Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye olarak göç konusunda ahlaki ve insani sorumluluklarımızı yeterince yerine getirdik. Bizim artık ilave bir mülteci yükü kaldırmamız söz konusu değildir." dedi.
Antalya’da konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Afganistan’daki kriz endişe verici boyuta ulaştı. 10 milyona yakın çocuğun hayatı kuraklık, açlık ve salgın nedeniyle tehlikede. Afganistan’da 3.5 milyon kişi yerinden edilmiş durumda. Taliban Kabil havalimanının işletilmesi konusunda bizden teknik olarak destek istedi. Biz de bu konuyu kendi aramızda ve diğer ülkeler ile değerlendirdik ve değerlendiriyoruz. Hiçbir ülkeden bugüne kadar 'Göçmenleri Afganistan'dan çıkardıktan sonra daha doğrusu tahliye edilen kişileri Türkiye'de belli bir süre tutalım' teklifi hiç olmadı” dedi.
Toplantıyı her iki ülkeden çok sayıda basın mensubu takip etti. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Çavuşoğlu, konuşmasına Afganistan’dan tahliye süreci hakkında bilgi vererek başladı. Bakan Çavuşoğlu, “Diğer ülkeler gibi biz de tahliyelerimizi gerçekleştirdik. Tahliye konusunda bizden yardım isteyen birçok ülkeye de destek verdik. Perşembe günü Kabil’de yaşanan terör saldırıları ülkedeki durumun ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gösterdi. Şimdi ise önceliğimiz siyasi süreç ve insanı duruma katkı sağlamaktır. Geçiş dönemin bir an önce tamamlanması ve ülkede otoritenin tesisi en büyük temennimiz. Büyükelçiliğimiz faaliyetlerine şuanda devam ediyor. Daha önce söylediğim gibi Taliban’ın yabancılar ve yabancı misyonlara dair olumlu söylemleri oldu” dedi.
“10 milyona yakın çocuğun hayatı kuraklık, açlık ve salgın nedeniyle tehlikede”
Ülkedeki krizin endişe verici duruma ulaştığını kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Ülkenin yarısından fazlası acil insanı yardıma muhtaç, 10 milyona yakın çocuğun hayatı kuraklık, açlık ve salgın nedeniyle tehlikede. Ülkede özellikle yaşanan kuraklık nedeni ile ciddi bir açlık yaşanabilir. Uluslararası toplum yardımlarını attırılmalıdır. İnsanı yardımların ulaştırılması için BM ve yardım kuruluşlarına gerekli güvenliğin sağlanması lazım. Bunun için de Taliban ile uluslararası toplum olarak diyalogun sürdürülmesi gerekir. Şuanda Afganistan’da 3.5 milyon kişi yerinden edilmiş durumda. Afganistan kaynaklı göç akımı kriz boyutuna ulaşırsa sadece bölge ülkeleri değil Avrupa dahil herkes etkilenir. Suriye krizinden dersler çıkarmalıyız. Biz göç konusunda ahlaki ve insani görevimizi yerine getirdik. Bizim artık ilave bir mülteci yükü kaldırmamız söz konusu değildir. Diğer taraftan AB’nin de taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor. Almaya ile her alanda ilişkilerimiz gelişiyor. Geçen sene 37.7 milyar dolar civarındaydı bugünkü rakamlara baktığımız zaman arttığını görüyoruz. İlk defa 40 milyar doların üstüne çıkacağımızı öngörüyoruz” açıklamasına yer verdi.
“Taliban da havalimanının işletilmesi konusunda bizden teknik olarak destek istedi”
Bakan Çavuşoğlu, Kabil Havalimanı'nın nasıl işletileceği ile ilgili soruya ise, “Daha önceki yönetimin de bu yönde bir teklifi olmuştu değerlendiriyorduk. Taliban da havalimanının işletilmesi konusunda bizden teknik olarak destek istedi. Bizde bu konuyu kendi aramızda ve diğer ülkeler ile değerlendirdik ve değerlendiriyoruz. Ekiplerimiz havalimanında incelemelerde bulundu. Burada önemli olan güvenliğin tesis edilmesidir. Aksi taktirde hiçbir ülke kendi personelini tehlikeye atmaz. Onun dışında bizim raporlarımızın gösterdiği gibi havalimanında ciddi tahribat var. Bunların giderilmesi gerekiyor. Bunun için ihtiyaç duyulan tesisat sağlanmalıdır. Biz dönmek isteyen vatandaşlarımızın hemen hemen hepsini getirdik. Perşembe günü saldırıdan sonra tahliyeler durdu. Havalimanı konusu ciddi bir konu. Bunu titizlikle değerlendiriyoruz. Önümüzdeki süreçte daha sivil uçuşlara açılması için yerinde incelemeler devam edecek” dedi.
