Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, rap müzik sanatçısı Eminem'in ABD Başkanı Trump'a karşı “Ordumuzu, ülkemizi seviyor, ama Trump’tan nefret ediyoruz” dediğini hatırlatarak, "Elbette Ceza’dan Eminem benzeri bir performansı Türkiye’de iktidarın tepe noktasına yönelik sergilemesini bekleyemeyiz. Bu, maazallah, sonu olur çocuğun!.." dedi. Atay, "Hem, kim elini taşın altına koyabiliyor ceberut iktidar karşısında ki Rap’çiden böyle bir fedakarlık bekleyelim?!" diye yazdı.
Tayfun Atay'ın "Eminem ‘Fırtına’ysa, Ceza ‘Suspus" başlığıyla (13 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Siyah Rap’in Beyaz kralı Eminem, Başkan Trump’ın suratına yaklaşık 5 dakikalık doğaçlama videoyu tokat gibi çarptı.
Eminem (Marshall Mathers) bugün ününün olgunluk döneminde bir Amerikalı Rap müzik yıldızı. Tüm dünyada onun esas fırtına gibi estiği dönem ise 2000’ler dönümüydü.
O yıllarda bu “kavruk” topraklarda da onunla irtibatlı, ama güler misiniz, ağlar mısınız bilinmez bir olay yaşanmıştır.
İstanbul’da sokakta “Eminem’in kaseti geldi” diye bağıra bağıra korsan satış yapan bir işportacıya yoldan geçen biri, “Bağırma öyle! Benim annemin adı Emine” diye çıkıştı, ama işportacı tınmayınca kapıştılar ve adam işportacıyı öldürdü!..
Acaba şimdi biz de ortaya Eminem’in şu son videosuyla çıksak ve “Bakın, bir Başkan işte böyle silkelenir” desek, “Vay, sen, ‘kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ demeye mi getiriyorsun” diyerek haşat ederler mi ki bizi?!
***
Aslında Eminem, bunu ilk yapmıyor. Geçtiğimiz Ağustos’ta İngiltere’de sahneye çıktığında da lâfını hiç esirgememiş ve “Şu …… çocuğu Donald Trump’a katlanamıyorum” demişti.
Şimdi izlediğimiz, adı “Storm” (Fırtına) olan videoda ise daha “oylum oylum” gidiyor Trump’ın üzerine. Ne ırkçılığını bırakmış, ne göçmen düşmanlığını, ne kamikazeliğini, ne nükleer savaş çığırtkanlığını, ne de yüz derisinin herkesin diline dolanmış bronzlaşmasını!..
Bunlarla da kalmamış, sevenlerine kendisiyle Trump arasında bir seçim yapmalarını, eğer kimi daha çok sevdiklerine karar veremiyorlarsa da canlarının cehenneme olduğunu en ağırından (“F.ck you!” diyerek) ifade etmiş.
Son sözü de “Ordumuzu, ülkemizi seviyor, ama Trump’tan nefret ediyoruz” olmuş.
***
Eminem, Amerika’da Siyah’ın müziğine Elvis Presley’den sonra ikinci önde gelen Beyaz “intikal” olarak ayırt edilebilir.
1950’lerde, Güney eyaletlerinde fellik fellik “Rhythm-and-Blues” okuyacak bir Beyaz ararken hiç sakınmaksızın, “Bana Siyah gibi şakıyacak bir Beyaz çocuk lâzım” diyen Sun Plak kurucusu Sam Phillips, aradığını Elvis’te bulmuştu.
Eminem de 1990’larda yine bir Siyah müzik tarzı, daha doğrusu alt-kültürü “Hip Hop” içinde performans tekniği olan Rap’te aynı mahiyette bir “Beyaz’lık” olarak belirdi, serpildi, gelişti ve dünyaya mal olacak ölçüde devleşti.
Rhythm-and-Blues gibi Hip Hop da Siyahların Amerika’da ezilmişliğine, ihmal edilmişliğine ve fakirliğine tepkinin (elbette tarihsel dönem ve bağlam itibarıyla farklı tezahürde) bir dışavurumudur. Bu çerçevede Rap de kendilerini hiç kimsenin dinlemediğini, umursamadığını düşünen gençlerin hislerine tercüman olageldi.
Ve Eminem şimdi aynı doğrultuda, sözü hiç eğip bükmeden, anlamı hiç dolayımlamaya gerek duymadan iktidar karşısında bodoslama bir tepkiyle belki de Rap tarihinde yeni bir sayfa açıyor.
***
Rap, biliyorsunuz, bizde de var ve onun emekleme döneminden geçip ayakları üzerinde durmasını sağlayan isim Ceza (Bilgin Özçalkan). O da Türkiye’de Rap’in kralı.
Elbette Ceza’dan Eminem benzeri bir performansı Türkiye’de iktidarın tepe noktasına yönelik sergilemesini bekleyemeyiz. Bu, maazallah, sonu olur çocuğun!..
Hem, kim elini taşın altına koyabiliyor ceberut iktidar karşısında ki Rap’çiden böyle bir fedakarlık bekleyelim?!
Ama Ceza hiçbir şey yapmıyor diye düşünmek de haksızlık olur.
Mesela onun 2015 çıkışlı şarkısı “Suspus”, Eminem’in “Storm”una demokratik birikim ve deneyim açısından hayli kıraç bu topraklardan hasbelkader yakın düşen bir karşılık sayılabilir.
Ve Eminem nasıl Amerika’da azımsanmayacak bir kesimin hislerine tercümansa, Ceza da cesareti ölçüsünde bu topraklarda aynı şekilde hiç azımsanmayacak bir kesimin hislerine tercüman olmakta denilebilir:
“Göz gözü görmüyor hep pus/Takipteler ses etme sus!/Bir vakit donmuştu beynim/Düzlükteyken bitmiş seyrim//Rap harekettir ve de politiktir/Bunu hazmedemiyor isen has..ktir//Ara elemanlar yönetir kimi kara kara elementler/Yeni kafa kara elemanlar güder hepinizi//Perakende rap’leriyle benle uğraşanlara öğrettim pandomim/Herkes bıkmış kısmen bakın, sol kanatta hiç bitmez akın”.