GÖKÇER TAHİNCİOĞLU
“Ortak bir hayal kurmak” adlı kitabında, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü yaptığı dönem başta olmak üzere, AKP iktidarının bürokrasi kadrolarında yer aldığı dönemi anlatan Kemal Öztürk’ün Gezi olayları ile ilgili aktarımları tartışma yarattı. Öztürk, Gezi olayları sırasında, “camide bira içtiler” tartışmasına yol açan fotoğrafın Anadolu Ajansı’na geldiğini ancak kendisinin fotoğrafın yayınlanmaması talimatı verdiğini anlattı. Bu yanıtın ardından, camide bira içildiğine yönelik Anadolu Ajansı’na ait görüntülerin o dönemde tartışıldığı, CHP’li Özgür Özel’in soru önergesiyle konuyu Meclis’e taşıdığı, Öztürk’ün de bu görüntüler için açıklama yaptığı yeniden gündeme geldi. Öztürk, kitabındaki aktarımı ile çelişen bu durum için T24’e yaptığı açıklamada, “Benim kitapta anlattığım olay, gelen bir fotoğraf. Camide, pencerenin önünde yer alan bir bira kutusunun fotoğrafı. Bu fotoğraf bana, benim gazetecilik kriterlerim açısından kuşkulu geldi. A.A. Editör Masası’ndayken bu fotoğraf geldi ve yayınlanmamasını söyledim. Özel’in sözünü ettiği görüntüyü ise görmedim. Genel bir görüntü olduğunu düşünüyorum. Yani camide genel çekilmiş görüntülerde bira şişeleri de görünüyorsa, bu olabilir. Ben bu görüntüyü görmedim. Yayınlanmadan önce de bana sorulmadı. Bira şişesi görülüp görülmediğinden de emin değilim. Bana sorulsa onu da yayınlamayalım derdim” dedi.
Öztürk, kitabında, Gezi olayları sırasında Valide Sultan Cami’nde yaşananlara da değindi. Öztürk, “camide bira içildi” tartışmasına yol açan, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Camiye bira şişeleriyle girmek suretiyle… Onun da görüntülerini yayınlayacağız” açıklamaları ile gündemde tuttuğu tartışma konusunda kitabında şunları kaydetti:
“Elbette devletin ajansı olarak kamu mallarına verilen zararı, vatandaşların uğradığı şiddeti daha fazla veriyor olabilirdik. Ancak Gezi’de karartma ya da görmezden gelme politikası hiç izlemedik. Dolmabahçe Camii içinde bira kutularını gösteren bir fotoğraf ulaştı elimize. Bunu bir mizansen sonucu oraya konmuş bira kutuları olabileceği şüphesiyle yayımlamadık.”
A.A. görüntü yayımlamış
Buna karşılık, Ocak 2014’te CHP’li Özel’in, Anadolu Ajansı’nın çektiği, bira şişelerini gösteren görüntüleri dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle Meclis’e taşıdığı, soru önergesine ise A.A. Genel Müdürü sıfatıyla Öztürk’ün yanıt verdiği gündeme geldi. Öztürk, Ocak 2014’teki soru önergesine verdiği yanıtta, bu görüntüler için, “Gezi olayları sırasında Bezm-i Alem Valide Sultan Camisine göstericilerin girmesi ile ilgili ilk görüntü 03 Haziran 2013 tarihinde, göstericilerin camiye girdikleri sabah saatlerinde, 05.00, cep telefonu ile çekilmiştir. O dakikalarda bölgede kameraman olmadığı için Anadolu Ajansı muhabiri cep telefonu ile çekim yapmıştır. Bu görüntü iki parça halinde yayınlanmıştır. Görüntünün ilk parçası 09.19’da ikinci parçası 09.47’de yayınlanmıştır. Caminin bulunduğu bölgede sürekli olaylar olduğu için, birçok medya organı gibi hemen her gür bölgeye gidilmiş ve çekim yapılmıştır” açıklamasını yaptı.
