Kayseri Adliyesi'nin koridorları son aylarda her zamankinden daha fazla hareketli.
Kentte sürekli olarak Gülen Cemaati'yle bağlantılı yeni bir operasyon gerçekleştiriliyor, yeni bir soruşturma başlatılıyor, yeni gözaltılar yapılıyor.
Adliyenin konferans salonunda görülen, aralarında Boydak Holding eski yöneticilerinin de bulunduğu, bir grup iş adamının yargılandığı davanın duruşmasına girdim.
15 Temmuz'daki darbe girişimi öncesi açılmış bu davada sanıkların da, tanıkların da, sanık yakınlarının da, avukatların da sayısı hayli kalabalık. Eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da avukatlar arasında yer alıyor.
İzlediğim duruşmada hakimin soruları; cemaat sohbet toplantıları, himmetler, burslar, gazete abonelikleri, harekete aktarılan paralar, yurtdışı gezileri ve iş bağlantıları üzerine yoğunlaşıyor.
Sanıkların ve tanıkların ifadeleri, Cemaatin bir dönem Kayseri'de ne kadar güçlendiğini, kentin siyasal ve ekonomik yaşamı üzerinde ne kadar belirleyici olduğunu da ortaya koyuyor.
İş adamı tanıklardan bazıları, Cemaate nasıl girdiklerini ya da destek verdiklerini anlatırken, buna paralel olarak kendilerini nasıl Kamboçya'dan Tanzanya'ya iş gezilerinde bulduklarını da birer birer aktarıyor.
Ayrıca ifadeler, siyasetçilerle bu yapı arasındaki ilişki ağını da ortaya koyuyor.
Duruşmanın sonunda bir dönem kentin en önemli işadamları olan sanıklar; çoğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan yakınlarıyla biraz sohbet ediyor, sonra ellerine kelepçe takılıp tek sıra halinde salondan çıkartılıyor.
Duruşma sonrası adliyede konuştuğumuz bir avukat, Cemaatin geçmiş dönemde bu kentteki büyük etkisi ile bağlantılı olarak 15 Temmuz darbe girişimi ve soruşturmaların sürekli derinleşmesinin Kayseri'de "travmatik" bir durum yarattığını söylüyor.
Kentte en fazla konuşulan, yerel gazetelerin en fazla işlediği gündem de bu soruşturmalar.
Cemaat yıllarca 'Anadolu Kaplanları'nın önemli ayaklarından Kayseri sermayesini ciddi boyutlarda etkisi altına almış ve onun yurtdışı piyasalarına açılmasında aracılık yapmış.
Birçok aile, çocuğunu Cemaat'in dershanelerine, liselerine ve Melikşah Üniversitesi'ne göndermiş.
Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisi dev boyutlarda abonelik bulmuş ya da zorla abonelikler yaptırılmış.
Cemaat'le bağlantılı birçok siyasetçi yıllarca siyasi partilerde, özellikle de AKP'de etkin olmuş.
Kentte 2013 sonrası yaşanan gelişmer ve bugünkü soruşturmalar bu yüzden başdöndürücü bulunuyor.
Kayseri'de bugün birkaç bin ailenin en az bir mensubu bu soruşturmalara dahil olmuş bulunuyor.
Kayseri'de şu ara işadamlarının yargılandığı iki büyük dava görülüyor.
Halihazırda Kayseri Ticaret Odası Başkanı olan Mahmut Hiçyılmaz da bu davalardan birinde tutuksuz sanıklar arasında.
Eski Kayseri Sanayi Odası Meclis Başkanı Nurettin Okandan ve eski AKP İl Başkanı Ömer Dengiz de bir süre tutuklu kalmışlar, şu anda tutuksuz yargılanıyorlar.
Bunun dışında yüzlerce kişinin yargılandığı ByLock gibi irili ufaklı başka soruşturmalar da var.
Soruşturmalara kentte iki farklı yaklaşım dikkat çekiyor.
Birisine göre Cemaat'le organik ilişkisi olmayan insanlar mağdur ediliyor.
Diğerine göre ise halk bu haliyle soruşturmalardan son derece memnun.
Kayseri'nin bu durumunun, zamanında Cemaat'in ekonomik ve siyasi hayatına derinden nüfuz ettiği Anadolu kentlerinin mükemmel bir örneği olduğunu da not etmek gerekiyor.
CHP İl Başkanı Feyzullah Keskin, soruşturmalarla ilgili olarak mağduriyet iddiasıyla kendilerine yaklaşık 1500 başvuru yapıldığını, onların bilgilerini CHP'nin Ankara'daki ilgili komisyonuna gönderdiklerini söylüyor.
Keskin, Cemaatin geçmişte Kayseri'deki insanların dini duygularını kullandığını belirtiyor:
"İnanıyorum ki onların içinde gerçekten çocuk okuttuğuna inanan, getirip derisini bağışlayan kişiler de vardı. Onlar hayır işi yaptıklarını zannederken bir darbeci sistemle karşı karşıya kaldılar. Onlarda da bir hayal kırıklığı oldu. Bu insanların dini duygularıyla oynamışlar. Bunların içinde gerçekten o hain örgütün içinde olmayanlar olabilir. Ama biz şunu söylüyoruz: Suçu da varsa, adil bir şekilde yargılanması lazım."
