Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cuma günü 1980'den beri yurtdışında yaşayan Kürt düşünür ve siyasetçi "Kemal Burkay'a yurda dönüş çağrısı yaptı ve "Ona kapımız açık" dedi. Ntv'te konuşan Kemal Burkay, dönmek istediğini söyledi. Ancak Başbakan'ın iyi niyetinin dönmesi için yeterli olmadığını söyleyen Burkay, açılım sürecinden ümitli olmadığını da belirtti.
Başbakanın çağrısını da biliyorsunuz. Dönecek misiniz?
Dönmek istiyorum elbette. Sayın Başbakanın tavrını saygıdeğer buluyorum. Olumlu buluyorum. Umarım çok gecikmez ben de dönebilirim.
Ne zaman? Planladığınız bir tarih var mı?
Hayır yok.
Niye bekliyorsunuz?
Yalnızca sayın başbakanın iyi niyeti yetmiyor. Benim durumumdaki insanlar için güvenceli bir ortama ihtiyaç var. Yasal planda da. Bu yasal ortamın olgunlaştığı kanısında değilim.
Yani bunun hukuki altyapısının hazırlanması gerektiğini söylüyorsunuz.
Evet. Sorunun çözümü gibi bizim durumumuzdaki insanların dönüşü içinde öyle...
Siz dışardan bakınca açılım sürecini nasıl görüyorsunuz?
Böyle bir sürecin başlatılmasını olumlu buluyorum. Kendi payıma atılacak her adımı destekleyeceğimizi söyledim. Çünkü, bu 80-85 yıllık cumhuriyet politikasında bir yenilenmeyi gösteriyor. AKP hükümeti sorunun varlığını adıyla söyleyerek eski politikaların çözüm getirmediğini, barışcıl yöntemlerle çözüm gerektiğini söyledi. Bu çok önemliydi. Ama bu yetmez ben çözüm konusunda iyimser değilim çünkü Kürt sorununda çok güçlü önyargılar var. Kürtlerin hakları tanındığı zaman sanki ülkenin bölüneceği gibi yanlış önyargılar var. Ne yazık ki bu önyargıları kullanan kesimler var. Bu nedenle de açılıma tepki gösterdiler.
Bu açılıma mı tepkiydi karşılama törenlerine mi tepkiydi. Siz o görüntüleri nasıl karşıladınız?
Daha açılımın başında çok şiddetli tepki vardı bu sadece bahaneydi. Ama başından beri iki muhalefet partisi hükümeti ihanetle suçladılar. Baykal sevinerek diyor ki, "Millet bunu önledi". Neyi önledi... Açılımı önledi. Baykal ve onun gibi düşünenler Kürtlere herhangi bir hak tanınmasından yana değiller. Silahlar susarsa, barış gelirse Kürtlere bazı haklar tanınacak. Buna bile tahmmül etmiyorlar. Şunu diyebiliriz bu grubun dönüşü sırasında gösteriler belki aşırıya kaçtı. Bir bölümü halkın doğal sevinci olabilir. Silahlar susacak, barışcıl bir ortam gelecek, Kürtler haklarına kavuşacaklar. Bu son derece doğal. Ama bunu bir zafer havasında kutlamanın nedeni yoktu. Çünkü ortada bir zafer de yok. Kürtler açısından düşünürseniz PKK'nın silahlarını teslim etmesi Kürt sorununun çözümü değildir. Çözüm için çok ciddi yakın ve uzun vadede adımların atılması lazım.
Kısa vadede çözüm önerileriniz nedir?
Silahların bile susmasını istiyorsak bir genel affa ihtiyaç var. Ayrıca, siyasetin yolunun açılması, konunun özgürce tartışılabilmesi, Kürt dilinin eğitim alanında kullanılabilmesi, batıya göç edenlerin yerlerine dönebilmesi, köy koruculuğunun kaldırılması, Jitem dağıtılması... Uzun vadede anayasasın değişmesi, Kürt kimliğinin kabul edilmesi, eşitlik koşullarında bir çözüm adımının atılması gerekir.
Kemal Burkay kimdir?
1937 yılında Tunceli’nin Mazgirt İlçesi’nin Kızılkale Köyü’nde doğdu. Babası köy eğitmeniydi. İlkokulu babasının eğitmenlik yaptığı çevre köylerde ve kendi köyünde okudu. 1949 yılında Akçadağ Köy Enstitüsü’ne girdi. Orada ve Diyarbakır-Ergani’de köy enstitüsünü tamamladı, 1955 yılında öğretmen oldu. 1956 yılında Elazığ Lisesi’nde sınavlara girerek lise diploması da aldı. Aynı yıl Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. 1960 yılında bitirdi. Erzurum’da askerlik, Elazığ’da kaymakamlık stajı ve Osmaniye’de kısa bir süre kaymakamlık yaptı. Ancak merkeze alındı. Bunun üzerine resmi görevden ayrıldı. 1964 yılında Elazığ’da serbest avukatlığa başladı. Daha sonra Tunceli’ye geçti. Köy öğretmenliği yıllarında şiirler ve hikayeler yazdı. 1964 yılında ilk romanı “Yaşamanın Ötesinde”, Vatan gazetesinde tefrika edildi. İlk şiir kitabı “Prangalar” 1967 yılında basıldı. 1965 yılında Elazığ’da “Çıra” adlı edebiyat dergisini çıkarıp yönetti. Edebi ve siyasi çok sayıda kitabı var.
Kemal Burkay, 1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu ve partinin Elazığ, Tunceli, Bingöl ve Erzincan illerinde örgütlenmesinde rol aldı. 1965 seçimlerinde yaşını büyüterek TİP’in Bingöl adayı oldu. 1968 yılında TİP Genel Yönetim Kurulu’na, bir yıl sonra ise Merkez Yürütme Kurulu’na seçildi. 1969 yılında TİP’in Tunceli adayı oldu. 12 Mart döneminde 1972 yılında yurt dışına çıktı. 1974 yılında çıkan af yasasının ardından Türkiye'ye döndü. Ankara’da yine serbest avukatlığa başladı. Aynı yılın sonunda bir grup arkadaşıyla birlikte illegal Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi’ni (PSK) kurdu ve genel sekreterliğe seçildi. Burkay ve arkadaşları 1975 yılında Özgürlük Yolu dergisini, 1977 yılında ise, 15 günlük Roja Welat gazetesini çıkardılar. PSK, bağımsız aday göstererek 1977 yılında (Mehdi Zana) Diyarbakır, 1979 yılında ise Ağrı belediye başkanlıklarını kazandı. Mart 1980’de yurt dışına çıktı. İsveç’ten politik iltica alan Burkay, çalışmalarını yurt dışında sürdürüyor.
Siyasi Kürtçülüğün önemli isimlerinden olan Kemal Burkay, silahlı mücadeleyi reddeden yanıyla PKK’dan ayrılıyor. İki defa evlenen Kemal Burkay, dördü kız, biri erkek beş çocuk babası. Kemal Burkay, halk müziği sanatçısı Seher Dilovan’ın dayısı.