Almanya'ya çeşitli temaslarda bulunmak üzere gelen Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel ile yaptığı görüşmenin ardından açılışını yaptığı Berlin Uluslararası Turizm Borsası ITB'de gazetecilerle bir araya geldi. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Gabriel ile yaptığı görüşme çerçevesinde Türkiye Almanya ilişkilerini ve son günlerde iki ülke arasında yaşanan tartışma konularını değerlendirdi. Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı'nın Almanya'da Türk bakanların bazı referandum kampanyası etkinliklerinin iptal edilmesini 'Nazi dönemine' benzetmesi ile ilgili de açıklamada bulundu. Çavuşoğlu, Avrupa’daki uygulamaları İkinci Dünya Savaşı öncesindeki atmosferi hatırlattığını kaydetti.
DW Türkçe: Sayın Çavuşoğlu, Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel ile yaptığınız görüşmenin ardından her iki taraf da yapıcı mesajlar verdi. Bunu, iki ülke ilişkilerinin pozitif bir yola girdiğinin işareti olarak kabul edebilir miyiz?
Çavuşoğlu: Önce şunu kabul etmeliyiz ilişkilerimiz ciddi bir gerginlik döneminden geçiyor. Ve bu, gizli bir gerginlik değil. Karşılıklı açıklamalar, Almanya'nın tutumu, burada Türk toplumuna yönelik baskılar; ayrıca Almanya'daki toplantılarımızın antidemokratik bir şekilde engellenmesi ilişkilerimizi gerçekten gerdi. İkincisi, şunu da kabul edelim; Gabriel ve ben, iki dışişleri bakanı olarak ülke ilişkilerimizin iyi bir yolda, pozitif bir atmosferde seyretmesini istiyoruz. Bir sorun varsa bunun diyalog yoluyla çözülmesinden yanayız.
DW Türkçe: Peki, ilişkilerin düzeltilmesi noktasında ne tür adımların atılması öngörülüyor?
Çavuşoğlu: Bunun için hatalarımızı tekrar etmememiz gerekiyor. Bu konuda biz, son derece net bir şekilde beklentilerimizi Sigmar Gabriel'e bu sabah ilettik. Aynı şekilde Başbakanımız Binali Yıldırım en son telefon görüşmesinde ve Münih'teki konferans esnasında da Şansölye Merkel'e beklentilerimizi iletmişti. Bu sabah ki görüşme esasen ilişkilerimizde daha fazla gerginlik olmaması için, bir yumuşama dönemine geçilmesi için ne yapabileceğimizi, nelere dikkat etmemiz gerektiğini iki dışişleri bakanı olarak değerlendirdik. Güzel, faydalı bir görüşme oldu. Bundan sonraki süreçte daha sık bir araya geleceğiz. Ayrıca bundan sonra hangi bakanımız, hangi siyasetçimiz ne zaman gelecek bunun listesini de verdik. Bu güne kadar yaşanan sorunların yaşanmaması gerektiğini ilettik.
DW Türkçe: Yaşanan gerginlik çerçevesinde özellikle " Nazi benzetmesi" Almanya'da çok tepki çekti. Bu konuda neler söylersiniz?
Çavuşoğlu: Nazi meselesi Almanya için çok hassas bir konu, biz bunu biliyoruz. Ancak Avrupa'daki olumsuz gelişmeler, eğilimler ve son uygulamalar gerçekten İkinci Dünya Savaşı öncesindeki atmosferi bize hatırlatıyor. Genel anlamda bu coğrafyada yaşanan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük hepimizin bildiği gerçekler. Yani esasen bu uygulamaların, o dönemdeki uygulamalar olduğunu ve bu dönem Almanya'ya yakışmadığını ifade etmek için söylenmiş bir laf. Tarihte biz o dönemleri kapattık, bir daha dönmememiz lazım. Ve o dönemin uygulamalarını bizim Avrupa'ya, Almanya'ya veya Türkiye'ye getirmememiz lazım, söylenen mesaj budur. Yani Nazi benzetmesi, herhangi bir kişiye sen Nazi'sin demek için değil, uygulamalara yönelik bir benzetmedir.
DW Türkçe: Alman gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması da iki ülke arasında önemli bir ihtilaf konusu olarak dikkat çekiyor. İkili görüşmelerde bu konu nasıl gündeme geldi? Türkiye'nin bu hususta bir adım atması söz konusu mu?
Çavuşoğlu: Bu tür bir konu gündeme geldiği zaman Almanya'nın çok klasik bir cevabı var; yargı ve bağımsız yargı. Türkiye'de de yargı var. Türkiye'de de kolluk kuvvetleri var. Deniz Yücel ile ilgili bir soruşturma devam ediyor. Ve Deniz Yücel Türkiye'de gazetecilik yaptığı için tutuklanmadı; Almanya'nın da çok iyi bildiği bazı illegal faaliyetlerden ötürü tutuklandı; bizim kanunlarımıza göre de Almanya'nın kanunlarına göre de bu böyle. Bunun detaylarını soruşturma sürdüğü için paylaşamıyoruz.
DW Türkçe: Bu konuda istenilen konsolosluk desteği ile ilgili bir girişim oldu mu?
Çavuşoğlu: Konsolosluk desteğini, Dışişleri Bakanlığı olarak Adalet Bakanlığı'na ilettik. Onu da takip ediyoruz. Elbette soruşturmanın gizliliği şu anda çok hassas bir mesele. Ama bugüne kadar bir çok Alman vatandaşının, hemen hemen hepsi konsolosluk erişimine ulaştı. Yani bunlar sağlandı, biz bu konulara kapalı değiliz. Ama bu konunun gazetecilikle ilgisinin olmadığının altını bir kez daha çiziyorum. Gazeteciler tutuklandı demek işin kolay tarafı, ilgili meselenin detaylarını açıkladığımız zaman burada birçok kişi utanabilir.
DW Türkçe: Menbic'te YPG ile ÖSO arasında Amerikan askerlerinin konuşlandırılmasının ardından Başbakan Binali Yıldırım'dan bir açıklama geldi. Bu, geri adım olarak görülebilir mi?
Çavuşoğlu: Bir geri adım yok. Biz burada ve Suriye'nin diğer bölgelerinde özellikle Arapların yaşadığı bölgelerde YPG gibi terör örgütlerinin bulunmamasını istiyoruz ve bizim kriterimiz başından beri nettir Münbiç Münbiçlilerindir, Münbiç'te YPG'lileri kabul edemeyiz. YPG'lilerin Münbiç'e girmesinin sebebi, esasen Afrin tarafıyla birleşip bir terör kantonu oluşturmak istemesidir. Bakın Kürt demiyoruz, terör diyoruz ve oralarda yaşayan Kürtleri YPG, PKK sürgüne gönderdi. O Kürtlerden bazıları da şu anda Almanya'da yaşıyor. Alman yetkililerden sadece YPG, PKK ile değil onların sürgüne gönderdiği Kürt kardeşlerimizle de diyalog içinde olmalarını tavsiye ediyoruz. Böylece onların ideolojilerini savunmayan insanların nasıl evlerinden barklarından edildiklerini öğrenebilirler. Bizim kırmızı çizgimiz terördür, Suriye'nin topraklarının hepsi Suriye'nindir. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekliyoruz, terör örgütlerine de karşıyız.
© Deutsche Welle Türkçe
Özlem Coşkun / Berlin