Ekonomi

CarrefourSA'dan “Arı Varsa Hayat Var”  projesi ile arıcılığa destek

Merve DUNDAR - Özgür KUMANOVALI / İSTANBUL, (DHA)- TEKNİK arıcılığı destekleyerek yerel üretime katkı sağlamak, tüketicilerine doğru ve kaliteli bal sunmak amacıyla "Arı Varsa Hayat Var" projesini hayata geçiren CarrefourSA,  Kars, Ardahan ve Adana'da 40'

26 Nisan 2018 17:55

Merve DUNDAR - Özgür KUMANOVALI / İSTANBUL, (DHA)- TEKNİK arıcılığı destekleyerek yerel üretime katkı sağlamak, tüketicilerine doğru ve kaliteli bal sunmak amacıyla \"Arı Varsa Hayat Var\" projesini hayata geçiren CarrefourSA,  Kars, Ardahan ve Adana\'da 40\'ı kadın olmak üzere toplam 200 arıcıya eğitim verdi. Proje kapsamında ürün güvenliği ve izlenebilirliği sağlanmış doğru ve kaliteli ballar firmanın reyonlarındaki yerini alırken, eylül ayında başlayan eğitimlerin bir sonraki durağı Muğla olarak belirlendi. 

Arıcılık ve bal üreticiliğinde verdiği eğitimlerle kovan verimliliğini artırarak yerel üretime destek vermek ve arıcılık mesleğini gelecek nesillere taşımak amacıyla bayata geçirilen projenin detayları, CarrefourSA Gıda Kategori Genel Müdür Yardımcısı Ayşin Işıkgece ve Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu’nun katılımıyla düzenlenen toplantıyla duyuruldu.

\"DÜNYANIN ÇAM BALI İHTİYACININ YÜZDE 80\'İ MUĞLA\'DAN SAĞLANIYOR\"

Proje için 3 tane bölge seçtiklerini belirten Ayşin Işıkgece, \"Bunlardan bir tanesi Kars- Ardahan bölgesi. Bu bölgede çok özel bir Kafkas arı ırkı var ve bunlar devlet koruması altında. Endemik bitki çeşitliliği adına da çok bakir bir bölge, biyoçeşitliliği korumak adına bu bölgeyi seçtik. Son olarak ise Ardahan çiçek balı coğrafi işaretli olduğu için bu bölgeyi tercih ettik. İkinci olarak ise şirket olarak bizim için ayrı bir önemi olan Adana bölgesini seçtik. Bu iki bölgede eğitimlerimizi tamamladık. Toplamda 200 arıcıya 20 gün boyunca eğitim verdik. Üçüncü olarak ise Muğla bölgesine gideceğiz. Çünkü burası dünya çam balı ihtiyacının yüzde 80\'ini karşılayan bir bölge. Eğer bu bölgede bir standart kontrolü yaparsak içinde bulunduğumuz 30 ülkeye de bu bölgeden bal göndererek ilave bir ekonomi yaratmış oluruz\" diye konuştu.

\"ARICILIĞI GELECEK KUŞAKLARA AKTARMALIYIZ\"

 Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu ile birlikte eğitimleri verdiklerini söyleyen Işıkgece, \"Üreticilere, kovan verimliliğini nasıl arttırabileceklerine dair bilgiler verdik. Türkiye\'de 14 kilogram olan ortalama kovan verimliliğini diğer ülkelerdeki gibi 60 kilograma nasıl çıkarabilir, daha fazla kazanç nasıl sağlayabilir ve gelecek kuşaklara bu işi nasıl aktarabiliriz soruları üzerine odaklandık. Şu anda arı üreticilerinin yaş ortalaması 54 ve bu işin gelecek kuşaklara aktarılması zor gibi görünüyor\" dedi.

40 KADINA POLEN PROPOLİS ARI SÜTÜ ÜRETİMİ İÇİN EĞİTİM VERİLDİ

Proje kapsamında Türkiye\'de çok bilinmeyen polen propolis arı sütünün eğitiminin de  40 kadına öğretildiğini dile getiren Işıkgece, \"Onlar da bu bilgiyi kullanarak katma değerli bir ürün üretsin ve kazanç elde etsinler istedik. Verdiğimiz tüm eğitimlerin ardından üretilen ürünleri kontrol aşamalarından geçirdikten sonra reyonlarımızda müşterilerimizle buluşturduk\" diye konuştu.  

