Gündem

Can Dündar: Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım

"Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım; ‘içeri atıp sindirdik’ sanmasınlar"

03 Ocak 2016 09:24

Adana'da durdurulan MİT TIR'larının içinde silah ve mühimmat bulunduğunu ortaya koyan belgeleri yayınladıkları için tutuklanan gazeteci Can Dündar, CHP milletvekillerinin kendisini ziyareti sırasında, casusluk yapmak ile suçlandığını söylerken  “İlk işimde yakalandım casus olarak. MİT tırları ve sarin gazı, bu iktidarın hassas noktası. Oraya dokunanın üzerine gidiyorlar. Tutuklama peşin cezalandırma haline getirildi. Ben haber yaparım, bunun sır olduğunu nereden bileceğim” dedi. Erdem Gül, her gün 11 gazete aldığını söylerken "İnfaz koruma memurları ‘bu kadar gazeteyi yarım saatte nasıl okuyorsunuz’ diyorlar. Keşke okunacak gazete olsa" ifadelerini kullandı

Cumhuriyet’ten Fırat Kozok’un haberine göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile Grup Başkanvekili Özgür Özel, Can Dündar ve Erdem Gül’ü, Silivri’de ziyaret etti. Dündar, vekillere “Hâlâ tecrit kalkmadı. Bir aydır ilk kez Erdem’le görüşüp top oynayabildik. Psikolojik yıpratma ve tecrit uygulanıyor. Diş rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittim, müthiş bir şey. Hayatımda dişçiye bu kadar zevkle gittiğimi hatırlamıyorum” dedi.

Ankara Milletvekili Murat Emir, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, Mersin Milletvekili Fikri Sağlar ile İstanbul Milletvekilleri Didem Engin, Gamze İlgezdi ve Zeynel Emre’den oluşan heyete cezaevi koşullarını anlatan Dündar, “Alışmak iyi mi, kötü mü bilemiyorum. Tutuklama tecrit olarak uygulanıyor. Hâlâ tecrit kalkmadı” derken 1 ay sonra ilk kez Erdem Gül ile birlikte top oynadıklarını söyledi.

 

Dişçiye zevkle gittim

Dündar, şunları kaydetti: “Psikolojik yıpratma ve tecrit uygulanıyor. Diş rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittim, müthiş bir şey. Hayatımda dişçiye bu kadar zevkle gittiğimi hatırlamıyorum. Gülen insanları görmek hoş oluyor. Florasan ışıklar çok rahatsız edici. 24 saat ışık altındayım. Haftada bir spor hakkımız var. Yemekleri genelde döküyorum, kantinden alışveriş yapıyorum. Yorgan yerine iki battaniye veriyorlar. Birini alta seriyoruz, birini üstümüze alıyoruz. Yorgan niye yasak anlamış değilim. Halk Tv yayını yok, izleyemiyoruz. Kitap sayısı yirmi ile sınırlı. Kitapları kütüphaneye bağışlıyorum. Komisyon okumayı yetiştiremiyor. Savcı avukatıma şikâyet etmiş, ‘çok kitap ve mektup geliyor, nasıl okuyup değerlendireceğiz’ diye. TAYAD’dan gelen bir kitabı almamışlar. İdare bilgisayar talebimi reddetti, daktilo talebime direniyor. Savunmamı nasıl yazacağım, yazarken ellerimiz felç oluyor. Aylık tutukluluk değerlendirmesi yapılıyor.”

 

Can Dündar: İlk casusluk işimde yakalanmışım

“Delilleri karartma” gerekçesiyle tutuklandıklarını, oysa haklarındaki tek kanıtın yaptıkları haber olduğuna dikkat çeken Can Dündar, “Tek kanıt, yaptığım haber, Cumhuriyet Gazetesi nüshası. O da 73 bin adet basıldı, bunu mu karartacağım? Devlet bir suç işledi, şimdi örtbas etmek için bizi tutuyor” ifadelerini kullandı. Dündar, şöyle devam etti:

“Beni casus olarak suçluyorlar, ilk işimde yakalandım casus olarak. MİT tırları ve sarin gazı, bu iktidarın hassas noktası. Oraya dokunanın üzerine gidiyorlar. Tutuklama peşin cezalandırma haline getirildi. Ben haber yaparım, bunun sır olduğunu nereden bileceğim. İçeride ve dışarıda bu konu gündemde. Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım. ‘İçeri atıp sindirdik’ sanmasınlar. Uzun bir tutukluluğu göze aldık. Bu konu gündemde kaldıkça ve araştırıldıkça burada kalmaya razıyız. Tutukluluğumuz ve tecritten daha çok bu konu önemli. MHP nerede, niye gelmiyorlar? Sadece CHP temsilcileri geliyor. Meslek örgütlerinin daha önceden cezaevi ziyaretlerine izin veriliyordu. Şimdi izin verilmiyor. Meslektaşlarımızla görüşemiyoruz. Bu da tecritin bir parçası.”

 

Erdem Gül: 11 gazeteye yarım saat

Erdem Gül, cezaevi koşullarını anlatırken, uygulanan tecrite değinerek, “Haftada iki kez spor hakkımız var. Bir saat kapalı, Bir buçuk saat açık. Her gün 11 gazete alıyorum. İnfaz koruma memurları ‘bu kadar gazeteyi yarım saatte nasıl okuyorsunuz’ diyorlar. Keşke okunacak gazete olsa... Yazıları gazeteye faks ile gönderiyorum” dedi.