CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, İş Bankası hisseleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Salıcı, "İş Bankası’na yönelik yapılan bu saldırılar, İş Bankası’nı Türkiye’nin en büyük bankaları sıralamasında gerilere doğru çekiyor. İktidar, Türkiye'nin ekonomisini daha derin bir krize sokacak bir çabanın içine girmiş durumda" dedi.
2018 yılında CHP'nin ekonomik krize ilişkin olarak sunduğu 13 maddelik öneri listesinin iktidar tarafından kaale alınmadığını söyleyerek, "İçinde bulunduğumuz noktada ekonomik kriz tam bir buhrana dönüştü. Öyle bir buhran ki artık yaşamın kutsallığını en iyi bilen insanımız kendi hayatına kıyar oldu. Bugün itibariyle yazar kasayı hatırlatan halkımız kendini valilik önünde yapmaya çalışan, siyanürle intihar eden yurttaşlarımızı göremez hale geldi; Türkiye'nin içinde bulunduğu medya düzeni de dahil olarak" diye konuştu. 2018 yılından bu yana ekonomik yetersizlik sebebiyle intihar girişiminde bulunan vatandaşların tümünü tek tek hatırlatan Salıcı, "Ülkemiz neden bu hale geliyor? Hükûmet Cumhuriyet tarihinin tek seferde en büyük borçlanmasını gerçekleştirdiği için övünmekle meşgul" ifadelerini kullandı.
Oğuz Kaan Salıcı'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye yüksek faizle borçlanmak zorunda kalıyor ve hükûmetimiz de bunu başarı olarak anlatmaya çalışıyor."
"Tank Palet Fabrikası’nı 50 milyon dolar bulamadığımız için sattık diyen faizci iktidar, bir günde yabancılara 48 milyon dolar faiz ödüyor. Milletin 'kefen parası' ihtiyat akçesi hazineye aktarıldı."
"Dönemin il başkanı olarak ben de Gezi'deydim"
Gezi davası görülmeye devam ediliyor. Yarın duruşması var. Dava bir siyasi dava. Genel Başkan Yardımcılarımız, partili arkadaşlarımız dava salonunda bulunacaklar. Barışçıl, tüm toplumun katıldığı bir hak arama süreciydi Gezi protestoları. Ben de oradaydım, düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye. Ben de Gezi'deydim, kimse ne giyeceğime, kaç çocuk doğuracağıma karışmasın diye. Ben de oradaydım, yaşadığım şehir beton yığınına dönmesin diye. Ben de Gezi'deydim barış içinde yaşayabilmek için. Dönemin il başkanı olarak ben de Gezi'deydim. Gezi davasında arkadaşlarımız bulunacaklar ve olabildiğinde Gezi davasının siyasi münazaraların dışında, hukuken gereken sonuç için kendi desteklerini ifade edecekler.
"MİT'in FETÖ raporlarının tamamı görmezden, duymazdan gelindi"
"(Hilmi Özkök’ün açıklamaları) Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 2004 yılında bir MGK kararı var. 1990’lardan itibaren yazılmış olan MİT raporları var. Bizim arkadaşlarımızın dile getirdiği görüşler var. 'Devlet içinde bir örgütlenme var' şeklinde raporlar var. Bunların tamamı görmezden, duymazdan gelindi. Eğer 2004 MGK kararını ve bu karardan sonra yapılanlara baktığınızda Ömer Dinçer'in bu konudaki ilgili bölüme baktığınızda, aslında o kararın bakanlıklara dağıtılmadığını göreceksiniz."
TIKLAYIN - Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök: Suç sayılmadığı için Fethullahçıları atmadık
"Kuş uçsa Tayyip Erdoğan’ın bilgisinde oluyor"
"(İlker Başbuğ hakkındaki 'darbe' söylemleri) Darbe söylemini son günlerde kaleme alanlar kimler? AK Partili köşe yazarı. Bunları neden yazıyorsunuz, bunlarla ilgili bildiğiniz bir şey mi var diye çağırıp sorsunlar. Kuş uçsa Tayyip Erdoğan’ın bilgisinde oluyor. Buyursunlar onlara sorsunlar."