T24, Öztürk’e, kitabıyla çelişen soru önergesi yanıtını ve o dönem yaşananları sordu. Öztürk, sorularımıza şu yanıtları verdi:
“Yayınlanmamasını söyledim”
Kitabınızda “Dolmabahçe Camii içinde bira kutularını gösteren bir fotoğraf ulaştı elimize. Bunun bir mizansen sonucu oraya konulmuş bira kutuları olabileceği şüphesiyle yayımlamadık” ifadesini kullanıyorsunuz. Ancak CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, konuyla ilgili bir soru önergesi ve sizin verdiğiniz yanıt söz konusu. Bu yanıtta, bira şişelerinin de göründüğü bir video kaydından söz ediliyor. Siz de buna açıklama getiriyorsunuz.
Benim kitapta anlattığım olay, gelen bir fotoğraf. Camide, pencerenin önünde yer alan bir bira kutusunun fotoğrafı. Bu fotoğraf bana, benim gazetecilik kriterlerim açısından kuşkulu geldi. A.A. Editör Masası’ndayken bu fotoğraf geldi ve yayınlanmamasını söyledim.
“Bana kuşkulu geldi”
Bira kutusunun mizansen yaratmak amacıyla oraya konulduğunu mu düşündünüz?
Özellikle birisi tarafından konulmuş olmayabilir. Ancak bana yine de kuşkulu geldi. Anadolu Ajansı’nın itibarını etkilemesi muhtemel her konuya böyle yaklaşıyorduk. Bu nedenle yayınlanmasını istemedim. Sonradan bira kutularıyla içeriye girildiğine yönelik bazı görüntüler de yayınlandı, paylaşıldı. Mesele değil, o fotoğraf bana kuşkulu gelmişti.
Özel, önergesinde o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dolmabahçe Camii'ne maalesef bira şişeleriyle girmek suretiyle, ayakkabıyla onu da yaptılar. Elimizde görüntüleri var, yayınlayacağız” sözlerini anımsatarak, caminin müezzini başta olmak üzere tanıkların camide içki içilmediğini söylemesine karşın Anadolu Ajansı tarafından camide içildiği iddia edilen bira kutusunun görüntüsünün abonelerine servis edildiğini söylüyor. Ajansın iki ayrı görüntü servis ettiğini, birincisinde bira şişeleri olmamasına karşılık, ikincisinde bira şişeleri olduğunu belirtiyor. Size de kaç kez A.A. muhaberinin camiye gönderildiğini, yanında bürokrat olup olmadığını, bira kutusunun camiye konulmasından sonra bu görüntülerin özellikle çekildiği iddialarıyla ilgili soruşturma başlatıp başlatmadığınızı soruyor… Siz de cep telefonu ile çekilen görüntülerin iki parça halinde servis edildiği yanıtını veriyorsunuz. Fotoğraf size kuşkulu gelmesine rağmen, görüntüler gelmedi mi, bu konuda neden aksi bir tutum izlediniz?
Fotoğraf, benim önüme Editör Masası sırasında geldi ve açık biçimde yayınlanmamasını söyledim. Dolaşıma sokulan bir fotoğraftı. Caminin ortasında, cam kenarında duran bira fotoğrafı… Bizim önümüze geldi. Biz bunu reddettik. Diğer dolaşan fotoğraflar A.A.’ya ait değil. Bize ait değiller. Özel’in sözünü ettiği A.A.’nın paylaştığı görüntüyü ise görmedim. Genel bir görüntü olduğunu düşünüyorum. Yani camide genel çekilmiş görüntülerde bira şişeleri de görünüyorsa, bu olabilir. Ben bu görüntüyü görmedim. Yayınlanmadan önce de bana sorulmadı. Bira şişesi görülüp görülmediğinden de emin değilim. Ama fotoğraftaki gibi özellikle çekilmiş bir bira görüntüsü olduğunu sanmam. Bana sorulsa ve kuşkulu gelse onu da yayınlamayalım derdim… Bütün bunlardan 7 yıl sonra özeleştiri yapan biri bir şey saklamaz. Neden saklama gereği duyayım?
