Gündem

Cemaat itirafçısı Nurettin Veren yanıtladı: Neden askeriyede örgütlendiler?

"Albayından generaline kadar her rütbenin ‘abisi' oldu"

10 Ekim 2016 13:47

Bir dönem Fethullah Gülen'e en yakın kişilerden biri olarak bilinen, ancak daha sonra cemaatten koparak 'itirafçı' olan Nurettin Veren, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapılanmaya ilişkin olarak, “15 Temmuz sonrası tutuklanan Tuğamiral Muhittin Elgin var. Teğmenliğinden bu yana tanıyorum Muhittin Elgin'i. Savcılar, Elgin'e sadece beni sorsun. Nurettin Veren'le nasıl tanıştığını anlatsın. 1990'dan bu yana bildiğim bir isim. Grup halde gelip giderlerdi. Hepsinin bir kod ismi vardı. Bunlar okul da müsait arkadaşlarını getiriyorlardı, özel geziler, yemekler yapılıyordu. Feto'nun bantlarını dinliyorlardı" iddialarını dile getirdi.

Sözcü'den Aytunç Erkin'in sorularını yanıtlayan Veren, “Neden askeriyede örgütlendiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“1990'da askeriyeye girmenin önemini anlatıyoruz. Biz bir örgütlenme amacıyla yapmadık bunları. Feto'nun böyle bir örgütlenme içinde olduğunu hiç düşünmedik. ‘Dinsiz bir ordu var' diyordu, ordunun ‘Ateistlerin elinde olduğunu' söylüyordu Feto. İyi kullandı bunu! Aileler de dinine, devletine bağlı olsun diye bizlerle ilişki kurmalarında sakınca görmüyordu. Muhittin Elgin gibiler, üniversite hazırlıklar sürecinde bile örgütün yurtlarına alınmıyor, özel evlere alınıyordu. İleride yapılacak tahkikatlarda Feto'nun okullarında kayıtları bulunmasın diye özel eğitiliyorlardı. Askerin içinde ilk çekirdek kadro oluştuktan sonra işler kolay oldu. Yeni isimler getirdiler. En son iş o kadar yoğunlaştı ki Fetullah Gülen bunları benim himayemden Doktor Kudret Ünal'a, havacıları Mustafa Özcan'a, karacıları da Sürmeli Aksoy'a verdi. O zamandan belliydi. Feto, benden endişe ediyordu. ‘İşin çok, denizcilerle bu ilgilensin vs…' Üniteler çoğaldı ve albayından generaline kadar her rütbenin ‘abisi' oldu.”

 

"FETÖ'yle mücadele için
özel karargâh kurulmalı"

 

“Duyduğumu değil yaşadığımı anlatıyorum. Herkes FETÖ uzmanı! Kenarında dolaşmışlar, beraberlermiş gibi anlatıyorlar” diyen Nurettin Veren şunları kaydetti:

“FETÖ'cülük bir mezhep, akıl… 27 milyon bandrol almış kitapları. Adamın Türkiye'deki kitaplarını bu kadar kişi okumuş. Bunun parasal yönü de var. İhale alıyorsun, bir telefonla devletteki işlerin hallediliyor, askeriyede, emniyette hep böyle oluyor! Dünya çapında kurulmuş sistem! Bunlarla mücadele için özel bir karargah şart! Bunları bilen insanlarla hareket edilmeli. Doğru hamlelerle bunlar bitmez ama marjinal olurlar!”

 

"Kendisi de sıfırdan
nasıl zenginleştiğini anlatsın"

 

Nurettin Veren'le ilgili eski cemaatçilerden iş adamı Adem Öcal şu iddiada bulunmuştu: “Cemaatten 10 milyon lira istedi, 750 bin dolara anlaştı.” Veren, bu iddiaya ilişkin şunları anlattı:

“Adem Burdurlu. FETÖ örgütünün en has elemanlarından. 2002 yılında ben Feto'yla koptuktan sonra Adem Öcal benim yanımda yer aldı. O zaman kirada oturuyor, arabası yok, mal varlığı yok. Mühendislik yapmak için arayış içerisinde. Benimle Almanya, İsviçre ve Fransa'ya geliyor. Feto'nun ihanetini anlatmak istiyorum. Bu ülkelere gidiyorum, Öcal da benim yanımda. Türkiye'de de nurettinveren.net diye bir internet sayfası açıyoruz. İşi bu! Benim yanımda hareket ettiğini örgüt haber alınca harekete geçiyorlar. Buna diyorlar ki, ‘Senin bütün işlerini bitiririz. Yanımıza geç'. Bu teklifleri Öcal'a bugün tutuklu olan Alaaddin Kaya yapıyor! Bir gece Feto beni aratıyor. Bana, ‘Sana birisini göndereyim. Ne istiyorsan istediğin gibi olsun' diyor. Yıl 2002. Alaadin Kaya geliyor Antalya'ya. Evimde misafir ediyorum. Adem Öcal da benim yanımda. Asistanım. Kaya, Feto'nun tekliflerini sunuyor. ‘Seni çok seviyor. Televizyonun ya da gazetenin yarısını sana verecek' diyor. Ben de Kaya'ya ‘Kimin malını kime veriyorsun?' diye çıkışıyorum. Benim elimde bütün kurumların vekaletnamesi var. Bunun yarısını kabul edecek olsam, hepsini satardım. Bu mal milletin. Kabul etmedim. Öcal da bana diyor ki, ‘Abi sen bu teklifi kabul etseydin senin yanında durmazdım'.  Benden önce Kaya'ya hakaret ediyor, kapıyı çarpıp çıkıyor. Ben de arkasından gidiyorum, ‘Adem bunu nasıl kabul ederim. Ben asgari ücretten maaşla çalışıyorum. Kiradayım. 45 ev değiştirdim' diyorum. Öcal 1 ay sonra beni aradı ve şunları söyledi: ‘Abi bu sayfayı devam ettiremem. Bana çok baskı yapıyorlar. Bir daha seninle görüşemem. Eşimi de işten attılar. Allah yardımcın olsun.' Şimdi ben soruyorum: 2002'de sıfırken, Nurettin Veren'in çantasını taşırken, 2016'da milyon dolarlık GSM ihalesine nasıl girebiliyor? Bu zenginliğinin kaynağını açıklamalı! Benim 10 milyon lira istediğimi, 750 bin dolara ikna olduğumu, Bank Asya üzerinden paranın alındığını söylüyor. Böyle bir belge koysun. Dekont koysun.”