Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, uluslararası toplumu, Kaşıkçı'nın cinayetinin sorumlularını adalet önüne getirilmesi ve cesedinin sevenlerine teslim edilmesi için adım atmaya çağırdı.
Cengiz, Kaşıkçı'nın da yazarları arasında yer aldığı Washington Post gazetesi için "Uluslararası toplum nişanlımın katillerini adalete teslim etmeli" başlıklı makale kaleme aldı.
Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna girmesinin ve bir daha çıkamamasının ardından tam bir ay geçtiğini vurgulayan Cengiz, "Bugün aynı zamanda Birleşmiş Milletler Gazetecilere Karşı İşlenen Suçların Cezasız Kalmasının Önlenmesi Günü. Bu tesadüf çok trajik, çok acı." ifadesini kullandı.
"Bu nefretin bir açıklaması yok"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Kaşıkçı'nın boğularak öldürüldüğü ve cesedinin de parçalara ayrıldığına dair açıklamasına da değinen Cengiz, "Bu ne kadar barbarca ve insanlıktan uzak. Bunu hak edecek ne suç işledi? Bu kadar zalimce katledilmesine sebep neydi? Bu nefretin bir açıklaması yok." görüşünü paylaştı.
Öldürülmesi tüm dünyada yankı uyandıran Kaşıkçı'nın her zaman insan haklarını ve hayatını her şeyin üstünde tuttuğunu belirten Cengiz, "Kaşıkçı cinayetine karşı uluslararası bir tepkiye şahitlik ederken, suçlular Kaşıkçı'nın ülkesine karşı vizyonununu asla silemeyeceklerini bilmeliler. Sadece bu vizyon için bizi daha çok yüreklendirdiler." ifadelerini kullandı.
"Trump yönetimi, ahlaki temelden yoksun pozisyon aldı"
Kaşıkçı'nın öldürülmesinden sorumlu kişilerin adalete teslim edilmesinin uluslararası topluma bağlı olduğunu ve ABD'nin bu konuda öncü olması gerektiğini vurgulayan Cengiz, ABD yönetimini şu ifadelerle eleştirdi:
"ABD, herkes için özgürlük ve adalet ideali üzerinde kurulu. ABD Anayasası'nın birinci ek maddesi Cemal'in temsil ettiği idealleri yansıtıyor. Ancak Trump yönetimi, ahlaki temelden yoksun bir pozisyon aldı. Bazıları bu konuya kendi çıkarları doğrultusunda yaklaştı. Açıklamalar ekonomik bağları kaybetme korkusuyla doluydu. Washington yönetiminden bazı kişiler bazı erteleme taktikleri ile bu konunun unutulmasını umuyor."
Uluslararası topluma çağrı
Kaşıkçı için adalet sağlanmasına yardım etmesi konusunda Trump yönetimine baskı yapmayı sürdüreceğini vurgulayan Cengiz, "Bu konu örtbas edilemeyecek. Bugün, uluslararası toplumu gerçeğin ortaya çıkarılması ve bu cinayete karışanların yargılanması için ciddi ve uygulanabilir adımlar atmaya çağırıyorum. Ve hala ortada olmayan Cemal'in cesedinin sevenlerine verilmesi için de aynı adımların atılmasını talep ediyorum." çağrısında bulundu.
Tüm devletlerin bu konuda çıkarlarının yanı sıra insanlık, insan hakları gibi kavramları da göz önüne alması gerektiğine işaret eden Cengiz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu anda bir insanlık testinden geçiyoruz. Bu da liderlik gerektiriyor. En büyük sorumluluk hükümetlerin üzerinde. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin siyasi, hukuk ve adalet alanındaki herkes bu konuyu olabilecek en iyi şekilde yönetiyor. Bu nedenle Avrupa ülkeleri ve ABD'yi bu sınavı geçmeye çağırıyorum. Adalet yerini bulmalı. Bu cinayetin emrini veren en üst düzey bir siyasetçi dahi olsa yargılanmalı. Sevgili Cemal için adalet istiyoruz. Otokrat rejimlerin bir daha hiçbir gazeteciyi öldüremeyecekleri bir mesaj göndermeliyiz."
Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da yeni bir ev alıp bir aile kurma hayali olduğunu vurgulayan Cengiz, "Konsolosluğun kapısında bir başıma kaldım. Ben Cemal'in yarım kalan bir hikayesiyim. Şimdi hep birlikte bu hikayenini sona ermesine yardım etmeli ve Cemal'in hayali gerçeği dönene kadar onun ruhunun meşalesini taşımalıyız."
Kaşıkçı olayı
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan, 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra haber alınamamıştı. Suudi Arabistan yönetimi 18 gün sonra gazeteci Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmek zorunda kalmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada "Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde, evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğunda, daha önceden yapılan planlama doğrultusunda, başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Cesedi, yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir." ifadeleri kullanılmıştı.