“Bana sorulsa hayır derdim”
Ancak bu nedenle büyük tartışma yaşandı. Başbakan’ın sözleri var. Hükümet ve basın günlerce bu konuyu tartıştı. Bir hata yapıldığını düşünüyor musunuz?
O genel bir görüntünün parçası. Ama yine söylüyorum. Bana sorulsa, riskli bir durum görsem, yine ‘hayır’ derdim. Gezi olaylarını, ‘ellerinde bira şişeleri vardı’ konusuna indirgemeyi de yanlış buluyorum. Hükümet açısından da yanlış buluyorum. Bana göre ana problem Gezi’deki şiddetti. Gezi’yi birinci bölüm, ikinci bölüm diye ayırmamın sebebi de o. Ana tartışma, kamu mallarına zarar veren anlayışın varlığı olmalıydı. Yoksa, o fotoğraf için de hala ‘iyi ki yayınlamamışız’ diyorum.
Anadolu Ajansı’nın şiddet olaylarına objektif yaklaştığını düşünüyor musunuz? Onlarca insan yaralandı, gözünden oldu. Genç insanlar polis şiddetiyle öldü. Bu aşırı şiddet, karşı tepkiye yol açmaz mı? Polis şiddetinin ne kadarı kamuoyuna aktarıldı?
Elbette tepkiye yol açar. Sonradan cemaatçi polislerin bu olayda, olayların ilk gününde aşırı sert davranılmasında aktif rol oynadığı iddiaları da arttı. Ancak yine de kamu mallarına bu kadar nefretle şiddet gösterilmesini şaşkınlıkla izledim. O kısmında da Gezi’yi eleştirdim. Adil olacaksak hepimizin yanlışları konuşmamız lazım. Tek taraflı özeleştiri ile adaletli bir sonuca ulaşılmıyor. Gezi olaylarını tereddütsüz savunanların da özeleştiri yapması gerekiyor.
Ajans, yaşananları olduğu gibi aktarabildi mi size göre?
Gezi olaylarında meşhur kırmızılı kadına gaz sıkılması da dahil bir çok görüntüyü biz yayınladık. Asla sansür uygulanmadı. Ama Gezi’deki diğer şiddetin görüntü ve fotoğraflarını da yayınladık… Gezinin siyasi kısmı ayrı bir mesele… İmzamın, sorumluluğumun olduğu kısmın arkasındayım. Biz objektif ve titiz davranmaya gayret ettik. Sadece Gezi ile de sınırlı değil. Birçok olayda böyle davrandık. Suriyeli muhaliflerden gelen birçok görüntü oluyordu mesela. Kuşkulu bulduklarımızı yayınlamadık. Türkiye’nin tezlerini, Suriyeli muhalifleri destekleyen görüntüler de vardı içerisinde. Yine de kuşku duyduklarımızı yayınlamamayı tercih ettik. Orada ajansın haberlerinden ve fotoğraflarından yola çıkarak, ajansın Gezi olaylarını perdelediği kanaati asla oluşmaz, oluşmamıştır da Vefat edenler de polis içerisinde yaralananlar da tamamının haber hakkını teslim ettiğimiz düşüncesindeyim.
Hata yaptığınızı düşünmüyor musunuz?
Özeleştirimde, özellikle kişisel twitter hesabımdan Gezi ile ilgili çok sert paylaşımlar yapmamın hata olduğunu anlatıyorum. Bunu kabul ediyorum. Hesabımı da o yüzden kapatmıştım… Genel müdürken bu kadar agresif biçimde mesajlar paylaşmamalıydım.
Bu tavrınız Anadolu Ajansı’na hiç yansımadı mı?
Hiç yansımadı, gönlüm tamamen rahat…
Kitapta, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, ‘mesaj alındı’ sözlerinin benzerinin Arınç tarafından dile getirildiği ifadeniz de var.
Öyle oldu. Sayın Gül’ün sözlerine benzer biçimde Sayın Arınç da basın toplantısında benzer ifadeler kullandı. Sayın Erdoğan’ın çok kızdığını, Bakanlar Kurulu’nda tartışma yaşandığını biliyorum.