Dünya

Cezayir'de Buteflika sonrası tartışılıyor

Cezayir'de geçen yıl devlet başkanlığına yeniden seçilen Abdülaziz Buteflika sağlık sorunları yaşıyor. Uzun süredir kamuoyu karşısına çıkmayan Buteflika'nın durumu Batılı gözlemciler tarafından da kaygıyla izleniyor.

24 Aralık 2015 19:00


Cezayir'de muhalefet bir süredir Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika'nın sağlık sorunları nedeniyle görevden alınmasını talep ediyor. Muhalefet, anayasanın 88'inci maddesine işaret ediyor.

'Ülkeyi yönetebilecek durumda mı?'

2014'te yeniden devlet başkanlığına seçilen Buteflika, kısmi felç geçirdikten sonra kamuoyunun karşısına çıkmaz oldu. 78 yaşındaki Buteflika'nın sağlık durumundan ötürü kaygılanan 19 önde gelen Cezayirli, yayınladıkları bir açık mektupla devlet başkanı ile görüşme taleplerini dile getirdiler. İmzacılardan biri, "Ülkeyi yönetip yönetemeyecek durumda olup olmadığını görmek istiyoruz" açıklamasında bulundu.
Buteflika sonrası için senaryolar

Cezayir'i Buteflika sonrası nelerin beklediğine dair muhtelif senaryolar üzerinde duruluyor. Bunlar arasında Buteflika'ya yakın isimlerin yeni yönetimi belirleme ihtimali anılıyor. Devlet başkanının kardeşi ve danışmanı Said Buteflika, bu kapsamda adı dile getirilenler arasında bulunuyor. Devlet başkanlığı sarayında Said Buteflika'nın sözünün geçtiği ileri sürülüyor. Başbakan Abdülmalik Sellal, Buteflika'nın yerini alabilecek bir başka isim olarak görülüyor. Buteflika'nın son seçim kampanyası Abdülmalik Sellal tarafından yürütülmüştü. Muhalefet lideri Ali Benflis'in de devlet başkanlığına aday olması bekleniyor.

Ülkesini yeniden birleştirdi

Buteflika'nın bu adaylardan herhangi birini tercih ettiğine dair şimdiye kadar herhangi bir açıklaması olmadı. Buteflika, yaklaşık 150 bin kişinin canına mal olan iç savaşın ardından 15 yıldır süren bir "barış ve uzlaşma siyasetini" hayata geçirerek ülkesini yeniden birleştirmeyi başarmıştı.

Ekonomik kriz halkın huzursuzluğunu artırıyor. Kötü ekonomik şartlarda düşük ham petrol fiyatları da etkili oluyor.

Gözlemciler, en kötü senaryoyu ise 1990'lı yıllara dönüş olarak değerlendiriyor. Böyle bir senaryonun gerçek olması halinde Avrupa da bundan olumsuz etkilenecek, Arap dünyasında göreceli istikrarıyla bilinen az sayıdaki partnerlerinden birini yitirecek.