Yazıları sozcu.com.tr'de de yayımlanan Korkusuz yazarı Can Ataklı, 31 Mart yerel seçimine ilişkin olarak bir değerlendirmede bulundu. Resmi olmayan sonuçlara göre CHP'nin kazandığı İstanbul için Ataklı, "İstanbul'da metro, metrobüs çalışmayabilir, sular akmayabilir, çöpler toplanmayabilir.
Erdoğan'ın dediği gibi belki maaşların ödenmesinde de sıkıntı çıkabilir" dedi.
"Alınan sonuçları AKP'nin iflas ettiğini gösterdiğini" iddia eden Ataklı, "Bundan sonra dikiş tutturmak çok zordur. Erdoğan bir süre 'dayatmacı' yönetim tarzı gösterebilir. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kaçırdığı büyük kentlerin belediyelerini zora sokmak için elinden geleni yapacaktır" ifadesini kullandı.
Ataklı, "Bundan sonra dikiş tutmaz" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:
Erdoğan'ın mutlu olduğunu hiç sanmıyorum.
Her ne kadar “zoraki” de olsa bir balkon konuşması yaptı ve karşısındaki küçük kalabalığa “zafer kazandıklarını” söyledi ama gerçeğin bu olmadığını kendisini de biliyordur herhalde.
İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi büyük kentlerde seçimi kaybetmiş ve başkanlıkları devretmiş bir AKP'nin, seçimden başarılı çıktığını söylemek her halde mantıklı değildir.
Ancak Erdoğan aylar süren çalışmasından sonra doğruluğunun gerçek olup olmadığına inanmamız zor olan bir sonuç elde etti.
Bu da AKP'nin, MHP ile oyunun yüzde 51 olduğudur.
Erdoğan'ın dayandığı nokta burası.
Zaten seçimlerin kaybedildiğini anladığı an, o kibirli havası gitti yerine, “Bu yerel seçimdir, Meclis ve cumhurbaşkanlığı sistemi yerinde duruyor. Önümüzdeki 4.5 yıl seçimsizdir” diyerek yenilgiyi gizleme yolunu tercih etti.
Tabii ki bu doğaldır.
“Yenildik” demeyecektir çünkü asıl beklentisi olan “24 Haziran'daki oyu aldım, demek ki bir meşruiyet tartışması açılamaz” hedefine de YSK marifetiyle ulaşmış durumdadır.
Erdoğan'a bu yetecektir.
Saraya çekilecek ve “Ülke yönetimi benim elimde, bunu benden kimse alamaz”diyecektir.
Ancak hemen şunu belirteyim:
Bu uzun ömürlü ve kalıcı olmayacaktır, olamaz.
Alınan bu sonuçlar AKP'nin iflas ettiğini göstermektedir.
Bundan sonra dikiş tutturmak çok zordur.
Erdoğan bir süre “dayatmacı” yönetim tarzı gösterebilir.
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kaçırdığı büyük kentlerin belediyelerini zora sokmakiçin elinden geleni yapacaktır.
İstanbul'da metro, metrobüs çalışmayabilir, sular akmayabilir, çöpler toplanmayabilir.
Erdoğan'ın dediği gibi belki maaşların ödenmesinde de sıkıntı çıkabilir.
Ancak şurası göz ardı edilmesin; millet de seçim öncesi başlatılan bu kampanya nedeniyle olacaklara inanmayacağı gibi mutlaka karşı da çıkacaktır.
Ekonominin iyice çıkmaza girdiği, geçim sıkıntısının had safhada olduğu, anormal seçim masrafları nedeniyle bütçe disiplininin bozulduğu, dış politikanın yerlerde süründüğü, Türkiye'nin güven ve itibarını tüm dünyada kaybettiği bir ortamda, Erdoğan'ın ülkeyi şimdiye kadar olduğu gibi keyfi yönetmesi pek mümkün olmayacaktır.
Gerek Erdoğan, gerekse Devlet Bahçeli, “Bundan sonra 4.5 yıl seçim yok” diyor ama bu öngörünün ve beklentinin de tutması çok zordur. Belki bu yıl sonuna ama önümüzdeki yıl içinde mutlaka ve mutlaka seçim talebi gündeme gelecektir.
Erdoğan'ın ülkeyi 2023 yılına kadar ama iyilikle, ama baskıyla yönetmesi neredeyse olanaksızdır.
Muhalefet hiçbir şey yapmasa bile AKP içinde çok kısa bir süre sonra mutlaka tartışma hatta çatışma çıkacaktır.
İstanbul'un kaymağını elinden kaçıran AKP'nin sakin durması, “Millet bize bir ders verdi, beş yıl muhalefetteyiz” demesi akla ve mantığa aykırıdır.
Sonun başlangıcındayız.
Bu olay 7 Haziran, 1 Kasım sürecine benzemeyecektir.