 “BU YIL 450 TON BAL SATIP 16 MİLYON TL CİRO HEDEFLİYORUZ”

Işıkgece son olarak şunları söyledi:

“Ülkemizde arıcılık ve bal üreticiliği ile uğraşanların yaş ortalaması 50’nin üzerinde olduğu için bu mesleği genç nesillere aktarmak amacıyla eğitim verdiğimiz arıcıların 18 – 45 yaş arasında,  Arıcılar Birliği’ne bağlı ve en az 30 adet kovanları olmasına dikkat ettik. Daha çok erkek ağırlıklı bir meslek kolu olan arıcılık ve bal üreticiliğinde hem kadın istihdamını artırmak hem de balın yanı sıra polen – propolis – arı sütü gibi katma değerli ürünlerle daha fazla gelir elde edebilmelerini sağlamak amacıyla çalıştığımız arıcıların eşli olarak projeye katılmasına ya da arıcıların kadın olmasına önem verdik. Bir yandan eğitimler devam ederken diğer yandan da reyonlarımızdaki balları testlere tabi tuttuk. Bal ürünlerine dair kalite kontrol mekanizmamızı güçlendirdik. Bal üretiminin verimliliğini ve insan sağlığını gözeterek reyonlarımızda doğru ve kaliteli ballara yer veriyoruz. CarrefourSA olarak bu yıl toplam 450 ton bal satmayı ve 16 milyon TL ciro elde etmeyi hedefliyoruz. Hedeflediğimiz satış miktarının 160 ton ve 6 milyon TL cirosunun Carrefour markalı ballarımızdan elde edeceğimizi düşünüyoruz.”

\"BAL, RAFLARA GELENE KADAR 3 AŞAMALI DENETİMDEN GEÇİYOR\"

Arı yetiştiriciliği, ıslahı ve arı ürünleri konusunda 45 yıllık tecrübeye sahip olan Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu projenin eğitim ayağını üstleniyor. Arıların gelecek kuşaklar için yaşamını sürdürmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Doğaroğlu, \"Koloni dediğimiz arı ailesi kovan içinde zayıf olduğu zaman bal üretim mevsiminde arı yeterince bal üretemiyor ve arının kendi üremesi için ayrılmış birinci kattan arıcı üretime gitmeye çalışıyor. Ama orası arının beslenme, gelişme, yavrulama alanı. Biz onun üzerine bir ızgara koyuyoruz ve yukarda yavrulatmayı engelliyoruz. Böylece yukarda temiz balın oluşmasını sağlıyoruz. O zaman arı üst katlardan bal üretmiş oluyor. Biz bu teknikleri anlatmaya çalışıyoruz\" diye konuştu.

Balın raflara gelene kadar 3 aşamalı bir denetimden geçtiğini belirten Prof. Dr. Doğaroğlu, \"İlk olarak balı paketleyen firma üreticiden aldıktan sonra onun gerekli analizlerini yapıyor. Pazarlayan kurum ciddi bir kurumsa o zaman sürekli olarak paketlemeyi yapan kurumdan aldığı ürünü denetliyor. Raflara girdikten sonra zaten Tarım Bakanlığı tarafından denetim yapılıyor. Ciddi, isim yapmış marketlerden alınan ballarda bir sorun yaşanmaz. Ama merdiven altı üretimin olduğu, etiketin bulunmadığı ürünlerden kaçınmak lazım. Zaten balın etiketine baktığınız zaman bütün bilgileri içermesi gerekiyor. Bu bilgiler ve yeterli analiz yoksa, besin ögeleri yeterince konulmamışsa o zaman şüphe etmek lazım\" dedi.

BALI SICAKTA SAKLAMAYIN

Balın bozulmaması için sıcakta saklanmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Doğaroğlu, \"Bal ne kadar soğukta saklanırsa o kadar iyi olur. Balın optimal kristalizasyon sıcaklığı var, bu 12-13 derece arasında. Bu sıcaklıkta saklanan bal kristalize olur. Buna biz donma veya şekerlenme diyoruz. Aslında bunlar balın doğal fiziksel özellikleri. Kristlize balın tüketilmesinde bir zarar yoktur hatta hazmı daha kolaydır. Bu bala bozulmuş diyemeyiz. Eğer bir bal kristalize olma özelliğine sahipse ve size sıvı olarak sunuluyorsa bir işlemden geçiyor demektir. Ama bu işlem ciddi bir firma tarafında yapılmışsa baldaki enzimler korunmuş olur. Buradan bir tehlike gelmez. Bal köpürüp, ekşidiği zaman fermante olmuş yani bozulmuştur. Bu da daha çok sıcak yerde bırakıldığında meydana gelir. O bal bozulmuştur ama bunu bile sulandırıp sirke olarak kullanabilirsiniz\" diye konuştu.

(FOTOĞRAF-VİDEO)