TBMM Çevre Komisyonu, AKP’li Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 6 milletvekilinin hazırladığı ‘Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini’ bazı teknik düzenlemeler yaparak kabul etti. İki madde çıkarılarak kabul edilen teklifin 20 Kasım'da TBMM Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor.
Teklifin, 20. Maddesi, su alanlarında, (deniz, tabii ve suni göller) üzerinde imar planı kararıyla yenilebilir enerji üretim kurulabileceğini düzenliyor. Maddeye göre, kıyıda, uygulama imar planı kararıyla enerji iletim hatları yapılabilecek. Su alanlarında imar planı kararı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarda yenilenebilir enerji üretim santralleri yapılabileceğini hükme bağlıyor.
“Avrupa’da RES’ler yapılırken yerleşim birimlerine 1,4 kilometre bir mesafe konuluyor”
Muhalefet, özellikle su alanlarında avlanan yırtıcı kuş türlerinin karasal ekosistemlerde kurulan RES’lerden çok fazla etkileneceği ve ekosistem tahribatına sebep olacağı uyarısında bulundu. CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, sağlıkta rüzgâr türbini sendromu diye bir şey olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle 20 hertzin altındaki seslerin sinir sistemi ve kardiyolojik açıdan hekim olduğum için söylüyorum insanları ciddi anlamda etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bu nedenle Avrupa’da bu santraller, yenilenebilir RES’ler yapılırken yerleşim birimlerine -özellikle Avrupa’da 1,4 kilometre gibi bir mesafe konuluyor.”
Konuşmaların ardından maddeyle ilgili Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar söz aldı. Birpınar, Türkiye'nin şu anda yıllık 10 milyar dolar artan enerji ihtiyacı için yatırım yapması gerektiğini söyledi. İngiltere’de off-shore denizin içerisine kurulan rüzgâr santralleriyle enerji ihtiyacının yüzde 60 ile 70 arasında kısmını karşılamaya başladığına dikkat çeken bakan yardımcısı, maddele yer alan göller ibaresinin çıkarılabileceğini ifade etti. Ancak komisyonda değişiklik yoluna gidilmedi. 20. maddenin durumu Genel Kurul’da belli olacak.
“Lastik poşet, sıfır atık, imar kanununda değişiklik”
'Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 33 ayrı kanunda değişiklik öngörüyor. Lastik poşet kullanımıyla ilgili düzenlemeler, Sıfır Atık Projesi kapsamında yeni maddeler, çevre idari para cezalarıyla ilgili düzenlemeler, Şehircilikle ilgili İmar Kanunu ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve diğer ilgili kanunlarda değişiklikleri içeriyor.
Plan tanımlamalarıyla ilgili düzenlemeler, yapı müteahhitlerinin yeterli kriterlerinin belirlenmesi, bisiklet yollarıyla ilgili düzenlemeler, Antalya ili Aksu ilçesi Çalkaya bölgesi hakkındaki düzenlemeler, yenilenebilir enerji kaynak alanlarının su alanlarında da yer alabilmesi hakkındaki düzenlemeler, Aydın ili Çine ilçesine bağlı 7 köye ilişkin düzenleme, satışa konu olan kamu konutlarıyla ilgili düzenlemeler, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’la ilgili düzenlemeler yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yer verilen yeni idari teşkilat şemasına ve isimlerine uygun olarak yapılan değişiklikleri kapsıyor.
Çevre Komisyonu’nda tamamlanan görüşmelerde, mahalli idarelerin İçişleri Bakanlığından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanması dolayısıyla bazı teknik düzenlemeler yapıldı. Teklif üzerinde verilen önergeler doğrultusunda bazı değişikliklere de gidildi. Verilen önergeyle "gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin, A ve B Sınıfı ÇED Raporu hazırlamakla yükümlü olmasını, A ve B Sınıfı ÇED olumlu kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyeceğine" yönelik madde, tekliften çıkarıldı.
Hafriyat toprağı taşıma aracı yetki belgesi hariç diğer belge eksikliklerinin giderilmesi için 10 gün süre verilmesi ve bu süre sonunda eksikliğin giderilmemesi halinde idari para cezası uygulanmasına yönelik hüküm de önergeyle kaldırıldı.
