Gündem

Canan Kaftancıoğlu: CHP'nin sola bakan yüzü

Canan Kaftancıoğlu, kongrede tek aday. Kaftancıoğlu, il başkanlığı görevini devraldığı 2018'den bu yana kamuoyunun dikkatini çekiyor

09 Şubat 2020 11:49

Tarih, 13 Ocak 2018. CHP'nin İstanbul il kongresi yapılıyor. Kongre salonunda ortam son derece gergin. Bağrışmalar, itişmeler, karşılıklı sloganlar…

Bir tarafta, özellikle Alevi partililerin ve ulusalcı olarak tarif edilen kesimlerin büyük bölümünün desteklediği, yılların CHP'lisi, o dönem il başkanı olan Cemal Canpolat var.

Diğer yanda ise geleneksel CHP profiline daha az uyan bir aday, Canan Kaftancıoğlu yer alıyor.

Sonunda Kaftancıoğlu yalnızca yedi oy farkla seçimi kazanıyor ve il örgütünde yeni bir dönemi başlatıyor.

Türkiye'deki kamuoyunun büyük bölümü Canan Kaftancıoğlu adını işte ilk kez o kongreyle öğrendi.

Kaftancıoğlu sonrasında ise Türkiye siyasetinin önemli figürlerinden birine dönüştü.

Ordu'daki yoksul köy evinden doktorluğa

Kendisi 1972 yılı, Ordu doğumlu. O dönem baba öğretmen, anne ev kadınıydı.

Gözünü ilk olarak köy hayatına açtı. Yaşamında hayvan otlatmak da vardı, fındık toplamak da.

İlerleyen yıllarda mahkemedeki bir savunmasında yoksul bir ailede büyüdüğünü söyledikten sonra şunları ekleyecekti:

"Bana ve benim gibilere dayatılan hayattan kurtulmanın tek yolunun okumak ve mücadele etmek gerçeğiyle çok erken yaşta yüzleştim."

Kaftancıoğlu bu sözlerin devamında ise okudukça ve yaşadıkça "sol değerler gömleğini üzerine giydiğini ve hiç çıkarmadığını" ekliyordu.

İlk ve orta öğretimini Ordu'da tamamladıktan sonra üniversite eğitimi için İstanbul'un yolunu tuttu.

Çapa'daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudu.

Hakkında çekilen bir belgeselde bir arkadaşı, Kaftancıoğlu'nun o dönemde birlikte staj yaptığı öğrenciler arasında başörtülü genç kadınların da olduğunu, onların derse girmesiyle ilgili sıkıntı yaşandığında Kaftancıoğlu'nun onların hakkını savunduğu anlatıyor.

Ümit Kaftancıoğlu'nun 'gelini'

Çapa'nın ardından Ali Nakif Kaftancıoğlu ile tanışacağı Sivas Su Şehri Devlet Hastanesi acil biriminde görev yaptı.

Ali Nakif Kaftancıoğlu, 1980'de öldürülen sol görüşlü yazar ve radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu'nun oğlu.

Bu durum, ilerleyen yıllarda Canan Kaftancıoğlu'nun "Ümit Kaftancıoğlu'nun gelini" olarak da tanımlanmasına neden oldu.

Sivas sonrası, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndaki adli tıp ihtisasını "İşkence Olgularının Adli Tıbbi Değerlendirilmesi" teziyle tamamladı.

2000 yılından itibaren başka doktorlarla kurduğu bir özel hastanede çalışmaya başladı.

Gezi, CHP'ye ilk adım ve tartışmalı Twitter paylaşımları

Kaftancıoğlu'nun adı, sol çevrelerde ilk olarak, 2009 yılında kurucuları arasında yer aldığı Toplumsal Bellek Platformu'yla duyuldu.

Bu, faili meçhul bırakılmış siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden ailelerin oluşturduğu bu platformdu ve bu yapının sözcülüğü görevi Canan Kaftancıoğlu'ndaydı.

2010 yılında CHP'nin başına Kemal Kılıçdaroğlu'nun gelmesi ve partide bir yenilenme sürecinin başlaması ardından Kaftancıoğlu da partiye katılma kararı aldı.

2011'de ilk kez aktif bir siyasi görev alarak, CHP İstanbul il başkan yardımcılığı görevine başladı. İl başkanlığı görevi ise Oğuz Kaan Salıcı'daydı.