Kayseri Çarşısı'nda konuştuğum ve isim vermek istemeyen iki ayrı esnafın yorumları da bu doğrultuda:
"Koskoca hükümet FETÖ'yle ilgili yanılmış. Ben halkım, ben nasıl yanılmayayım?"
Kayseri kent merkezinde hem çarşı esnafıyla sıkı bağları olan hem de kentteki İslami camiayla ilişkisi bulunan bir kişiyle de isim yazılmamak şartıyla görüşüyorum.
Yıllarca Gülen Cemaati'ni eleştirdiğini söyleyen bu esnaf, 'soruşturmalarla ilgili birçok insan yargılanırken, siyasilere fazla dokunulmamasının' bu kesimlerde tepki yarattığını söylüyor.
Bu kişi "insanların büyük bölümü artık Cemaatin gerçek yüzünü gördü ancak kendilerini zamanında Cemaate yönlendirenlerin bedel ödememesine tepkililer" diyor.
Adını vermeyen esnafa göre insanların kızdıkları siyasi kesimler arasında, şu anda görevde olan bakan ve milletvekilleri de var.
Soruşturmaların Kayseri halkının siyasete bakışını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için bir dönem Cemaatin çok güçlü olduğu, ekonominin kalbi niteliğindeki Organize Sanayi Bölgeleri'nden (OSB) en eskisi ve en büyüğünün yolunu tuttum.
Burada, yıllardır OSB'de çalışan iş adamı Osman Gerçek'le sohbet ettik.
Gerçek, OSB'den yola çıkarak Kayseri-Cemaat ilişkisini şöyle tanımladı:
"FETÖ'nün hem ekonomik olarak hem de insan gücü olarak en etkin, yoğun, girift, özgül ağırlığı fazla bir değer oluşturduğu kentlerin başında Kayseri geliyor.
"7-8 yıl önce Organize Sanayi'de 1000 civarında insan varsa beş, 6 bin civarında Zaman gazetesi abonesi vardı".
Gerçek, bugünkü durumla ilgili "Kayseri'nin top yüzü diyebileceğimiz en zengin 100 ailesinin 80'inin sofrasında şu anda acı pişiyor" diyor.
Ancak Gerçek bu kesimin piramidin tepesi olduğunu, zamanında etkin olan ancak halk katında çok da kalabalık olmayan bir grup olduğunu söylüyor.
TMSF'nin el koyduğu Boydak Holding'de çalışanlara her türlü haklarının verildiğini söyleyen Gerçek, bu nedenle tabandan 'piramidin tepesine' bir tepki olmadığını belirtiyor.
Gerçek, Cemaatin bir dönem ciddi anlamda hakim olduğu OSB'de dahi, bugün bir özgürlük havasının olduğu görüşünde:
"Toplumun genel kanaatı, büyük bir kamburdan kurtulmuş olmak. Özellikle iş dünyasını, siyaset dünyasını kuşatan, baskı altına alan, onları cendereye alıp bir şekilde onlar üzerinden, o baskıyla nemalanan bir ekip vardı.
"Geliyor şuraya diyor ki, 'Sana on tane kurban' yazdım. İş yapıyorsun, adam müşterin. 'Etme, eyleme, on kurbanı veremem' derken, bire düşürünceye kadar yarım saat pazarlık yapıyorsun. Böyle bir hayır olmaz. Ticari ilişkisini kullanarak, siyasi ilişkisini kullanarak, baskıyla insanları cendereye alıp yardımları organize ediyorlardı.
"Bu insanlar (iş adamları) bir dönem sıkıntı yaşayacaklar, bir dönem istediklerini yakalayamayacaklar ama Kayseri ekonomisinin önünde belki de en büyük engel bu zirve dediğim holding veya yapılanmaların FETÖ'yle münasebetiydi".
AKP İl binasında İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden'le buluştuk.
Özden geçmişte Gülen Hareketi'nin hayırseverlik görünümü üzerinden Kayserilileri sömürdüğünü söylüyor:
"FETÖ'nün Kayseri'deki etkisi fazla. Bütün kurumlara sızmaya çalışmışlar, girmişler. FETÖ, hayırseverlere iş yaptırmak için onların bu duygularını kullanarak, Kayseri'de çok sayıda kişiyi etkisi altına almış. Ama bunlar temizleniyor, temizlenecek de".
Özden, Cemaatin kendini olduğundan güçlü gösterdiği kanısında:
"Bunlar, ticaretle uğraşıp zengin olan kişilerin yaptığı yardımlar sayesinde Kayseri'de sanki çokmuş gibi görünebiliyor. Ama normal şartlarda Kayseri'de yaşayan kişilerin çoğu, yarısından fazlası zaten FETÖ'nün düşmanı".