“Şu anda Taliban havalimanın içerisinde ve dışarısında güvenliği kendisini sağlamak istiyor”
Fransa’dan gelen güvenli bölge oluşturulması yönündeki teklifi de değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “Fransa’dan ilginç önlemler ve teklifler gelebiliyor. Bu teklif kulağa hoş geliyor. BM’nin bir gücünün olması. Ama uygulamada bu kolay mı? Ona bakmak lazım. BM burada ne yapması lazım? Farklı ülkelerden bir güç oluşturması lazım. Bugün NATO’dan daha güçlü bir örgüt var mı? Bu durumda bu ülkeler buraya güç verecek. Bunu Afganistan’daki taraflar ile görüşmek lazım. Buna izin verecekler mi? Şuanda Taliban havalimanın içerisinde ve dışarısında güvenliği kendisini sağlamak istiyor. Bunun çok uygulamada mümkün olmayacağını anlattık. Havalimanının açılması için güvenlik konusunda herkesin emin olması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
“Türkiye'de belli bir süre tutalım' teklifi hiç olmadı”
Afganların Türkiye'de tutulacağı iddialarına ilişkin ise Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Maalesef dezenformasyon böyle durumlarda çok daha yaygın oluyor, hatta bazen de etkili olabiliyor. Özellikle ABD ve İngiltere'nin Afganları ülkeden çıkardıktan sonra Türkiye'de belli bir süre tutacağına dair iddialar ortaya atıldı. O ülkeler bunu yalanladı. Öyle bir şeyin olmadığını yalanladılar. Gerçekten de hiçbir ülkeden bugüne kadar 'Göçmenleri Afganistan'dan çıkardıktan sonra daha doğrusu tahliye edilen kişileri Türkiye'de belli bir süre tutalım' teklifi hiç olmadı. En başta vize konusunda ABD'nin bir açıklaması oldu, biz de zaten net bir şekilde ona karşı çıktık. Böyle bir teklif ne Almanya'dan ne de başka bir ülkeden bize gelmedi."
“Biz de bir noktada vatandaşlarımızı toplayarak otobüsler ile havalimanına getirdik”
Tahliyelerin büyük bir bölümün havayolu ile gerçekleştirildiğini belirten Bakan Çavuşoğlu, “Bazı ülkeler doğrudan Kabil havalimanından kendi ülkesine tahliye gerçekleştirdi. Bazı ülkeler de komşu ülkeler üzerinden gerçekleştirdi. Biz de tahliyelerimizi askeri uçakla Kabil ve İslamabad arasında gerçekleştirdik. Oradan da THY ile ülkemize getirdik. Karadan tahliye mümkün mü? Evet mümkün. Yol güvenliğinin garanti altına alınması gerekiyor. Örneğin biz son tahliyemizi şöyle gerçekleştirdik. Havalimanı etrafında ciddi kabalık vardı, vatandaşlarımız kalabalıktan ötürü içeri giremedi. Taliban’ın da önlemler aldığını gördük. Biz de bir noktada vatandaşlarımızı toplayarak otobüsler ile havalimanına getirdik. Bu konuda da Taliban’dan da destek gördük” dedi.
“Türkiye tedbirleri ile tahliye uçuşlarına önemli katkılar sağladı”
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise konuşmasına Manavgat’ta yangında hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyerek başladı. Tahliyeler konusunda Türkiye’ye teşekkür eden Maas, “Bu vesile ile Türkiye’nin son haftalarda Kabil havalimanında gerçekleştirdiği çabaları için teşekkür ederim. Türkiye tedbirleri ile tahliye uçuşlarına önemli katkılar sağladı. Perşembe günü yaşanan saldırılar karşısında bu çabaların zor koşullarda yapıldığını görüyoruz. Son günlerdeki ortak yardım kampanyalarını sürdüreceğiz. Yeni bir sürece girdik. Afganistan’da Alman vatandaşları bulunuyor. En kısa zamanda Almanya’ya gelebilmeleri için çaba harcamak istiyoruz. Havayolu ile gelebilmeleri için Kabil havalimanının tadilat yapılması gerekiyor. Türkiye’nin kabil havalimanını işletmesini önerdiği için müteşekkiriz. Taliban’dan güvenliği sağlaması için vaatte bulunmasını istiyoruz. Bizde Taliban ile görüşmek istiyoruz. Havalimanın düzeltilmesinde biz hem maddi ve teknik olarak katkıda bulunmaya hazırız. Göç hareketinin artacağını düşünüyoruz. Kara yoluna çıkan insanların güvenli bir şekilde ülkeden ayrılmalarını sağlamalıyız” açıklamasını yaptı.
“Korumaya muhtaç 10 bini aşkın insan var”
Tahliye edilmesi gereken 10 binden fazla yerel personelin olduğunu belirten Maas, “Korumaya muhtaç 10 bini aşkın insan var. Bu insanlar için elimizden geleni yapacağız. Bu insanları yasal olarak çıkarmak için diğer ülkeler ile yollar arıyoruz. Türkiye havalimanından faaliyetleri ile önemli bir katkıda bulunuyor. Göç akımı komşu ülkelere doğru ilerleyecektir. Biz faaliyetlerimiz ile olası bir insani felaketi önlemek istiyoruz. İnsanlar aç kaldıkları için bu ülkeyi terk etmek istemesinler. Göç akımı konusunda desteklemek istiyoruz. 100 milyon EURO BM Göç Komisyonuna sağlamak istiyoruz. Korumaya muhtaç insanları Almanya’da kabul etmeye hazırız. Budan sonra olabilecek göç akımında komşu ülkelerde imkanlar sağlamak istiyoruz. Asıl amacımız göç akımını engellemek” dedi.