Gündem

Prof. Dr. Sencer Ayata: Türkiye'de göçmen sorunu çok yönlü ve karmaşık, kolay bir çözümü yok

Murat Sabuncu sordu, toplum bilimci Prof. Dr. Sencer Ayata yorumladı

20 Mayıs 2022 13:31

Türkiye'nin dünyada da bilinen sosyologlarından Prof. Dr. Sencer Ayata, “Türkiye'de göçmen sorunu çok yönlü ve karmaşık, kolay bir çözümü yok” dedi. Türkiye’ye göçmen akışının dünyanın diğer ülkelerinden farklı olarak iktidarın politikalarıyla ilişkili olduğunu anlatan Ayata, “Çok büyük bir nüfus kitlesel olarak aniden Türkiye’ye geldi. Kontrolsüz bir güç oluştu. Bu tamamiyle siyasi iktidarın hatası nedeniyle yaşandı. Avrupa’daki benzerlerinden farklı bir süreç yaşıyoruz” dedi.

ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nün yanı sıra Oxford ve Harvard üniversitelerinde de öğretim üyeliği yapan, CHP yönetiminde olduğu dönem CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu'nu kuran Prof. Dr. Sencer Ayata, Türkiye’deki göçmenlerle ilgili tartışmaların siyasete etkisini, CHP ve AKP'nin göçmenlerle ilgili aldığı pozisyonların sosyolojik ve siyasi yansımalarını,  Murat Sabuncu ile konuştu. 

"Türkiye’de aslında tam bir paradoks var"

Türkiye’deki göçmenlerin büyük kısmının toplumla kaynaşamadığını  ifade eden Ayata, “Bazı yerlerde 200 bin dolayında Suriyeli vatandaş var. Okuyan Suriyeliler, iş dünyasındaki Suriyeliler dolayısıyla hem ayrılık hem de daha çok bir araya gelmek… Bunlar toplum açısında tetikleyici şeyler. Suriyeli göçmen karşıtlığı toplum arasında yüzde 75-80 arasında. Türkiye’de aslında tam bir paradoks var. Avrupa’da milliyetçiler ve sağcılar göçmen karşıtlığı yaparken, Türkiye’de ise tam tersi milliyetçi damara daha çok yaklaşan iktidar biz bunları burada tutacağız diyor. Bir yanda toplumda yükselen tepki, öbür tarafta 50+1 sistemiyle yaklaşan bir seçim var. Bu haliyle muhalefet üzerinde de etki yapıyor. Muhalefet de daha çok ‘gitsinler’ yaklaşımını dile getiriyor” dedi. 

"Türkiye’deki göçmen sorunun son derece karmaşık"

Göçmenlerin ucuz işgücü olarak ekonomik sisteme entegre olduğuna, tarımda mevsimlik işçi olarak çalıştığını söyleyen Ayata, “Göçmenler arasında birkaç yüzbin kişilik bir grup üniversite okuyor, iş dünyasına katılıyor, dil öğreniyor ve toplumun içinde yer alıyor. İkinci bir grup da var ki ucuz işgücü olarak çalıştırılıyor ve ekonomik sistemde yer alıyor” diyerek Türkiye’deki göçmen sorunun son derece karmaşık olduğunu ifade etti. 

Göçmenlere ilişkin bütün tartışma ve sorunlara rağmen “Suriyeliler üzerinden beka sorunu var demek gerçekçi değil” diyen Ayata, “Türkiye şu anda 21. yüzyılın en çok yönlü ve karmaşık sorunuyla karşı karşıya, kolay bir çözüm yolu yok” dedi.

Yükselen göçmen düşmanlığı siyaseti nasıl etkiliyor ? 

Ümit Özdağ el yükselterek Erdoğan’ı mı muhalefeti mi sıkıştırıyor ?

Murat Sabuncu soruyor, toplum bilimci Prof. Dr. Sencer Ayata yorumladı.




Sencer Ayata:

Küreselleşme olarak adlandırılan ve son otuz kırk yıla damgasını vuran bir evrenin hemen ardından dünyanın birçok ülkesinde milliyetçilik yükselmeye başladığını görüyoruz. Kimi ülkelerde muhalefet hareketleri olarak, kimilerinde ise iktidar partilerinin ideolojisi olarak.
Milliyetçiliği hiç değişmeyen, hep aynı özellikleri taşıyan bir ideoloji olarak düşünmek doğru olmaz. Tersine her siyasi akımla birlikte görülen hatta onunla içi içe geçen bir ideoloji. O nedenle muhafazakar, ırkçı faşist, İslami yada Hindu milliyetçiliğinden olduğu gibi bunlardan farklı milliyetçiliklerden de söz edebiliyoruz. Örneğin liberal yada özgürlükçü milliyetçilik gibi. Bunlara sömürgecilik karşıtı halk egemenliğini ve bağımsızlığı savunan milliyetçi hareketleri ve dayanışmacı sosyalist düşünür ve partileri de örnek verebiliriz. Buna yurttaşlık milliyetçiliği de deniyor. Halkın egemenliğini, anayasal yönetimi, eşit yurttaşlığı, ama en önemlisi yurttaşların karşı haklarını savunan bir milliyetçilik anlayışı.

Aslında milliyetçilik bu fikirlerle doğdu ve gelişti. Fransız İhtilali, İtalya’da Mazzini, Latin Amerika’da Bolivar, ABD’de Wilson gibi. Bu tür milliyetçiler milletlerin eşitliğini, uluslararası ilişkilerde çatışmayı değil, işbirliğini ve çok taraflılığı savunuyor. İçeride çoğulcu demokrasiyi savunuyor.

Tabi milliyetçilik büyük savaşları, yıkımları, faşist partileri de ateşleyen bir güç olarak da kullanıldı. Günümüzde yükselen ve çoğu durumda otoriter popülizmle özdeşleşen muhafazakar milliyetçilik. Milli kültürün türdeş, özgün ve hatta üstün olduğunu iddia eden bir milliyetçilik anlayışı. Zaman içinde faşizan ırkçılık yönü yumuşadı ama içeride farklılıklara hoşgörü ile bakmıyor. Otoriter, ataerkil, hiyerarşik değerleri savunuyor. Çatışmacı, sürekli komplolar, iç ve dış tehditler yaratmaya çalışarak karşıtlar, düşmanlıklar yaratıyor. Çoğulcu demokrasiye karşı. Güçlü adamlar, lider öne çıkartılıyor. Hatta saldırgan, yayılmacı olabiliyor.
Genel olarak milliyetçiliğin ve özellikle bu tür milliyetçiliğin bir çok nedeni var kuşkusuz. Ama öncelikle sağ popülizmin yükselmesinden söz edilebilir. Ve özellikle çok sayıda ülkede olduğu gibi uluslararası göçlerin oynadığı rolden.