Özden, 'FETÖ tasfiyeleri sürecek' diyor ve ekliyor:
"Tasfiye sürer. Bu tasfiyeyi böyle bir günde çözmek mümkün değildir".
Kayseri'de geçirdiğim günlerde hem AKP il örgütünün hem de İl Başkanı Özden'in yoğun bir çalışma içinde olduğunu gözlemledim.
Konuştuğum, isim vermek istemeyen AKP üyesi bir esnaf ise bazı milletvekilleri ve bazı yerel yöneticilerin kampanyaya asılmadığı kanısında.
Onun görüşüne göre "Sonuç 'Evet' çıkarsa, Kayseri'de, AKP'li bazı siyasetçilerin Genel Merkez tarafından tasfiyesi hızlanacak".
Cemaat soruşturmalarını yoğun bir şekilde takip eden yerel Deniz Postası gazetesinin sahibi Azim Deniz de, bunun Kayseri halkı arasında yaygın bir görüş olduğunu belirtiyor.
Bu iddiaları, görüşmemizde AKP İl Başkanı Özden'e de sordum.
Özden şu cevabı verdi:
"Böyle bir şey olacağını tahmin etmiyorum. Ama kurucu genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bir sözü vardır: 'Milletin tercihinin başımızın üzerinde yeri var'. Millet eğer bu sizin söylediğiniz gibi düşünüyorsa, bizim de bunu araştırmamız yüzde yüz gerekli. Biz bunu mutlaka araştırırız".
Peki kimilerince kentte büyük sevince, kimilerince korkuya, kimilerince kafa karışıklığına neden olan bu soruşturmalar, Kayserililerin referandum tercihlerini nasıl etkileyecek?
AKP İl Başkanı Özden, "FETÖ'nün vatan haini olduğunu Kayseri'de kime sorarsanız sorun söyler" diyor.
Gün içindeki programından sonra eşiyle habersiz ev ziyaretleri yaptığını belirten Özden, bu konuda kafa karışıklığıyla karşılaşmadığını söylüyor.
Özden'e göre ticaret kenti Kayseri için istikrar çok önemli ve bu yüzden Kayserililer "Evet"e güçlü bir şekilde destek veriyor.
Gazeteci Azim Deniz de, kentte Cemaat'le doğrudan bağlantılı kişilerin referandum oyunu büyük oranda etkilemeyeceği kanısında.
Deniz, bu kesimin merkezindekilerin bir önceki genel seçimde oyunu zaten hükümetten yana kullanmadığını belirtiyor.
Gazeteci Deniz, genişleyen soruşturmalar düşünüldüğünde bunun belki bir etkisi olacağını ama bu etkinin yüzde 1 gibi önemsiz bir düzeyde kalacağını düşünüyor.
Cemaat soruşturmalarına bakan, geçmişten bu yana Cemaat'la ilgisi olmadığını, siyasi görüşünün de çok farklı olduğunu söyleyen bir avukat ise herşeyin göründüğü gibi olmayabileceğine işaret ederek, korku ortamı nedeniyle kimsenin bir eleştiride bulunamadığını iddia ediyor.
Avukata göre, 'kentte bu soruşturmalardan etkilenen kesim, yargılamaların adil olmadığını düşündüğü için, bu referandumda Evet oyları, AKP ve MHP'nin son genel seçimlerdeki toplam oyunun çok altına kalacak'.
Bu arada referandumla ilgili olarak kentte 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tavrı ve MHP tabanının eğilimi de yoğun olarak tartışılıyor.
Yerel basın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta Kayseri'deki mitinge katılmamasını, Gül'ün mitingde hazır bulunmamasına bir tepki olduğu yorumunu aktarıyor.
Gül'ün 'başkanlık Türk tipi olmamalı' açıklamasını "Hayır"a yoranlar kadar, Gül ailesinin kentteki mensuplarının çevrelerine "Evet" vereceklerini söylediğini aktaranlar da var.
AKP İl Başkanı Özden, "Bizde, Abdullah Bey'in referandum için olumsuz konuştuğu gibi bir yansıması yok" diyor.
Öte yandan MHP İl Örgütü Genel Merkez'in çizgisinde, "Evet"den yana tavır almış durumda.
Ancak bazı MHP'liler Kayseri Demokrasi Platformu bünyesinde "Hayır" çalışması yürütüyor ve MHP'den ihraç edilen Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da "Hayır" cephesinde yer alıyor.
Kayseri'de 16 Nisan sonuçları kadar 17 Nisan'dan itibaren kent siyasetinde neler yaşanacağı da merak konusu.
Kayseri'de konuştuğumuz birçok kişi, referandumdan hemen sonra Kayseri'de bazı kritik önemdeki siyasetçi ve yerel yöneticinin, "Cemaat bağlantısı" iddiasıyla tasfiye edilebileceği veya yeni, büyük Cemaat soruşturmalarının gündeme gelebileceği görüşünde.
Dolayısıyla Kayseri şimdilerde hem 16 Nisan'ı hem de 17 Nisan'ı merakla bekliyor.