Türkiye yazarı Cem Küçük, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü" ile ilgili olarak "Her ne sebeple olursa olsun Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutuklanması bu darbeci güçlerin tam istediği şey olur. Fetullah Gülen denen teröristbaşının en istediği şey şu an budur" dedi.
Cem Küçük'ün "Türkiye'nin menfaatlerini akıl ile savunmak" başlığıyla yayımlanan (7 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Ben bu ülkede hiçbir zaman "şıklık" kaygısı güderek yazı yazmadım. Solcuların ve Kemalistlerin övgüsünü alıp mutlu olan ezik muhafazakârlıktan hep iğrendim. Konforlu yazılar yazıp orta yolculuk yaparak durumu idare etmeyi hiç sevmedim. Mesela Ekrem Dumanlı ile ilgili 14 Aralık 2014'te gözaltına alınma kararı verildiği andan itibaren bas bas Dumanlı'nın tutuklanması gerektiğini haykırdım. Devlet bu teröristi elinde tutmak zorundaydı, çünkü FETÖ'nün en kritik elemanlarından biriydi Dumanlı.
Fakat maalesef o 14 Aralık 2014 günü yapayalnız kaldım. Bizim taraftan 1 kişi bile bangır bangır etki oluşturacak şekilde Dumanlı'nın tutuklanmasını savunmadı. Aydın Doğan medyası başta olmak üzere tüm muhalif medya Ekrem Dumanlı'nın yanında saf tuttu. Teröristlerin gazetesi Zaman'ın önü türbeye döndü. Enis Berberoğlu ve Can Dündar gibi adamlar başta olmak üzere basının büyük kısmı terörist Dumanlı'nın yanında durdular. Ahmet Hakan, FETÖ TV'sine bağlandı ve neredeyse terörist Dumanlı için ağladı. CHP parti olarak utanç verici tavır aldı. Oktay Ekşi utanmadan gitti, teröristlerin kürsüsünde konuşma yaptı 14 Aralık 2014'te. Yetmedi bizim taraftan birçok arkadaş, en başta Abdülkadir Selvi, terörist Dumanlı'nın tarafını tuttu. Yargımızın bu haklı operasyonuna karşı çıktılar. Bu önemli konuyu görmezden geldiler ve her zaman yaptıkları gibi yine CHP, yine Kemal, yine CHP, yine Kemal türküsünü çalmaya devam ettiler.
Benim dışımda bir kişi bile bu azılı FETÖ teröristinin tutuklanması için açık, sert tavır koymadı ve 18 Aralık 2014 günü oluşan baskı yüzünden mahkeme Dumanlı'yı serbest bıraktı. Sonra bu alçak Türkiye'den kaçtı ve şimdi de şerefsizce ülkemiz ile alay eden videolar döndürüp duruyor. Elbette bu hainler cezasız kalmayacak. Muhakkak bedelini hem de misliyle ödeyecekler.
14-18 Aralık 2014 konjonktüründe tüm arkadaşlarım, dostlarım niçin sessiz kalmıştı? Çünkü inansalar bile böyle riskli bir konuda yazmak istemediler ve büyük ölçüde de o dönem hâlâ çok güçlü olan FETÖ'den korktular. Çünkü kolay ve risksiz bir hükûmete destek formülü vardı. Yine Kemal, yine CHP, yine Kılıçdaroğlu, yine CHP. Vur Allah vur. Risk yok, sıkıntı yok, Kemal de Kemal, Kemal de Kemal...
Açık konuşuyorum, kimse kusura bakmasın Kemal Kılıçdaroğlu zavallı bir adamdır. İstediği kadar yürüyüş yapsın yine bu seçimde yüzde 25 alır, o kadar. Eğer bu yürüyüşün 27 Mayıs benzeri bir karışıklık çıkarma ihtimali varsa onu yapacak olan da Kılıçdaroğlu değildir. Hâlâ devlet içinde, özellikle ordu içinde olan darbeci güçlerdir. Gerçek demokratlar olarak hedefimiz devlet içinde hâlâ mevcut olan darbeci güçler olmalıdır.
Şunu da ifade edeyim ki, her ne sebeple olursa olsun Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutuklanması bu darbeci güçlerin tam istediği şey olur. Fetullah Gülen denen teröristbaşının en istediği şey şu an budur. Türkiye'yi hedef almış emperyalist güçlerin en istediği şey şu an ana muhalefet lideri tutuklanmış bir Türkiye fotoğrafıdır. Ayrıca CHP elitlerinin de şu an Kılıçdaroğlu'nun tutuklanmasını ve bu şekilde bir sanal dalga oluşturmak istedikleri çok açık. Kılıçdaroğlu da bunu istiyor ve kendince bunu planlıyor.
Biz bütün hadiselere Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatleri açısından bakacağız, öyle bakmak zorundayız. Gerektiğinde en sert, en şahin tavırları almış biri olarak söylüyorum ki "görev gereği" yapılan bir militanlıkla Kılıçdaroğlu'nun tutuklanmasını istemek FETÖ'nün istediğini yapmak olur. Enis Berberoğlu hak ettiği cezayı bulmuştur. Ben o konuda hep kararlı oldum ama ana muhalefet lideri için aynı şey söz konusu olamaz. İtalya'nın efsane savcısı Di Pietro'nun hatıratından şu cümleyi herkese hatırlatmak isterim:
"Her büyük kamu davası aynı zamanda bir PR faaliyetidir ve her attığım adımda ülkemin menfaatlerini de gözetirim. Aşırılıktan uzak durmak kamu davalarında zorunludur."