Muhalefetin tepki gösterdi madde şöyle:
"MADDE 20-4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6 ncı maddesinin başlığında yer alan "ve Kıyıda” ibaresi ”, Kıyı ve Su Alanında” şeklinde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasının giriş cümlesinde yer alan G', TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanaktır Komisyon: Çevre Tarih:15/11/2018 Saat: Kayıt:Çevre Stenograf: Uzman : Sayfa: 133 uygulama” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş ve maddeye dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "f) Enerji iletim hatları, "Su alanlarında (deniz, tabii ve suni göller) imar planı kararı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarda yenilenebilir enerji üretim santralleri yapılabilir.”
Komisyonda kim ne dedi?
Çevre Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar: Sadece Türkiye’de her sene 45 milyar poşet kullanılmakta, kişi başına 450 tane poşet kullanılıyor. Dünyaya baktığımız zaman da, şu anda okyanuslarda bulunan plastik ve poşetlerin miktarı yüzey alanı olarak Avrupa Kıtası’nın yüzey alanını geçmiş durumda. Bunlar bir süre sonra, çok ince oldukları için, dalgaların etkisiyle çok küçük parçalara bölünüyor, mikroplastik hâline dönüşüyor ve bunları balıklar yem olarak yiyor, bu balıkları da biz yiyoruz ve besin zinciriyle insana geçmeye başladı.
“İstanbul’un günlük çöp miktarı 22 bin ton”
Çöplüklerimiz poşetle doldu, denizlerimiz poşetle doldu, Karadeniz’deki bütün dereler poşetten geçilmez hâle geldi. Eskiden bizde de vardı bunlar. Yani, camdan içen insanlar bir kolayı veya işte bir Pepsi’yi veya, ne bileyim, bir suyu, onun 25 kuruşunu geri alacağını bildiği zaman, onun makinaları da kurulduğunda onu götürüp atıyor ve parasını geri alıyor. Bu sistemi de Türkiye’de önümüzdeki sürelerde hayata geçirmemiz, daha az çöp üretmemiz gerekiyor. Sırf İstanbul’da bugün oluşan çöp miktarı günde 22 bin tonu buldu. Yani, bu 22 bin ton çöpün yönetilmesi gerekiyor. Belediyelerin şu anda bütçelerinden çıkan masrafların yüzde 80’i çöpün toplanması, taşınması ve götürülmesi, bertaraf edilmesine gidiyor ve bunları de polasanız bile bir süre sonra buradan metan gazı çıkmaya başlıyor ve atmosfere gidiyor, iklim değişikliğine sebep oluyor. Dolayısıyla, hem çevresel yönü hem etik yönü hem de ekonomik yönü noktasında çok ciddi problemler var. Bu noktada, biz sistemi yeni bir sistem olarak dizayn edip sizlerin değerli katkılarıyla hem bunu kurmak istiyoruz ve gelecek nesillerimize daha sağlıklı, nefes alabilecekleri, daha temiz hava, içip kullanabilecekleri daha temiz bir su ve verim alabilecekleri temiz bir toprak bırakmak i istiyorsak bu konuda hep beraber, şimdiden, değerli desteklerinizle iyi çalışmalar yapmamız gerekiyor
Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Hasan Salih Acar: Bu sektörün bu artıları küçük küçük, 1 sentlik artış bile maliyete olumsuz olarak yansımakta ve bizim uluslararası pazarda rekabet gücümüze de olumsuz etkilerde bulunmaktadır.
Birtakım örnekler var ama bu yasa taslağının içeriğini ben mesela dün akşam öğrendim. Keşke sektörlerle daha geniş bir müzakere imkânı olup da görüşler toplandıktan sonra Bu aşamalara gelebil seydi ve bu olumsuz etkilerin de dikkate alınmasından hareketle de genel olarak görüşümüz şudur: Geri kazanım katılım payının ek madde 11 madde 6’da belirtilen bunun ve buradakigeri kazanım katkı payı tutarlarıyla ilgili listenin taslaktan çıkartılmasının uygun olacağı görüşümü arz ederim efendim.
TÜSİAD Kamu Politikaları Ve İlişkileri Yöneticisi Ümit Barış Uran: Malumunuz efendim bu teklifle özellikle bizim ilgilendiği miz 1’inci, 9’uncu ve 10’uncu maddede öngörülen çalışmaların sanayicilerin üzerinde önemli bir yük, beklenmeyen bir yük getireceğine inanıyoruz. Biz bakanlıkla da yakın olarak çevre konularında çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve her konuda da bu çalışmalara katkı vermekten büyük bir mutluluk duyuyoruz hem de teknik düzeyde de aynı anlamda. Ancak, burada özellikle 1’inci maddedeki geri kazanım katkı paylarının katılım payındaki süreçlerin nasıl işleyeceği ve bunların daha sonradan Bakanlıkça çıkarılacak yönetme likle belirlenecek olması bizde sektör açısından bir belirsizlik ortaya koyuyor. Keza, özellelikle 10’uncu maddedeki süreçte piyasadaki temel sıkıntıların şöyle olacağını değerlendiriyoruz.
