Gündem

Cezaevindeki Eren Erdem'den Mesut Özil'e mektup: Alman ırkçı kötü, İslamcı ırkçı iyi olmaz

"Irkçılık bazen bir Alman'da, bazen badem bıyıklı bir Cumhurbaşkanı'nda tecelli eder"

26 Temmuz 2018 17:21

T24 Haber Merkezi

Eski CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, tutuklu bulunduğu cezaevinden ırkçılık tartışmalarının ardından Alman Milli Takımı'nı bırakan Mesut Özil'e mektup yazdı. Erdem, mektubunda, "Onurlu bir davranış ortaya koydun ve ırkçılığın maskesini düşürdün, Erdoğan’ın yaptıkları da en az bu kadar ağır bir ırkçılıktır ve bununla da mücadele edilmelidir"  ifadesini kullandı.

Haziran ayında "silahlı terör örgütüne yardım", "gizli tanığı deşifre etmek", "soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek" iddialarıyla tutuklanan Erdem, 'faşizmle hep beraber mücadele etmeliyiz' derken, "Irkçılık bazen bir Alman’da, bazen badem bıyıklı bir Cumhurbaşkanı’nda tecelli eder, Alman ırkçı kötü, İslamcı ırkçı iyi olmaz" dedi.

"Her kimliğin eşit, özgür olduğu bir gelecek mümkün"

Eren Erdem'in yazdığı mektup şöyle:

"Sevgili Mesut Özil,

Kutlarım. Onurlu bir davranış ortaya koydun ve ırkçılığın maskesini düşürdün. Evet, Almanya’da Türk ya da herhangi bir kimlikten göçmen olmak, Türkiye’de Alevi, Kürt, Zaza, Ermeni, gayrimüslim olmak insanın doğal bir “utanç” duymasını amaçlayan faşist uygulamalar yatıyor. Irkçılık her egemen unsurun doğasında var. Bir İslamcı için nefret duyulan kimlikler var. Bir Alman için de var.

Oysa her kimliğin eşit, özgür olduğu bir gelecek mümkün. İnsanları sevmek gerçek doğamızdır. Bizi nefretle tanıştıran bu yapay, sahte ve kimlikçi düzenler tarafından maruz bırakıldık yaşadıklarımızla.

Mesela Türkiye’de iki faşist birbiriyle kavga ederken, birbirlerine ‘Ermeni dölü’ derler. Bu ülkeye bağlı bir Ermeni bunu duyup isyan ederse, ona da ‘terörist’ derler. Kürtler ‘kart-kurt’, Aleviler ‘mum söndü-abdestsiz’ ilan edildi. Gel Anadolu’yu dolaş, hal bu algılar devam eder. Bir Kürt ya da Alevi buna itiraz ederse ona da ‘terörist’ derler. Hatta ‘Fetöcü’ bile diyebilirler.

Irkçılık ve nefretle mücadele uzun soluklu ideolojik ve politik bir harekettir. Sembolik eylemler bir kararlılıkla politize olmadıkça sonuç getirmez. Irkçılığa karşı mücadele küresel ölçekte örgütlenmelidir. Alman ırkçı kötü, İslamcı ırkçı iyi olmaz. Her ikisi de kahrolası federaller kadar kötüdür :)

"İktidarın dışladığı bir kimliktensen, suçsuz da olsan cezaevinde çürürsün"

İkiyüzlü Alman politikacıların sana Erdoğan ile resim çektirmen ve Müslüman olman nedeniyle bu muameleyi yapması, mücadele edilmesi gereken bir durumdur.

Ancak, birlikte resim verdiğin Erdoğan’ın Alevi ibadethanelerine ‘cümbüş evi’ demesi de en az bu kadar ağır bir ırkçılıktır ve bununla da mücadele edilmelidir. Eğer Alman faşistlerle mücadele edip bunu görmez ya da Erdoğan ile mücadele ederken Alman faşistleri görmezsek bu bizi tutarsızlaştırır.

Mesela ben. Hiçbir delil olmaksızın Fetö’ye yardım iddiasıyla tutuklandım. Türkiye’de eğer iktidar ile aynı kimlikteysen ‘Fetöcü’ olsan bile serbest kalırsın. Örneklere bak ve düşün. Darbeciler serbest bırakıldı. Bu faşizmin kimliksel dayanışmasıdır. ‘Neticede bendendir’ düşüncesidir. Ama iktidarın dışladığı bir kimliktensen, suçsuz da olsan cezaevinde çürürsün.

"Benim faşistim senin faşistini döver paradoksu"

Türkiye’de, Atatürkçü, sosyalist, özgürlükçü, Alevi, Kürt, Zaza, gayrimüslim, ateist, seküler milliyetçi vs. olman, senin yaşadığından daha ağır şeyler yaşamana vesile olur. Bir Dersimli Emniyet Müdürü gördün mü hiç? Ya da CHP ve HDP’ye oy veren 20 milyona yakın insanın terörist ilan edilmesi...

Irkçılık, kimlikçilik, bunlar zararlı şeylerdir. Bazen bir Alman’da, bazen badem bıyıklı bir Cumhurbaşkanı’nda tecelli eder. Tümüyle topyekün mücadele eder, tüm kimliklerimizle barışırsak hayat bayram olur. Aksi takdirde, benim faşistim senin faşistini döver paradoksunun ve çelişkisinin muzdaribi oluruz. Sevgiyle kal.

Eren Erdem
Silivri Cezaevi"