Kaftancıoğlu da bu dönemde, Kalıcı'nın içinde yer aldığı 10 Aralık Platformu'yla ilişki içindeydi.

2012-2014 arasında hem il başkan vekilliği hem de il başkan yardımcılığı görevlerini yürüttü.

2014'te CHP Parti Meclisi'nin kararıyla Maltepe belediye başkan adayı oldu ancak Maltepe ilçe teşkilatı üyeleri bu duruma "İthal başkan istemiyoruz" diyerek tepki gösterdi.

Hatta partililer ilçe örgütünde buna karşı bir eylem dahi yaptı.

Tepkiler üzerine Parti Meclisi geri adım attı.

CHP'ye ilk ısındığı bu dönem Gezi eylemlerine denk gelmişti.

Bu aynı zamanda, profilinde motosiklet kullanan bir fotoğrafının bulunduğu Twitter hesabından paylaşımlarını yoğunlaştırdığı da bir dönemdi.

O dönemde çok dikkat çekmeyen bazı Twitter paylaşımları ileride "önüne getirilecekti".

Mustafa Kemal'in 'askerleri ve yoldaşları'

Kaftancıoğlu 2018'deki olaylı kongre öncesinde bazı kesimler tarafından ciddi bir tepkiyle karşılaştı.

O dönemde tepkiler, ağırlıklı olarak hükümete yakın medyadan değil, Vatan Partisi çizgisindeki Aydınlık gazetesi ve Ulusal TV ile CHP'ye yakınlığıyla bilinen Halk TV'den geliyordu.

Bu tepkilere gerekçe olarak, Kaftancıoğlu'nun Barış ve Demokrasi Partisi'ni (BDP) savunmasından 1915 olaylarını "soykırıım" olarak nitelemesine kadar birçok siyasi görüşü sıralanıyordu.

En fazla tepki gören ise Kaftancıoğlu'nun "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganını militer olduğu gerekçesiyle reddetmesiydi.

Kaftancıoğlu, "Mustafa Kemal'in yoldaşlarıyız" demeyi tercih ediyordu.

Bu tartışma olaylı kongre salonuna da yansımış, Canpolat'ı destekleyenler salonda hararetle "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganını atmıştı.

Ancak sonunda kazanan "Mustafa Kemal'in yoldaşları" oldu.

Kaftancıoğlu ise kongredeki zafer konuşmasında rekabeti geride bırakan bir üslup kullandı ve "Bu salondan el ele çıkıp AK Parti faşizmini yok etmeye gideceğiz" dedi.

Farklı yönlerden gelen eleştiriler ve yeni bir teşkilatlanma

Kaftancıoğlu zor bir göreve başlamıştı. Bir yandan hem hükümet ve hükümete yakın medya tarafından bir yandan da ulusalcı olarak tarif edilen yayınlar tarafından eski Twitter paylaşımları ve siyasi çıkışları nedeniyle eleştiriliyordu.

O ise enerjisini daha çok il teşkilatını yeniden yapılandırmaya ve seçim çalışmalarına verdi.

Her ne kadar 2013 yazından sonra Gezi eylemleri geri çekilse de Gezi'nin yarattığı dalgalar Türkiye siyasetine vurmaya devam ediyor, özellikle tabanda oluşan yeni bir siyaset anlayışı talebi, muhalif örgüt ve partileri dönüşmeye zorluyordu.

Kaftancıoğlu da bu dönüşüm talebine paralel bazı kararlar almaya çalıştı.

Kadınların ve gençlerin partide daha fazla temsili için adımlar attı.

Geleneksel CHP'liliğin ilişki ağları dışından, toplumsal hareketler içinde yer almış bazı kişileri il örgütüne çekti.

Bu yeni kadrolarla partide daha etkin, bürokrasiden sıyrılmış, il ve ilçe örgütleri arasındaki iletişim sorunlarını aşan yeni bir zemin kurmaya çalıştı.

Partide sol eğilimin temsilcisi

İdeolojik olaraksa mevcut CHP ortalamasının daha solunda bir çizgi benimsemeye çalıştı.

Bu, Gezi Parkı'nda da karşılığını bulmuş bir sol anlayıştı.