TIKLAYIN - İlker Başbuğ’un avukatlarından ‘hayali darbe senaryoları’ açıklaması
CHP'nin İş Bankası hisselerine ilişkin açıklama
"(CHP’nin İş Bankası hisseleri) Bu konu gündeme ara ara getiriliyor. CHP’nin İş Bankası hisselerinden dolayı elde etmiş olduğu bir kuruş gelir yok. CHP’nin görev verdiği kişiler Atatürk’ün vasiyetini temsil etmek üzere orada bulunuyorlar. Bu daha önce de böyleydi, bugün de böyle. Ama biliyorsunuz bankalar itibarlarına göre ayakta kalırlar. İş Bankası’na yönelik yapılan bu saldırılar, İş Bankası’nı Türkiye’nin en büyük bankaları sıralamasında gerilere doğru çekiyor. Bu üç yıl içindeki İş Bankası'nın sıralamasına bakarsanız taban kaybı görürsünüz. Böyle bir buhran döneminde sırf tartışma yaratmak için Türkiye’nin ekonomisini daha derin bir krize sokacak bir çabanın içine girmiş oluyor iktidar. Biz kendilerini bu konuda uyarıyoruz. Bizim insanımız açlıktan kendini yakıyor, böyle bir ortamda Türkiye'yi ekonomik sıkıntılara sokacak bu tür adımlardan uzak durulması gerekir. Atatürk’e karşı düşmanlığı tescilli olanlar bu süreci germeye devam edecek, biz Atatürk’ün vasiyetinin takipçisi olacağız."
"(İmamoğlu'nun Erdoğan'a, 'Kabinenizde İmamoğlu'na FETÖ iftirası at diyen oldu mu?' sorusuna ilişkin açıklama) Bu konu MYK'da gündeme gelmedi. Söz knousu olan bu tartışmaların odağında olduğu söylenen Erkan Karaarslan'ın vermiş olduğu ifadeden bir paragraf okuyayım. Orada iddiaların nereye kadar ulaştığını hep beraber görelim. 14.03.2019'da, 'Avukat görüşü adı altında beni cezaevinde görüşe çıkardılar. Bu görüşmeye çıkartmadan önce psikologa götürdüler, bir baskı olup olmadığını sordular. Bir baskı olmadığına dair beyanda bulundum. Görüş girdiğimde cezaevine girmesi mümkün olmayan, Aydın ilinde gazetecilik yapan Serkan Seyhan isimli gazeteciyi gördüm. Bu kişi avukat değildir. Kendisinin bana karşı yaptığı görüşmede başta Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu hakkında CHP'li belediye başkanları hakkında beyandab bulunmam halinde o gün tahliye olacağımı, bu duruşmaya dair başka duruşmalarda tahliye olacağımı, aksi takdirde hüküm giyeceğimi bana ifade etmiştir. Bu görüşmenin ardından yargılanmamın belediye başkanlarıyla ilgisi olmadığını söylemiştir. Kendisine faks göndereceğimi belirttim. 15.03.2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcısı beni odasına davet etti. Çektiğim faksın devlet kurumlarından mümkün olmadığını, istediğim kişiyle beni görüştürebileceğini söyledi. Tutanaklara isminin geçmesini istemediğim bakanlar bana ve aileme ulaşarak belediye başkanları aleyhinde ifadede bulunmamı istediler. Tahliyemin de bu beyanlarla ilgili olacağını söylediler. Bu süreç devam etmiştir. 18-19-20-27 Mart tarihlerinde talebim olmaksızın gelenler olmuştur. Bununla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundum.' Seni avukat görüşüne çıkaracağız dedikleri halde karşısına bir gazeteci çıkaranlar kimler? Bu tek merkezden yönetilen bir operasyon mu? CHP'li Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu nasıl bir oyuna alınmaya çalışılıyor?"
"(İyi Parti'deki CHP'nin HDP ile ortaklığı gerekçe gösterilerek yapılan istifa) Bizim yorumda bulunmamız iyi partili yöneticilere karşı saygısızlık olur. benzer bir durum gözaltına alındığı ifade edilen HDP'li için de geçerli. Ortada terörle ilgili bir bağlantı varsa bu ülkenin askeri, polisi var. Başka bir siyasi partinin iç meselesiyle ilgili yorum yapmak doğru görünmüyor."
"(İdlib yorumu) Türkiye dış politikada uzun zamandan beri savruluyor. Biz bir hafta Amerika ile yakın temastayız, başka bir hafta Rusya ile yakın temasta oluyoruz. Pinpon topu gibi savrulan, Türkiye'nin tarihine yakışmayan bir dış siyaset sergileniyor. Genel Başkanımız İdlib için 5 maddelik bir öneri sundu. Söylemiş olduğumuz çözüm önerileri iktidar tarafından dikkate alınırsa herkesin çıkarına olur. Ama biz kendi bildiğimiz anlayışla gideriz denilirse Türkiye sıkıntı yaşamaya devam edecek."