Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda bilet gişesinin yanında yer alan çeşme ile Eyüp’te ıssız bir mezarlıkta bulunan 7 taş, İstanbul’da Osmanlı dönemindeki cellatların son izleri olarak varlıklarını sürdürüyor. Eyüp’te bugün sanat tarihi açısından önemli sayılan cellat mezar taşlarından 7 adet bulunuyor.
Hürriyet'ten Ömer Erbil'in yazısı şöyle:
Osmanlı’da idam cezasını dilsiz ve sağırlardan oluşan cellatlar yerine getirirdi. ‘Vatan hainleri, hareme göz dikenler, casusluk yapanlar’ın infazı Topkapı Sarayı birinci avluda gerçekleşirdi. Babüsselam’ın (Selam Kapısı) yanındaki infaz sonrası hükümlünün kesilen başı 3 gün boyunca sergilenirdi. Bugün müze bilet gişesinin yanında yer alan ‘Cellat çeşmesi’ de o günlerden kaldı. Çeşmenin önünde yer alan taş da ibret taşıydı. İnfaz kişinin mevkisi, rütbesi ve işlediği suça göre değişirdi. Öldürülen kişinin üzerinden çıkan kıymetli eşyalar ve kıyafetler her yıl İstanbul’da birkaç kez düzenlenen mezatta satılırdı.
Ayrı mezarlıklar
Cellatlar Osmanlı Sarayı’nda kadrolu çalışırdı. Uğursuz sayıldıklarından öldüklerinde halkın defnedildiği mezarlıklara alınmazlardı. Onlar için İstanbul’da iki ayrı yerde mezarlık oluşturuldu. Osmanlı mezar taşları sanat eseri niteliğinde olmasına karşılık cellat mezar taşlarında ne bir sembol ne de isim yazılıydı. Yazısız, düz, simsiyah boyalı, dikdörtgen taş konurdu. Mezarda kimin yattığını yakınları haricinde kimse bilmez, gece gizlice gömülürlerdi. İdam edilen kişinin geride kalan yakınlarının, cellatları taşlardan bulup mezarını tahrip etmesinden korkulurdu.
Eyüp’te bugün cellat mezarlığında sayabildiğimiz 7 mezar taşı kaldı. Cumhuriyet döneminde defin işlemi yapıldığından mezarlar arasında tek tük görülen mezartaşları 2011 yılında yaptığım ziyarette daha fazlaydı. Sanat tarihi açısından önemli sayılan cellat mezar taşlarına sahip çıkılmazsa yakın zamanda tamamen ortadan kaybolup sadece fotoğraflarda kalacaklar.
Çeşmenin sırrı
Yazar Necdet Sakaoğlu’nun ‘Tarihi, Mekânları, Kitabeleri ve Anıları ile Saray-ı Hümayun / Topkapı Sarayı” adlı yapıtında cellat çeşmesinin taşındığı ileri sürülüyor: “Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a ilk ziyaret (1892) programında Topkapı Sarayı gezisi de olduğundan, sarayda ve avlularda düzenlemeler yapılırken, II. Abdülhamid’in emriyle Cellat Çeşmesi de sökülmüş, Abdurrahman Şeref Bey’in deyimiyle ‘Nice feryat ve zârilerin şahid-i câmidi olan bu menhus çeşme’ yok edilmeyerek, Bâb-ı Hümayun’un içine taşınmış; yerine başka yerden sökülen Hamidiye Çeşmesi monte edilmiştir.”