ÇEVKO Vakfı Ankara Temsilcisi Murat Körük: Bu üreticiden tüketiciye giden ağır bir yük olma ihtimali yüksek, bunu belirtmek istedik. Bunun dışında şu anda bazı alt mevzuatlarımız var, taze mevzuatlarımız ve taslaklarımız var atık yönetimiyle ilgili.
Tüketici Çevre ve Eğitim Vakfı Başkanı Özcan Pektaş: Teklifin 3’üncü maddesinde kanunumuzun bu noktada 11’inci maddesinde ifadesini bulan piyasaya ürün sunmuş olan bu işletmelerin bir araya gelerek birlik oluşturur mecburiyeti vardı. Teklifte oluşturabilirler şeklinde kurumsal bir yapı, kurumsal bir muhatap ortadan kaldırılıp çok fazlabelki onlarca, yüzlerce, binlerce muhatapla Bakanlığımızın da karşı karşıya kalma riski var. Bir denetim konusuysa 4 tane yetkilendirilmiş kuruluşları her gün her saat yedi gün yirmi dört saat denetleme imkânı var.
Bu mecburiyeti de ortadan kaldırıp da muhatap sayısı çok fazla kişi kurumlara açılı m yapıldığı zaman bu denetim noktasında da bu tür sıkıntıları bertaraf edecek, peşinde getirecektir. Bir diğer burada getirilmiş olan mali konularda geri kazanım katılım payı başlığı altında daha piyasaya arzı esnasında bir fon oluşturulması bütçeye aktarılması. Bir: Bu bütçeye aktarıldığı zaman bu işlere hasletecek bir fazla aktarılacak mı? Bu yok teklifte."
Türkiye Gıda Ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri İlknur Menlik Yükselir: Depozitolu sistemin nasıl olacağı, altyapının nasıl kurulacağıyla ilgili taslakta ciddi bir belirsizlik söz konusu. Ben önemli ölçüde ambalaj atıklarını yani kayıtlı üretimi temsil eden bir sivil toplum kuruluşu yöneticisi olarak zaten sistemin içinde ambalaj atığını sadece ambalaj değil, tüm atıklarını tüm yasal mevzuata uygun bir biçimde doğaya tekrar kazandıran bir sektörü temsil ediyorum. Bu hâliyle taslak hâlihazırda kayıtlı olan üreticinin üzerine hem mükerrer maliyetler getirmekte hem de uygulamada ciddi belirsizlikleri de en azından şu an gördüğümüz kadarıyla barındırmakta kaygımız daha çok bunun yönetmeliklerle çözülemeyeceği, kanunda çözülmesi gerektiği yönünde.
Bitkisel Yağ Ve Sanayiciler Derneği Genel Sekreteri Ahmet Atıcı: Bize ait 10’uncu maddede gerek ithalatçı gerek üretici gerekse her ikisinin birden üretimde payı olması sebebiyle bunların geri dönüşüm payının ödenmesi konusunda bir karanlık nokta var, oraya bir slaş konulmuş, slaşla birlikte hem ithalatçının ödemesi konulmuş hem üreticinin ödemesi konulmuş. Bu maddenin özellikle 10’uncu maddenin yeniden bir değerlendirilmesi ve bizim gibi sivil toplum örgütlerinden görüşlerin alınarak biz buna tamamen elle tutulur şekilde madde bazında veya fıkra bazında bir takım hususların eklenmesinden yanayız. Ayrıca, burada şunu da arz etmek isterim, sanayi atık yağıyla bitkisel atık yağı örnek veriyorum, aynı değerde değerlendirilmiş, halbuki bitkisel atık yağı biodizelde kullanılabilen ve geri dönüşümü mümkün olan bir madde. Ancak sanayi atık yağı böyle bir vasfa sahip değil. Dolayısıyla buradaki değerlendirmeler de yeniden bir göz önüne alınarak yeniden gözden geçirilirse çok faydalı olur.
