor bir İslam bilgini, Hz. Ali.

Yönetici atama yönetmeliği çıkardılar. 4 yılını dolduran 76 bin öğretmeni görevlerinden aldılar. Yeni puanlama yapacağız dediler. Neye göre olduğu da belli değil.

Eğitim sistemini 13 kez değiştirdiler. Yap boz tahtası. Çocuklarımız denek oldu, yazıktır günahtır

4+4+4 için 5 AKP’li vekil kanun teklifi verdi. Hiçbirisi eğitimci değil. Kavga dövüş Parlamento’dan çıkardılar kanunu. Türkiye geriye gidiyor. Bilimsel yayınlarda Türkiye İran’dan geride.

Okuma becerisi açısından Slovakya’dan sonra sondan ikinciyiz.

Güney Kore’den önce otomobil üreten bir ülkeyiz. Güney Kore bugün bizi de geçti. Gençlerin seviye problemi çözmede oranı Güney Kore’de yüzde 28, bizde bu oran yüzde 2.2.

 

Milli Eğitim Bakanı korkuluk gibi

 

TÜRGEV’in başında Bilal oğlan var. Bilal oğlan ne yapıyor? Gidiyor, MEB’in süt düzey bürokratlarını toplayıp onlara Milli Eğitim politikasının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Milli Eğitim Bakanı da korkuluk gibi koltuğunda oturup Milli Eğitim Bakanlığı yaptığını sanıyor. Sen bunlara nasıl izin verirsin.

Durumu iyi olanların çocukları özel okulda okuyor. Benim derdim Ayşe teyzenin oğlu nasıl okuyacak?

Ben siyasete girmeden önce bana sordular bir gün yetkili bir makamda olursanız gözü kapalı en çok parayı nereye verirsiniz diye. Ben de ‘öğretmenler’ demiştim

 

Bedelliden yoksulun çocuğu da yararlanmalı

 

Bedelli getirdiler. Zenginin çocuğu sıyıracak, garibanın oğlu gidecek. Durumu iyi olan askere gitmeyecek, iyi olmayanlar nöbete. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bedelliyse bedeli alırsın ama aynı şartlardan yoksulun çocuğu da yararlanmalı, bedel ödemeden.

 

Yüzde 10 seçim barajı

 

Yüzde 10 seçim barajının kalkması gerektiğine inanıyoruz. Temsilde adalet olmalı. Yüzde 1 oy alan bir partinin bile en azından bir vekili Meclis’te olmalı. Yüzde 3, yüzde 5 iki kanun teklifi verdik. Hadi buyrun bakalım kim samimi kim değil. Yüzde 10 barajı 12 Eylül darbecilerinin getirdiği kanundan geliyor. Darbeye karşıysan darbe hukukunun arkasına saklanmaman lazım.

AYM acaba iptal kararı verir mi diye korkuyorlar. Niye paniğe kapılıyorsunuz. Davutoğlu bugün AYM’ye şöyle yapın diye öneri götürüyor. Anayasada hiçbir mevki yargıya talimat veremez diyor ama adamın haberi yok ki.

 

Sana yakışır mı dedikodu yapmak

 

Davutoğlu, dedikodulardan yola çıkarak parti ile ilgili yorum yapıyor. Sana yakışır mı dedikodu yapmak.  Kapalı bölümdeki konuşmalardan yola çıkarak bizi eleştirmeye kalkıyor. Sen akademisyen misin dedikoducu mu? Akademisyensen dedikodulardan beslenmeyeceksin. Açacaksın telefon oldu mu olmadı diyeceksin. Biz senin gibi değiliz. Cevabını veririz.