Özetlemek gerekirse…

Mustafa Kemal Atatürk'ü sahiplenen ancak militarizmi reddeden, PKK'yı mahkûm eden, HDP'yle dayanışan, sadece TBMM'deki mücadeleyi değil sokağı da önemseyen, kadın haklarını savunmakla yetinmeyip kadınların temsil oranını artıran, gençleşmeyi hedefleyen, yukarıdan aşağı karar mekanizmalarına karşı taban demokrasisini savunan, muhafazakârları kazanmayı dikkate alan ama bunun için sağ popülizm yapmamak gerektiğini savunan bir sol…

Kaftancıoğlu bir dönem, Gezi'den sonra sosyalist parti ve örgütlerin öncülüğünde kurulan Birleşik Haziran Hareketi'nin (BHH) etkin bir şekilde yürütme kurulu üyeliği görevini de yürüttü.

BHH 2018 yılında dağılsa da "Haziran isyanı", CHP'deki yansımasını Canan Kaftancıoğlu üzerinden belli bir oranda da olsa bulmuştu.

CHP'de iç sorunlar ve bir günlük istifa

Parti içindeki farklı grup ve eğilimlerin yönetimi ve genel merkezle ilişkiler tabii ki da kolay olmadı.

Kaftancıoğlu'nun zaman zaman partisine, kendisini de içine katarak eleştirileri oluyordu.

Örneğin, 24 Haziran 2018'deki seçim gecesi çok daha farklı bir mücadele yapılmasını savunmuş, partinin gösterdiği performansa tepki göstermişti.

2019'un kış aylarında Türkiye yerel seçim sürecine girdi.

Partisiyle en büyük gerilimini ise işte bu aday belirleme sürecinde yaşadı.

Kaftancıoğlu tam bu dönemde, Ocak ayında istifa etti ancak istifasını parti içinden gelen talepler üzerine bir gün içinde geri çekti.

O dönem Ataşehir, Bakırköy ve Maltepe gibi bazı ilçelerde belirlenen belediye başkan adaylarına karşı bu kararı aldığı iddia edildi.

İmamoğlu ile kol kola 31 Mart ve 23 Haziran

31 Mart yerel seçimlerine gidilirken, ortaya çıkan potansiyel büyükşehir belediyesi adayları arasında, o dönem çok tanınmayan Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adaylığına güçlü destek veren isimlerden biri de Canan Kaftancıoğlu oldu.

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday olduğu 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tersine gibi, CHP örgütlerinin içine sinmeyen değil benimsediği bir aday oldu İmamoğlu.

Örgütün benimsemesi İmamoğlu kampanyasına ciddi bir ivme kattı.

Kaftancıoğlu ile il ve ilçe örgütlerinin hem kampanya sürecindeki hem de 31 Mart gecesi ve sonrasındaki günlerde sandık başlarındaki çalışmaları dikkat çekti.

24 Haziran 2018 gecesindeki tavrıyla tabanını adeta hayal kırıklığına uğratan CHP, 31 Mart gecesi sandık güvenliği ve kamuoyunu sürekli bilgilendirme konusunda hazırlıklıydı.

https://youtu.be/Qh008cczeKE

Kaftancıoğlu; çevresinde partililer, elinde telefon, önünde ekranlar, bütün süreci yönetmeye çalıştı.

O gece İmamoğlu üst üste açıklamalar yaparken o da yanında duruyordu.

Kaftancıoğlu, ilerleyen günlerde sürekli oy sayım merkezlerini dolaştı, bazı mesleleri yargıya taşıdı.

23 Haziran gecesi ise nihai olarak tescillenen CHP başarısı sadece İmamoğlu değil Kaftancıoğlu ile de özleşmişti.

Bu dönem bir röportajında, "Tarihe İstanbul'u alan il başkanı olarak geçmek bana yeter" diyecekti.

Dava süreci: 'Kararlar saray odalarında alınıyor'

23 Haziran seçimiyle ilgili zafer havası sürerken Kaftancıoğlu'nun karşısına ciddi bir dava çıktı.

Geçmiş yıllardaki Twitter paylaşımları üzerinden "Cumhurbaşkanına hakaret", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılamak", "halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamalarıyla 17 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu.

Dava sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri tarafından da eleştirildi.

Kaftancıoğlu 2018'de yaptığı bir açıklamada, 2013'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın annesine küfür olan bir duvar yazısını içeren görselini gözünde kaçarak paylaştığını belirterek özür dilemişti.