Ambalajlı Süt Ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Burhan Sakkaoğlu: Bu süt dediğimiz ürünün temeli kırsal kalkınmaya kadar giden bir ürün ve bugün bizim sektör olarak mücadele ettiğimiz en büyük konulardan bir tanesi de sokak sütü. Toplum sağlığı açısından oldukça önem verdiğimiz ambalajlı süt ve süt ürünlerine gelecek bir maliyet süt tüketiminin önünü keseceğini düşünüyoruz bizler. Bu nedenle çevreyi korumak hepimizin önceliği, bizler de katılıyoruz ama süt tüketimi sağlıklı nesillerin beslenmesi açısından önüne geçilecek uygulamaların bu kadar hızlı değil de tekrar gözden geçirilerek maliyetlerimizi artırmayacak şekilde ileriki günlerde sektörün önünü kapamayacak şekilde tekrar gözden geçirilmesini rica ediyoruz biz komisyonumuzdan.
Meşrubatçılar Derneği Genel Sekreteri Dr Nizamettin Şentürk: Ödemede tekerrür: Kanun teklifiyle geri kazanım katılım payı adı altında piyasaya sürülmüş ürünler için litre, adet ve kilogram başına olmak üzere farklı mali yükümlülükler teklif edilmektedir. Diğer yandan, hâlihazırda Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği kapsamında piyasaya sürenlere verilmiş olan her ambalaj tipi için tonaj başına belirlenmiş toplama ve geri dönüşüm yükümlülüklerinin karşılığı ciddi tutarlar ödenmektedir. Dolayısıyla, aynı konu için tekrar bir ödeme getirilmesi piyasaya sürenler açısından aynı fiil için mükerrer ödemeye sebep olacaktır.
Gıda enflasyonu: İçecek sektörü 2018 yılı itibarıyla uygulamaya konan özel tüketim vergisiyle zaten ek bir mali yükle karşı karşıyadır. Ülkemiz içinde bulunduğu mevcut ekonomik şartlarda teklif edilen söz konusu ilave mali yükümlülüğün sektöre çok büyük yük getireceği aşikârdır. Sektör bu yüklerle faaliyetlerinin devamlılığı konusunda önemli ris klerle karşılaşacaktır. Bu maliyetin fiyatlara yansıması kaçınılmaz olup başta gıda fiyatları olmak üzere enflasyonda ciddi olumsuz etkileri olacaktır.
Uygulamadaki belirsizlik: Geri kazanım bedellerinin litre, adet, kilogram başına neye göre ayrıştırılıp hangi kritere göre fiyat belirlendiği belirsizdir. Bu tür bir yaklaşım sektörler arasında ayrımcı uygulamalara neden olacaktır. İlaveten farklı kriterlere göre mali yükler getirmesinin uygulamada karışıklığa sebep olacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu çerçevede önerilerimiz: Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi için çalışılan etkin toplama ve geri dönüşüm modelinin:
1) Mükerrer mali yükler getirmeyecek.
2) Cari ekonomik şartlarda ilave enflasyona ve maliyete sebep olmayacak.
3) Sade ve tüm sektörlerin adil bir şekilde uygulanabilir bir kapsamda düzenlenebilmesi için sektörlerle iş birliği içerisinde bir çalışma başlatılması hususunu takdirlerinize arz ederiz.
Ambalajlı Su Üreticileri Derneği Temsilcisi Senem Gürel: Biz Ambalajlı Su Üreticileri Derneği olarak aslında denizlerde gördüğünüz pet şişelerin üretildiği ambalajlı suları satmaktayız, derneğimiz olarak da bu faaliyetle iştigal ediyoruz ancak depozito sistemiyle ilgili olarak kanundaki tek bir maddeyle depozito sisteminin geliyor olması, biz de bunda hemfikiriz, biz de çevrenin temizlenmesi konusunda, denizlerin temizlenmesi konusunda hemfikiriz ancak bu sistemin sektörle birlikte sektörü içinde olduğu bir çalışma grubunda değerlendirilmesini teklif ediyoruz. Çünkü birlikte tabii, başka ülkelerde nasıl uygulandığına vesaire hepsine bakarak en efektif sistemi birlikte bulmak istiyoruz.
Bunun dışında da geri kazanım katkı payıyla ilgili olarak ambalaj üreticilerine çok büyük bir yük gelecek, özellikle de biz su ambalajı olarak baktığımızda çok büyük masraflar söz konusu. Bununla ilgili olarak da tekrar bir değerlendirme yapılmasını rica ediyoruz."