Verdiği bazı röportajlarda bazı tvitlerle ilgili "O dönem CHP İl Başkanı olsaydım o sorumlulukla üslup olarak yazardım" diyordu ancak içeriğin arkasında duruyordu.

Kaftancıoğlu davada tüm mesajlarının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini savundu.

Kaftancıoğlu duruşma sonrası konuşma yapıyor.

Hakkındaki soruşturma kapsamında 31 Mart'tan sonra iddianame hazırlanmıştı. 23 Haziran seçimlerinden beş gün sonraysa davanın ilk duruşması gerçekleşti.

18 Temmuz'daki ikinci duruşma sonrasında Nazım Hikmet'ten 'Bir Provokatör Üzerine Şiir Denemeleri' şiirinden okuduğu bölüm "mesaj doluydu":

"Sen bu kavgada bir nokta bile değil; bir küçük, eğri virgül; bir zavallı vesilesin. Ben, kızabilir miyim sana? Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir bir posta tatarına, bir emir kuluna sövmek; efendisine kızıp uşağını dövmek."

Bu şiir de dava dosyasına girmiş, mahkeme başkanı şiiri itham edici bulmuştu.

6 Eylül'deki son duruşmada ise hakkında 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası verildi.

Kaftancıoğlu tutuklanmazken dava istinaf mahkemesine taşındı.

Ona göre, "bunlar siyasi davalardı ve davalarda kararlar mahkeme değil saray odalarında alınıyordu ve İstanbul'u kazanma başarıları cezalandırılmak" isteniyordu.

Kaftancıoğlu son duruşma sonrası yine Nazım Hikmet'in 'Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler' şiirinden bir bölüm okudu.

'Kahramanın Yolculuğu' tartışması

2019 sonlarında Ekrem İmamoğlu ile ilgili yazılan bir kittabın yarattığı tartışma, İmamoğlu'nun başarısına nasıl yaklaşılması konusundaki farklı siyasi tutumları da ortaya koyuyordu.

Kitap, İmamoğlu'nun seçim kampanyasının direktörü Necati Özkan'ın yazdığı 'Kahramanın Yolculuğu'ydu.

Kaftancıoğlu kitaba Twitter üzerinden, açıktan tepki gösterdi ve şöyle yazdı:

"Kahramanın hikayesini yazıyorum diyerek kahramandan daha çok kendilerini kahramanlaştırmaya çalışan profesyoneller bilsinler ki; yalan, yanlış ve eksik verilerle Genel merkez iradesinin, CHP örgütlerinin ve İstanbul ittifakının emeğine hiç kimse saygısızlık edemeyecektir!"

Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu, Kaftancıoğlu'nu böylesine bir "iç eleştiriyi" kamuoyu önünde yaptığı için eleştirdi.

İmamoğlu, "kahraman" olarak nitelenmesine şerh koydu ancak Özkan'ı savundu.

Son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Twitter mesajına gerek olmadığını söylediği aktarıldı.

Bazı yorumlara göre bu, Kaftancıoğlu'nun ve çevresinin, İmamoğlu'nun başarısını açıklarken CHP örgütlerini geride bırakan yaklaşıma uzun zamandır duyulan tepkinin bir dışa vurumuydu ve mesaj sadece Özkan'a değil aynı zamanda İmamoğlu'naydı.

'Dahası var'

Kaftancıoğlu 13 Ocak 2018'deki kongredeki adaylık konuşmasını yaparken, "Ben İstanbul'u, haramilerin saltanatından kurtarmaya adayım" demişti.

İstanbul'un 25 yıl sonra Milli Görüş partileri ve AKP'den CHP'ye geçmesiyle kendince en önemli vaadini yerine getirmiş oluyordu.

Kaftancıoğlu, bugün gerçekleştirilen İstanbul İl Kongresi'ndeki adaylığında ise bu kez "Dahası var" söylemini kullandı ve ulusal ölçekte bir değişimde oynanancak rol için söz verdi.

"İstanbul'u, İstanbul örgütümüzü halkın iktidarını kurmak için verdiği mücadelede en büyük güç yapmak için adayım" dedi Kaftancıoğlu.

Bu ikinci vaad gerçekleşir mi bilinmez ama Kaftancıoğlu'nun bundan sonra da ülkedeki önemli bir siyasi figür olarak kalacağını tahmin etmek zor değil.